Türkiye'de birileri hep hamle hazırlığında, devamlı hamleler yapılıyor. Bir bakıyorsun kanalın birinde yılların emektarları kovulmuş. Gazetelerin baş yazarları "kovulduk ey halkım" diye kitaplar yazmış. Bazılarının yazıları sansürlendiği için istifa etmiş vb. Birde, aracılar vasıtasıyla hizaya getirilemeyip, kovulamayanlar var. İşte onlar içinde hukuk devreye girmiş. Sabahın köründe ev baskınları, gözaltına alınmalar ve nihayet tutuklanmalar. Malum Ergenekon, Balyoz, Sarıkız, Ay ışığı ve son olarak futbolda şike. Birbiri ardına gözaltı ve tutuklamalar. Hepsi hukuk adına, yasalar çerçevesinde yapıldığı anlatıldı. Ama gelinen süretçe amacın hukuk değil farklı odaklara hizmet olduğu kendiliğinden ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı, hakkındaki yolsuzluk iddialarından ötürü Kayseri Belediye Başkanı'na sahip çıktı. Yine Gül ve Erdoğan, Deniz Feneri'ne ve Zahit Akman'a sahip çıktı. Fenerbahçeliler Aziz yıldırım'a sahip çıktı. Beşiktaşlılar teknik direktörüne ve yöneticisine sahip çıktı. İçerdeki gazetecilere de meslektaşlarının bir kısmı sahip çıktı. Ama ne hazindir ki, adam olmayı bile askerlik şartına bağlayan bu millet askerine, ordusuna sahip çıkmadı. Bir tarafta, geçmişte planlandığı darbe iddiaları ile 250 general, subay, astsubay içeri alınmış, diğer tarafta terör her gün kanlı yüzünü göstermiş, her gün Anadolu'nun bir evinde analar gözü yaşlı, kadınlar dul, çocuklar babasız kalmış. Ama ülkeyi yönetenler, biz nerede yanlış yaptık hesabı yerine askeri sorgulamaya, faturayı askere kesmeye karar vermiş. Yeni bir arayışa girmiş. Polis kökenli özel harekat birlikleri.Bu ülkede özel harekatçılar var mıydı, vardı. Bundan en çok kim rahatsızdı? PKK ve zamanın Refah Partisi ve de Abdullah Gül. Şöyle o günlere dönük yaşanılanlara baktığımızda ilginç şeylerle karşılaşıyoruz. Şöyle ki; Özel Harekat merhum Alpaslan Türkeş'in projesiydi. Dönemin MHP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Müftüoğlu, 11 Ekim 1993 tarihinde Erzurum ve Çevre İlleri Cumhuriyet Enstitüsü Kurulması hakkındaki kanun teklifi vermişti. Bu projede özel eğitimli, teröristin dilinden anlayan, gayr-ı nizami harp tekniklerini kullanan profesyonellerin cepheye sürülmesi vardı. Diğer taraftan da teröre karşı topyekun mücadele edecek kurumların oluşturulması önerilmişti kanun teklifinde.O zamanlar bölgedeki tek güçlü parti olan Refah Partisi'nin itirazı vardı Özel Harekatçılara. RP'nin bölge milletvekilleri konuyla alakalı bir rapor hazırlıyorlar. Raporda Abdullah Gül'ün de imzası var. Raporda özel harekat birlikleri ile MHP arasında bağ kuruluyor ve ilginç saptama, benzetmeler yapılıyor. "Özel timlerin, rambovari giyiniş ve hareketleri, davranışları halkı sanki potansiyel suçlu gibi görmeleri, halkın tepkisini çekmektedir" "İçişleri'ne bağlı özel timlerde görevli birçok komandolar, bölgede asayişi sağlamaktan çok ırkçı düşüncelerle siyasi şovlar yapmaktadır."Tabi burada aklıma gelen ilk soru; hilal bıyıklı özel harekatçılardan hoşlanmayan AKP badem bıyıklı özel harekatçılar mı yetiştirecek?Tabi asker üzerine oynanan bu kadar oyundan sonra ilklerin iktidarı AKP, bir ilki daha gerçekleştirdi. Cumhuriyet tarihinde ilk kez Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları birlikte istifa niteliğinde emeklilik istediler. G. Kurmay başkanı Işık Koşaner'in açıklaması ise (bence) çok geç kalmış bir serzeniş, haykırış ve millete şikayetti. Koşaner mesajında;* Şu anda 173'ü muvazzaf, 77'si emekli olmak üzere 250 general-amiral, subay, astsubay ve uzman jandarma çavuş, hürriyetlerinden yoksun olarak tutuklu bulunmaktadır.* Tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, hakka, adalete ve vicdani değerlere uygun olarak yapıldığını kabul etmek, bir çok hukukçunun da ifade ettiği gibi, mümkün değildir.* Bu durum, bir çok defa yetkili makamlara iletilmesine, anlatılmasına ve takip edilmesine rağmen soruna yasal çerçevede bir çözüm bulunması mümkün olmamıştır.* Haklarında henüz hiç bir kesin yargı kararı olmamasına rağmen tutuklu bulunan 14 general-amiral ile 58 albay, hürriyetlerinin tehdit edilmesinin yanı sıra mevcut yasalarımız gereğince bu yıl yapılacak Yüksek Askeri Şura'da değerlendirmeye girme hakkını kaybetmiş ve peşinen cezalandırılmıştır.* Soruşturma ve uzun süreli tutuklamaların bir amacının da TSK'nın sürekli gündemde tutularak kamuoyunda bir suç teşkilatı olduğu izleniminin yaratılmaya çalışıldığı, bunu fırsat bilen yanlı medyanın da her türlü yalan haber, iftira ve suçlamalarla yüce ulusumuzu kendi silahlı kuvvetlerine karşı tavır almaya teşvik ettiği dikkatlerden kaçmamaktadır.* Bu durumun önlenememesi ve yetkili makamlar nezdinde yapılan girişimlerin dikkate alınmaması Genelkurmay Başkanı olarak personelimin hak ve hukukunu koruma sorumluluğumu yerine getirmeme engel olduğundan, işgal ettiğim bu yüce makamda göreve devam etme imkanını ortadan kaldırmıştır."
Akın Aydın / diğer yazıları
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024