Durmak yok, Derviş politikalarına devam!
Seçimlerde ve her sıkışıldığında, "Yerli ve milliyiz" demelerine baya inanan olmuş ki, Erdoğan 22 yıl aradan sonra, tam gaz yola devam ediyor.
"Biz talimatı Allah'tan alıyoruz" demişti Erdoğan.
Bir zamanlar, "Her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım" diyen Erdoğan, son seçimlerde durumun ciddiyetini kavrayarak, Türk milliyetçilerinin damarına adeta narkoz verdi ve seçimleri bu sayede kazandı.
Tüm kampanya boyunca yapılan konuşmaların öznesini, millilik ve milliyetçilik oluşturmuştu.
Seçmende buna inandı!
Ekonomi tepetaklak olmuş, kimin umurunda!
Her şeyimiz milli olacaktı ve olmaktaydı. Tüm vurgular buna çıkıyordu. Böyle diyerek seçimler kazanılınca, gel bakalım Londra prensi Mehmet Şimşek dendi.
Londra'da faiz lobileriyle finans işleri ile meşgul olan ve Erdoğan'ın, "Bu adamlar dürüst değil" diyerek işaret ettiği Mehmet Şimşek, biranda ikinci Derviş olarak ithal edildi.
Türkiye'nin başına örülen tüm çorapların başlangıç tarihi, 1980'dir.
Turgut Özal'la birlikte start alan neo liberal ekonomik politikaların ikinci ayağında Kemal Derviş yer almıştı.
Şimdi eksik kalan işleri, yani az sayıda kalan Cumhuriyet kazanımlarını özelleştirmek ve olabildiğince vatandaşın kemerlerini sıkmak için, aranan adam Mehmet Şimşek getirilerek, ekonominin başına geçirildi.
Daha kabine belli olmadan başlayan ve olduktan sonra da devam eden döviz kuru yükselmesine aldırış eden bile olmadı.
Şimşek'in neyi nasıl yapacağı çok açık.
Piyasaya öyle veya böyle bir şekilde sağlanana para akışını kesmek ve kemer sıkma politikalarıyla halkın alım gücünü bitirmek.
Faizlerin kademeli olarak artırılması yoluyla, güya yükselmekte olan döviz sabitlenmek istenecek.
Bu yöntem çokça denenmiş klasik ve çok saçma bir uygulama olsa da, Şimşek gibi liberal ezbercilerin başkaca bir alternatifi gözükmüyor.
Bir tarafta ölüm, diğer yanda sıtma.
Bu tarz uygulamaları hayata geçirecek olan Şimşek'in hedefi ise, enflasyonu orta vadede tek hanelere indirmekmiş.
Sanki enflasyon talepten kaynaklıymış gibi.
Vatandaşın alım gücünü aşağılara çekmek suretiyle talebin azalacağı ve bu yolla raflardaki ürünlerde yaşanan fiyat artışının duracağı öngörülüyor.
Tam bir kapitalist kafa!
Yemeden içmeden kesilen bir toplumun, nasıl katma değer üretmesi veya büyümeye katlı sağlamasını bekliyorsunuz?
Zaten mevduat ve kredi faizlerinde hiçbir zaman bir gerileme olmamış ki!
Merkez Bankası politika faiz oranlarının aşağı veya yukarı çekilmesinin zaten ekonomide bir karşılığı kalmamış ki!
Ekonomiyi dibe çakan bu anlayış, Şimşek'ten önce Derviş'in uygulamaları sonucu elde edilen bir tablo değil midir?!
Dünyada gelişmiş 52 ülkede faiz oranları 1-2'ler seviyesini geçmiyor.
Bu ülkeler aptal mı?
Sen onlardan daha mı akıllısın?
Faiz; Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde belirtildiği gibi, ekonomide kanser gibidir.
Milletimizin demokratik seçimler sonucu işbaşına getirdiği yönetimlerin başarısı, aldıkları oy oranları ile bağlantılı değildir.
Bu iş, yani ekonomi bir bilim dalıdır. Bu hususta dünya insanlığı ne çekmişse, kapitalist sistemden ve sosyalizmden çekmiştir.
Bir Rus bilim adamının dediği gibi: "Dünyanın Haydar Baş Bey'in sistemine ihtiyacı var."
Bence Erdoğan'ın ve Türkiye'nin çok acil bir şekilde buna ihtiyacı var.
Yalnız bu sistem, öyle alınarak, alıntılanarak uygulanabilecek bir sistem değildir. Çok özel şifreleri ve kodları vardır. Hepsi ve dahası, Hüseyin Baş'ın kafasında saklıdır.
Şimşek sonrası yıldırım düşer, Allah korusun!
- Sen olmasaydın, biz olmayacaktık / 29.08.2025
- Bu millet Türk’tür, dili Türkçedir! / 28.08.2025
- Osmanlı seviciler iyi okusun! / 27.08.2025
- Özgür Bey peşini bırakmayacağım / 26.08.2025
- Komisyondan eyalet sistemi kararı çıkabilir! / 25.08.2025
- Özgür Özel bu yazı senin için / 22.08.2025
- Ulus devlet yapısına nükleer bomba / 19.08.2025
- Atatürk mucizesi ve CHP bilinmezliği / 18.08.2025
- Komisyonu bırakın Atatürk’e kulak verin! / 13.08.2025