İmam Hüseyin (a.s.) kendinden sonra ümmete öyle bir şahsiyet kazandırdı ki, aynısını ceddi Resûlullah (s.a.v.) kazandırmıştı.
Hüseyin'in dedesi Hz. Resûlullah (s.a.v.), Arap halkına ne verdi? Fakir, öksüz ve kabilesi kendine düşman olan bir insan ne verebilirdi ki? Hayır, İslam Peygamberi (s.a.v.) onlara her şeyden değerli olan "iman"ı verdi. Araplar da o iman sayesinde en aşağı bir konumdan izzetin doruk noktasına çıktılar. Kertenkele yiyen, deve sidiği içen, kız evlatlarını diri diri toprağa gömen o Araplar; "Ben dünyayı Allah'tan başkasına tapma ve itaat etme köleliğinden kurtaracağım" duygusuna sahip oldular. İşte buna şahsiyet derler.
Acaba "La ilahe illallah" veya "Allah-u Ekber" kelimesi kadar insanın ruhuna hamaset kazandıran ve kahramanlık katan başka bir kelime daha var mıdır?
"La ilahe illallah", yani Allah'tan başka tapmaya layık bir mabud ve başka bir varlık yoktur demektir. Yıldız, hayvan, taş, ağaç, nere? O'nun önünde saygıyla eğilip secde etmek nere? Ben Allah'ın dışında bulunan hiçbir şeyin karşısında saygıyla boyun eğmem. Ben adalet taraftarıyım, hak ve ihsan taraftarıyım, fazilet yanlısıyım? İşte buna şahsiyet derler?
Emeviler Müslümanlara musallat olduktan sonra, İslami şahsiyeti Müslümanlar arasından uzaklaştıracak derecede çirkinlikler yaptılar. Örneğin Emevi valilerinden İbn-i Ziyad yıllarca Kûfe'de valilik yapmıştı. O şehirde o kadar çok insanı zindanlarda öldürmüştü ki, Kûfe halkı bütünüyle İslami şahsiyet duygularını yitirmişti. Bu nedenle Ziyad'ın oğlunun Kûfe'ye geldiğini duyduklarında İmam Hüseyin (a.s.)'ın elçisi Müslim b. Akil'e biat eden erkeklerin eşleri gelip kocalarının elinden tutup çekip götürdüler. Anneler evlatlarını, kız kardeşler erkek kardeşlerini kenara çektiler. Babalar oğullarını tutup Müslim'den ayırdılar.
Şunun da bilinmesinde yarar görüyorum. Kuşkusuz Kûfe halkının ekseriyeti İmam Ali (a.s.)'ın Şiilerindendi. İmam Hüseyin (a.s.)'ı da davet edip öldüren onlardı. Bu nedenle olsa gerek ki o dönemde şöyle söylemişlerdi: "(Kûfe halkının) kalpleri Hüseyin iledir, kılıçları ise aleyhinedir." Bundan dolayı Emevilerin gerek Kûfe'de ve gerek diğer yerlerde Müslümanlara karşı işledikleri cinayet ve verdikleri korku psikolojisi, onların şahsiyetlerinin ezilip yok edilmesine sebep olmuştu. Fakat aynı Kûfe halkının, Kerbela'daki İmam Hüseyin (a.s.)'ın göstermiş olduğu o yiğitlikten üç yıl sonra kıyam ettiğini görüyoruz. Aynı Kûfe'den beş bin tane tevvab (tevbe eden) ortaya çıktı. İmam Hüseyin (a.s.)'ın kabrinin yanına gitti ve orada ağlayıp yas tuttular. İşledikleri suçtan dolayı Allah'a tevbe edip "Hüseyin'in intikamını almadan oturmayacağız" dediler. "Ya öleceğiz ya da katillerinden intikam alacağız" diye haykırdılar. Söyledikleri ile de amel ettiler. Kerbela katillerini işte bu "tevvabin/ tevbe edenler" öldürdü. Bu hareketleri de Muharrem ayının onunda Aşura günü ikindi vaktinde başladı. Bu işi onlara yaptıran İmam Hüseyin (a.s.) oldu. İmam onlara bir şahsiyet kazandırdı. Bir millete şahsiyet vermek onlara aşk ve ideal vermektir. Belki de Kûfelilerin "üzerini toz ve toprağın kaplamış olduğu" aşk ve idealleri vardı. İşte İmam Hüseyin (a.s.) onların bu aşk ve ideallerini toz-topraktan temizleyerek onları ikinci bir kez ihya etti.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın söz ve hutbelerinde 'emr-i bil maruf ve nehy-i ani'l-münker'den konuştuğunda tüm sözü şu idi: "Eğer İslam ümmeti Yezid gibi bir liderin eline düşerse İslam'a veda etmek gerekir."
"Ben azgınlık yapmak, makam elde etmek, fesat ve zulüm işlemek için kıyam etmedim. Ben ceddimin ümmetini ıslah etmek için kıyam ettim."
Hüseyin'in dedesi Hz. Resûlullah (s.a.v.), Arap halkına ne verdi? Fakir, öksüz ve kabilesi kendine düşman olan bir insan ne verebilirdi ki? Hayır, İslam Peygamberi (s.a.v.) onlara her şeyden değerli olan "iman"ı verdi. Araplar da o iman sayesinde en aşağı bir konumdan izzetin doruk noktasına çıktılar. Kertenkele yiyen, deve sidiği içen, kız evlatlarını diri diri toprağa gömen o Araplar; "Ben dünyayı Allah'tan başkasına tapma ve itaat etme köleliğinden kurtaracağım" duygusuna sahip oldular. İşte buna şahsiyet derler.
Acaba "La ilahe illallah" veya "Allah-u Ekber" kelimesi kadar insanın ruhuna hamaset kazandıran ve kahramanlık katan başka bir kelime daha var mıdır?
"La ilahe illallah", yani Allah'tan başka tapmaya layık bir mabud ve başka bir varlık yoktur demektir. Yıldız, hayvan, taş, ağaç, nere? O'nun önünde saygıyla eğilip secde etmek nere? Ben Allah'ın dışında bulunan hiçbir şeyin karşısında saygıyla boyun eğmem. Ben adalet taraftarıyım, hak ve ihsan taraftarıyım, fazilet yanlısıyım? İşte buna şahsiyet derler?
Emeviler Müslümanlara musallat olduktan sonra, İslami şahsiyeti Müslümanlar arasından uzaklaştıracak derecede çirkinlikler yaptılar. Örneğin Emevi valilerinden İbn-i Ziyad yıllarca Kûfe'de valilik yapmıştı. O şehirde o kadar çok insanı zindanlarda öldürmüştü ki, Kûfe halkı bütünüyle İslami şahsiyet duygularını yitirmişti. Bu nedenle Ziyad'ın oğlunun Kûfe'ye geldiğini duyduklarında İmam Hüseyin (a.s.)'ın elçisi Müslim b. Akil'e biat eden erkeklerin eşleri gelip kocalarının elinden tutup çekip götürdüler. Anneler evlatlarını, kız kardeşler erkek kardeşlerini kenara çektiler. Babalar oğullarını tutup Müslim'den ayırdılar.
Şunun da bilinmesinde yarar görüyorum. Kuşkusuz Kûfe halkının ekseriyeti İmam Ali (a.s.)'ın Şiilerindendi. İmam Hüseyin (a.s.)'ı da davet edip öldüren onlardı. Bu nedenle olsa gerek ki o dönemde şöyle söylemişlerdi: "(Kûfe halkının) kalpleri Hüseyin iledir, kılıçları ise aleyhinedir." Bundan dolayı Emevilerin gerek Kûfe'de ve gerek diğer yerlerde Müslümanlara karşı işledikleri cinayet ve verdikleri korku psikolojisi, onların şahsiyetlerinin ezilip yok edilmesine sebep olmuştu. Fakat aynı Kûfe halkının, Kerbela'daki İmam Hüseyin (a.s.)'ın göstermiş olduğu o yiğitlikten üç yıl sonra kıyam ettiğini görüyoruz. Aynı Kûfe'den beş bin tane tevvab (tevbe eden) ortaya çıktı. İmam Hüseyin (a.s.)'ın kabrinin yanına gitti ve orada ağlayıp yas tuttular. İşledikleri suçtan dolayı Allah'a tevbe edip "Hüseyin'in intikamını almadan oturmayacağız" dediler. "Ya öleceğiz ya da katillerinden intikam alacağız" diye haykırdılar. Söyledikleri ile de amel ettiler. Kerbela katillerini işte bu "tevvabin/ tevbe edenler" öldürdü. Bu hareketleri de Muharrem ayının onunda Aşura günü ikindi vaktinde başladı. Bu işi onlara yaptıran İmam Hüseyin (a.s.) oldu. İmam onlara bir şahsiyet kazandırdı. Bir millete şahsiyet vermek onlara aşk ve ideal vermektir. Belki de Kûfelilerin "üzerini toz ve toprağın kaplamış olduğu" aşk ve idealleri vardı. İşte İmam Hüseyin (a.s.) onların bu aşk ve ideallerini toz-topraktan temizleyerek onları ikinci bir kez ihya etti.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın söz ve hutbelerinde 'emr-i bil maruf ve nehy-i ani'l-münker'den konuştuğunda tüm sözü şu idi: "Eğer İslam ümmeti Yezid gibi bir liderin eline düşerse İslam'a veda etmek gerekir."
"Ben azgınlık yapmak, makam elde etmek, fesat ve zulüm işlemek için kıyam etmedim. Ben ceddimin ümmetini ıslah etmek için kıyam ettim."
Hasan Kanaatlı / diğer yazıları
- Neden yazıyoruz / 16.01.2018
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017