Şunu peşinen ifade edelim ki; "Ebû Tâlib iman etmemiş ve müşrik olarak dünyadan göçmüştür" iftirası bir Emevi uydurmasıdır. Bunu yapanlar 'Hz. Ali imamete layık değildir' anlayışını yerleştirmek isteyen ve O'nun güç kazanmasını istemeyen kişilerdir.
Hz. Ebû Tâlib, Habeş padişahını, eşi Fâtıma binti Esed'i ve evlatlarını İslam'a davet edenlerden biridir. Hz. Ebu Tâlib, oğlu İmam Ali'nin (a.s) Hz. Peygamberin (s.a.a) yanında namaz kıldığını görünce, diğer oğlu Ca'fer b. Ebû Tâlib'e şöyle der: Sen de Peygamberin (s.a.a) solunda namaza dur.
Hz. Ebû Tâlib, çocukluğundan beri Hz. Peygamberin (s.a.a) yanında bütün zorluklara katlanmış ve ölümü pahasına onu müdafaa etmiş, korumuş ve kollamıştır. İslam Peygamberi (s.a.a), Müminlerin Emiri ve diğer İmamlardan (a.s), Hz. Ebû Tâlib'in yaşamı ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili hakkında nakledilen sözler, Hz. Ebû Tâlib'in mümin olduğunu ve İslam şeriatı üzere vefat ettiğini teyit eder.
Bu hususta bir kutsi hadis şöyledir: Cebrail (a.s), Hz. Peygambere (s.a.a) nazil oldu (indi) ve şöyle buyurdu: Ey Ahmed! Rabbin sana selam ederek şöyle buyurdu: Ben ateşi, seni dünyaya getiren sulbe, seni taşıyan karna ve seni sarmalayan kucağa haram kıldım. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Ey Cebrail! Bunları bana açıklar mısın? Cebrail şöyle arz etti: Sulpten maksat baban Abdullah b. Abdülmuttalib'dir. Karından maksat annen Âmine binti Veheb'dir. Kucaktan maksat ise, Ebû Tâlib'in sana kefil olmasıdır. (Meaniu'l Ahbar, s. 137. ve Sire-i İbni Hişam).
Hz. Peygamber şöyle buyuracaklardı: "Ashab-ı Kehf imanlarını gizliyor ve küfrü izhar ediyorlardı. Bunun için Allah onlara iki mükâfat vermiştir. Ebu Tâlib de onlar gibidir. O kalbindeki imanı saklıyor ve zahirde müşriklerle birlikte oluyordu. Amcam Ebu Tâlib hayatta olduğu müddetçe Kureyş bana eziyet edemiyordu."
Hz. Muhammed (s.a.a), İslam'ın zorlu ilk yıllarında Hz. Ebû Tâlib'in himayesinde olmasından ötürü ne zaman onun hakkında konuşulursa, onu iyilik ve yücelikle yâd ederdi. Bir rivayette Allah Resulü'nün (s.a.a), Câbir b. Abdullah'a şöyle buyurduğu nakledilir: Miraç yolculuğumda dört tane nur gördüm. Allah tarafından şöyle nida edildi: Bu Abdülmuttalib, bu amcan Ebû Tâlib, bu baban Abdullah ve bu da annen Âmine'dir. Başka bir rivayette ise şöyle buyuruyor: Kıyamet günü Ebû Tâlib, padişahlar zümresinde ve nebilerin simasıyla diriltilecektir.
Peygamberimiz (s.a.a) Ebu Tâlib'in vefatında; "Vah babam, vah Ebu Tâlib, senin ölümünle ne kadar üzgünüm. Senin musibetini nasıl unutayım. Ey çocukluğumda beni büyüten ve büyüdüğümde davetime icabet eden, ben senin yanında göz bebeğindeki göz ve bedendeki ruh gibiydim. Ey amca, ben küçükken bana bakıp büyüttün. Yetimliğimde sahip oldun, büyüdüğümde bana yardımcı oldun. Bana yaptığın himayelerden dolayı Allah sana hayırlı mükâfatlar versin." şeklinde söylenerek gözyaşlarına boğulmuştur...
İmam Ali (a.s) babaları hakkında şöyle buyuruyor: Babam ölüm döşeğine düştüğünde, Peygamber (s.a.a) onun başucuna geldi ve bana onun hakkında, tüm dünyadan ve içindekilerden daha sevimli olan müjdeyi verdi. Allah'a yemin olsun ki, babam Ebu Tâlib Müslüman ve mümin idi. Kureyş'in Haşimoğullarına eziyet etmesinden ve onları kendilerinden uzaklaştırmalarından korktuğu için imanını gizliyordu.
İmam Seccad (a.s), Hz. Ebû Tâlib'in iman etmesi hususunda sorulan soruya şöyle cevap verdi: Bu sualinize şaşırıyorum! Allah-u Teâlâ Peygamberini Müslüman bir kadını kâfir birine nikâhlamaktan men ettiği halde, Fâtıma binti Esed İslam'a ilk katılanlardandı ve ömrünün sonuna kadar Ebû Tâlib ile nikâhlı kaldı.
İmam Muhammed Bakır (a.s), Hz. Ebu Talib'in iman ettiğini açıkça belirtiyor ve şöyle buyuruyor: Eğer Ebû Tâlib'in imanını terazinin bir kefesine ve bu insanların imanını da diğer kefesine koysanız, Ebû Tâlib'in imanı daha ağır gelir.
İmam Sadık (a.s) da bir rivayette, "Allah (c.c) düşmanları Ebû Tâlib hakkında yalan söylüyorlar. O, enbiyalar, doğru sözlüler, şehitler ve salihlerle yoldaştır" buyurmuşlardır.
Şahsın biri İmam Rıza'ya (a.s) bir mektup yazarak, Hz. Ebû Tâlib'in imanı hususunda şüphede olduğunu söylüyor. İmam (a.s) cevaben ona Nisa suresinin 115. ayetini işaret ederek, şöyle buyuruyor: Eğer Ebû Tâlib'in imanını ikrar etmiyorsan sonun cehennem ateşi olacaktır.
İmam Rıza (a.s) Ebû Talib'in yüzüğünün taşında şunların yazılı olduğunu dile getirmiştir: "Ben Allah'ı ilahlığa, kardeşim oğlunu peygamberliğe ve oğlum Ali'yi onun vasiliğine kabul ediyorum."
Ayrıca Hz. Ebû Tâlib'in kendi yazdığı kasidelerde burcu burcu iman fışkırmaktadır. İşte o beyitlerden biri:
"İyi insanlar bilmelidirler ki, Muhammed de, Musa ve İsa gibi bir peygamberdir. O ikisinin sahip olduğu semavi aydınlığa O da sahiptir. Hepsi de Allah'ın emriyle insanlara hidayet eder. Ve insanları günahtan korurlar."
Böyle bir yüce insana bühtanda bulunanın imandan ve Müslümanlıktan nasibi yoktur. Allah şefaatlerinden mahrum eylemesin...
- Adil İmam / 25.06.2025
- ‘Ali’nin saçının bir teline değişmem’ / 23.06.2025
- Zilhicce ayındayız / 29.05.2025
- Yüceler yücesidir Fatıma anamız / 19.05.2025
- Na't-ı İmam Hüseyin / 17.05.2025
- Ceylanların sığınağı İmam Rıza / 10.05.2025
- Öz anneden daha aziz annemiz / 09.05.2025
- Azılı müşrik Übeyy b. Halef / 03.05.2025
- İmam Cafer Sadık / 26.04.2025