Bir canlı yayında Avrupa'nın, Amerika'nın bilimsel alanda attıkları adımlar, gelişmeler konuşuluyordu.
Program konuklarından merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocam, "Allah (c.c) bütün aklı, bütün zenginlikleri batılılara mı verdi? (Haşa) Allah'ın, bu millete, Müslümanlara garazı mi var" diyerek bilimde, teknolojide geri kalmışlığımızın sebeplerini tek tek anlatmıştı. (Ruhu şad olsun)
Bizim insanımızın zeka sorunu yoktur. Ama şu da bir gerçektir ki, Atatürk'ten sonra bu ülkenin siyasetinde bağımsızlık sorunu, minnet altında kalma ve de ahlak sorunu vardır.
Dünyanın her yerinden, her kurumundan Türk Bilim insanlarının adını duyuyoruz. Onurlanıyoruz. İşte herkesin umutla beklediği aşıyı iki Türk buldu. Ama Türkiye'de değiller. Bizim laboratuarlarımızda değil Almanya'da, Alman laboratuarlarında ve kendileri de Alman vatandaşı.
Bu iki insanımız son örnekler. Emin olun binlerce bu tip bilim insanımız var yurt dışında ve hepsinin hikayesi hemen hemen aynı; maddi-manevi desteklenmemiş, ilgi, alaka gösterilmemiş, imkan verilmemiş hatta bazen de hedef gösterilmişler.
Haliyle onlar da fikirlerinin, umutlarının peşine gitmişler. Daha doğrusu bu insanları keşfeden ve her türlü imkanı ayakları altına serenlerin yanına gitmişler.
Bu noktada BTP Lideri Hüseyin Baş'ın şu mesajı konuyu her yönlü özetler nitelikte:
"Korona aşısını bulan iki Türk bilim insanı ile övünüyoruz. Bu başarının arkasında aşı araştırmalarına 750 milyon Euro ayıran Alman devleti olduğunu unutmayalım.
Ülke olarak servetimizi betona değil bilime gömseydik, şimdi Alman veya Çin aşısı yerine Milli Aşımızı konuşuyorduk."
Bu cümleleri açarsak, milletin pek haberdar olmadığı AR-GE denen yani (araştırma-geliştirme) denen bir kavram var.
Kitaplarda AR-GE; 'İnsanın, kültürün ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının arttırılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalardır' şeklinde tarif ediliyor.
Ve AR-GE çalışmalarında dört temel amaç sıralanıyor;
1- Teknolojik alt yapıyı güçlendirmek, yeni teknolojiler için bilgi üretmek
2- Üretim sektöründe maliyeti düşürmek, kaliteyi ve verimi arttırmak
3- Sektörlerin ihtiyacına yönelik teknoloji transferini ve uyumunu sağlamak
4- Üretilen teknolojik, bilimsel bilgiyi ticarileştirmek.
İşte Batı'nın, Uzak Doğu'nun, Rusya'nın teknolojik gelişmişliklerinin sırrı burada. Aramışlar, taramışlar, yatırım yapmışlar. Diğer ifadeyle, kaz gelecek yerden tavuk esirgememişler.
2018 yılında Ar-Ge çalışmalarına en çok bütçe ayıran 10 ülke şu şekilde;
1- Amerika Birleşik Devletleri: 476,5 milyar Dolar.
2- Çin: 370,6 milyar Dolar.
3- Japonya: 170,5 milyar Dolar.
4- Almanya: 109,8 milyar Dolar.
5- Güney Kore: 73,2 milyar Dolar.
6- Fransa: 60,8 milyar Dolar.
7- Hindistan: 48,1 milyar Dolar.
8- Birleşik Krallık: 44,2 milyar Dolar.
9- Brezilya: 42,1 milyar Dolar.
10- Rusya: 39,8 milyar Dolar.
Bu yatırımların bilim ve topluma yansımaları da ortada. Araştırmalara göre milyon kişi başına bilimsel makale sayısı ülkelere göre şöyle sıralanıyor;
1- ABD, 88 makale
2- AB ortalaması 64
3- Japonya 55
4- Finlandiya 46
5- İspanya 40
6- Güney Kore 25
7- Çin 24
8- Yunanistan 12
9- Meksika 10
10- Türkiye 9
Yine milyon kişi başına en çok bilimsel yayınlar sıralaması şöyle;
1- ABD 925
2- AB ortalaması 839
3- Japonya 656
4- Almanya 801
5- İngiltere 1.194
5- Hollanda 1.130
6- Portekiz 309
7- Yunanistan 457
8- Türkiye 159 (http://www1.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/38c485ee9f94b52_ek.pdf)
19 yıllık tek parti iktidarı, geçmiş yıllara göre Ar-Ge rakamlarındaki müthiş artışla övünüyor, 'artık uzay ligindeyiz' der ama ortada hala kendi usb'sini üretemeyen bir ülke gerçeği var.
Bir cep telefonu üretemediler ve 35 milyar dolardan fazla para cep telefonu ithalatına gitti.
Hayvanat Bahçesinde müdürlük yapan bir kişinin, TÜBİTAK'ın başına atanması zaten her şeyi özetliyor.
Bugün ülkemizdeki bilim insanları gerçekleri konuşamıyor. Konuştuklarında ya hedef oluyorlar, ya da üç gün sonra söz değiştirmek zorunda kalıyorlar. Deprem hocalarının başına gelenler malum. Bilim kurulunun hali ortada.
Bakın bir örnek vereyim; Çin, 180 milyon dolar ortaya koyarak 30 futbol sahası büyüklüğündeki dünyanın en büyük radyo teleskopu 2016'da bitirdi, faaliyette.
AKP de, Anka Parkı 750 milyon dolara bitirdi. Şimdi çöp tahliyesi içinde para harcanıyor.
Başka bir örnek daha; TBMM'de 27'si AKP'li olmak üzere 32 milletvekili, kürsüye milletvekili yeminini okumak dışında çıkmadı, yasama ve denetim faaliyetinde bulunmadı.
Milletvekillerinin, TBMM'nin 27'nci yasama dönemi başladığında 20 bin TL olan maaşları, 25 bin TL'ye yaklaştı. 27 ayda her milletvekiline 500 bin TL'den fazla maaş ödendi.
Bu vahamete rağmen hala umutluyuz. Çünkü insanımızın zeka sorunu yok. Yönetim sorunu var.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024