Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü…
Kadına verilen değerin zirvesini yaşayan, "Cennetin anaların ayağı altında" olduğunu vurgulayan büyük bir medeniyetin müntesibiyiz.
Manevi değerlerimiz ve bu manevi değerlerden beslenen milli değerlerimiz biz Türk milletine bunu ifade ederken, maalesef yaşadığımız toplumda bunun tam tersi bir tabloyu sergilememiz, inandığımız değerlerden ne kadar uzaklaştığımızı açıkça göstermektedir.
Türkiye'de yapılan araştırmalar, kadınlara yönelik ağır şiddet vakalarının ve korunma talebinde bulunanların sayısının arttığını, bu konudaki dava kabul oranlarının ise gittikçe gerilediğini ortaya koyuyor.
Ülkemizde, 2018 yılının ilk 10 ayında en az 203 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi. Araştırmaya göre, kadınların en az üçte biri fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kalıyor, fakat bunların sadece yüzde 11'i yaşadığı şiddeti resmi kurumlara bildiriyor.
Dolayısıyla, şiddete maruz kalan kadınların sayısı resmi rakamların çok üstünde…
Uzmanlar, öldürülen kadın sayısı hakkında sağlıklı bir veri elde etmenin de mümkün olmadığını belirtiyor.
2012 yılında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girmişti.
Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre, 2012'den bu yana geçen sürede korunma talebinde bulunan kadınların sayısı beş kat arttı. 2010'da yüzde 91,5 olan dava kabul oranı ise, 2017'ye gelindiğinde yüzde 10'a yakın oranda gerileyerek yüzde 82,2'ye düştü.
2018 yılının Ocak ve Şubat aylarında Kadir Has Üniversitesi'nde yapılan Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması'na göre, kadın katılımcıların yüzde 61'i şiddeti toplumda yaşadıkları en büyük sorun olarak gösterirken bu sayı 2016 yılında yüzde 53 olarak belirlenmişti.
En büyük ikinci sorun ise işsizlik olarak ifade edildi.
DİSK'e bağlı Kadın Emeği Raporu'na göre, kadınların 2018 yılında işsizlik ödeneği için yaptığı başvuru sayısı bir önceki yıla göre yüzde 57,7 artış gösterdi.
Bir önceki yılın Aralık ayında işsizlik ödeneğine yapılan başvuru sayısı 29 bin 631 iken 2018 yılı Aralık ayında bu sayı 17 bin 106 kişi artarak 46 bin 737'ye ulaştı. Yani yaşanan ekonomik krizde kadınlar daha fazla işsiz kaldı.
Kadınların istihdama katılım oranı Kasım 2018 itibarıyla resmi verilere göre yüzde 29,1…
Yani her 10 kadından sadece 3'ü istihdamda…
İş aramadıkları için mi? Elbette ki hayır… İş aramayan, ikinci en büyük sorun olarak hiç işsizliği gösterir mi?
İnancımızla, medeniyetimizle, değerlerimizle asla örtüşmeyen kapitalist bir Türkiye'de kadınların yaşadığı karanlık tablo bu…
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 09.03.2016 tarihinde yazmış olduğu "8 Mart" başlıklı yazısında bu durumu şu ifadelerle özetlemişti:
"Kadınların hak arama savaşına dönen bu gün (8 Mart), son yıllarda tecavüz ve cinayet vakaları ile bir yaşam savaşına dönüşüyor… 21. yüzyılın dünyasında modernleşmeden bahseden, teknolojide zirve yapan yeryüzünde insanlık kaybolmuş durumda?
Eskiden kadınların çalışma hakkından, toplumdaki yerinden, ekonomik özgürlüğünden bahsederdik. Şimdi ise kadınlar yaşamalı diyoruz?"
Kapitalist anlayışın kadınlarda oluşturduğu tahribat konusunda şu cümleleri yazıyor, Sayın Baş:
"Ekonomik olarak esaret altında bulunan kadının hak ve hürriyetlerinden bahsetmek, kapitalist dünyada insanları kandırmaktan başka bir şey değil. Kapitalist yaklaşımda hak arama, çalışma hürriyeti adı altında kadınlar adeta en önemli hususiyetleri olan hayâ duygusunu kaybetmişler, ucuz bir meta gibi pazara sürülmüşlerdir.
Kadınlar, mukaddesatı ile bağdaşmayan her türlü işte çalıştırılarak, kendi ayakları üzerinde durabilme gerekçesi ile geçimini temin etmek zorunda bırakılmıştır. Bugün kadının erkeklerin yaptığı işleri yapması, erkeklerin yüklendiği bir takım ağır vazifeleri yerine getirmeleri ne derece hak olarak adlandırılabilir? Kadın, insan olmaktan kaynaklanan haklarını sonuna kadar kullanmalıdır."
"Kadına şiddetin konuşulduğu toplumumuzda ve dünyada, bunun temel sebebi ekonomiktir. Oysa ne erkeğin kadına ne kadının erkeğe, ekonomik veya diğer bir sebeple baskı kurmaya hakkı yoktur."
Milli Ekonomi Modeli'nin mimarı Prof. Dr. Baş, elbette ki sadece karanlık tabloyu ortaya koymuyor, kadınları gün ışığına çıkartacak, onları esaretten kurtaracak ekonomik formüllerini de bir bir sıralıyor:
* Her bir kadınımıza 1500 TL Ev Hanımı Maaşı vereceğiz.
* Her bir kadınımıza 1000 TL Vatandaşlık Maaşı vereceğiz.
* Kadınlarımız çalıştıkları takdirde ayrıca 5000 TL asgari ücret vereceğiz.
Toplamda her bir kadına aylık 7500 TL maaş…
Bu imkanların devlet eliyle sağlandığı bir atmosferde, elbette ki kadınların şiddet görme ihtimali de kalmayacaktır.
Milli ve manevi değerlerimizin kadına verdiği değerin yansıması da ancak bu çözümlerle hayat bulur.
Prof. Dr. Baş, yazısının sonunda kadınlarımıza bir sitemde de bulunuyor:
"Sosyal Devlet projelerimiz içinde yer alan, evin diğer bireylerinin de alacağı maaşlar ile toplumda cinnetlerin ve boşanmaların en önemli nedeni olan ekonomik problemleri devlet eli ile halledecektik. BTP iktidarında bunu gerçekleştirebilmemiz için projelerimiz kaynaklarımız ile hazırdı. Ancak siz kadınlar bizi desteklemediniz, Rusya'nın bizim tezimizle vermeye başladığı bu maaşı elinizin tersiyle ittiniz. Yoksulluğu, fakirliği, kanı, ölümü tercih ettiniz.
Açıkçası sizi anlamak da mümkün değil. Umarız, en temel sorununuz olan ekonomik özgürlüğe giden yolun BTP iktidarından geçtiğini görebilirsiniz."
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024