KAP yani Kumu Aydınlatma Platformu ve transfer denince aklımıza futbol geliyor ama ben vekil piyasasından bahsedeceğim.
Milletimiz, hükümetten işsizlere iş seferberliği, evsizlere ev seferberliği, depreme dayanıksız konutlara sağlam konut seferberliği, borçlarına af seferberliği beklerken Sayın Erdoğan en kısa zamanda sahaya ineceklerini, kendilerini halka anlatacaklarını ve bir gönül seferberliği başlatacaklarını açıkladı.
Haliyle erken seçim tartışmaları, Milli Görüşten olma AKP'den kopma yeni partilerin durumu, %10 barajı ve milletvekili transferleri konuşulmaya başladı.
İktidar partisi, bir zamanlar başbakanlık ve bakanlık yapmış, AKP içinde ve seçmeninde hatırı sayılır isimlerin kurduğu partilerin, hazine yardımı almasını ve seçime girmesini istemiyor. Bunun için yasal düzenlemelerin yapıldığı haberleri de geliyor.
Muhalefet ise geçtiğimiz seçimde MHP'yi çıldırtan malum planı (İYİ Parti'ye 20 vekil) yine ortaya koyarak AKP'nin planlarını bozmak istiyor.
Halkın önünde ise siyasi ahlak, ahlaksızlık başlıklarıyla vekil transferleri tartışılıyor.
Partiler arasında vekil transferleri yeni olmadığı gibi siyasi ahlak tartışmaları da yeni değil. Bu konuda birbirlerine ahlaksız, demeyen bir parti var mı, bilmiyorum.
80 darbesi öncesi Güneş Oteli örneği vardı. Ecevit'in transferleri vardı. ANAP'tan DYP'ye veya tam tersi geçişler yapılırdı. %10 barajı yüzünden kendini seçimlerde başka parti ile kamufle edip Meclis'te, kendi partisine geçenler vardı.
Bu tabloyu o gün en çok eleştirenler ile bugün eleştirenler aynı zihniyetler. Ama geçen 18 yıla baktığımızda bu işin kaymağını yiyenler, siyaset tarihinin en popüler, en pahalı, en dramatik, en karanlık transferlerini gerçekleştirenlerde aynı zihniyet.
O günlere gidelim. Refah kapatılmıştı. Yerine kurulan Fazilet Partisi'nin 105 vekili vardı ve Anayasa Mahkemesi, Fazilet'i de kapattı. Bu vekillerin yarısı partilerinin devamı olan Saadet'e geçtiler.
Ya diğerleri? 1 günlük AKP'ye. Evet, daha kurulduğu günün sonrası AKP, 48'i Fazilet kökenli, üçü bağımsız vekil transfer ederek Meclis'te 5. parti konumuna yükselmişti.
2002 seçimlerinde %34 oy alan AKP, 310 vekil çıkararak Meclis'e girdi ve hükümeti kurdu. O günden bugüne AKP'ye katılanlar oldu, istifa edenler oldu ki, bu kişiler bizzat AKP'nin kurucuları arasında ve ilk hükümetlerde etkili koltuklarda oturan kişilerdi.
Tabi istifa edenler, birinci ağızlardan damgalanırken, partiye katılanlar ise adeta kutsanıyordu.
Son 7-8 yıla baktığımızda ise AKP'nin yıldız transferlerini görürüz. Artık vekil değil parti başkanları transfer ediyordu AKP. Hem de ne başkanlar!
Örneğin; AKP'ye geçmektense Saadet'te çaycılık yaparım diyen, bizzat Sayın Erdoğan'ın 'Bize, Firavun demesin' diye Mehmet Bekaroğlu'nu elçi olarak gönderdiği Saadet Partisi'nin başkanı Numan Kurtulmuş'tu. Numan Kurtulmuş transfer oldu ve şu anda AKP Genel Başkan Vekili.
Bir diğer isim ise son dönemde yıldızı parlatılan oysa iktidarı kaos yaratmakla suçlayan, çarkıfeleğe benzeten hatta 'paçalarından yolsuzluk akıyor' diyen Demokrat Parti'nin başkanı Süleyman Soylu idi.
Bir diğer şöhret ise merhum Alparslan Türkeş'in oğlu Tuğrul Türkeş'ti. MHP'nin en keskin cümlelerle iktidarı eleştirdiği günlerde partisini bırakıp, AKP'ye geçmişti.
Daha bu yılın ilk günlerinde iktidar partisinde büyük bir tören yapılıyordu. 5 belediye başkanı iktidar partisine transfer olmuş, Sayın Erdoğan'ın huzurunda rozet takıyorlardı.
AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan çok heyecanlıydı ve önümüzdeki günlerde diğer partilerden 100'e yakın belediye başkanının da AKP rozeti takacağını iddia ediyordu.
Akabinde 3 milletvekili transferi daha yapan AKP, transferi sonlandırmış ve vekil transferlerine karşı bir savaş başlatmış gözüküyor.
Sizce, siyasi ahlak tartışması başlatan AKP haklı mı?
CHP'nin derdi ne? Kime yaranmaya çalışıyor? Muhalefet plan ve proje ile olur, derin hesaplar ile değil.
Diyelim ki CHP, İYİ Parti modelini uyguladı, Davutoğlu ve Babacan'ı Meclis'e soktu. Türkiye, güzel günler mi görecek?
Hayır. ABD, AB eksenindeki partilerden bu devletin, bu milletin yaşadıkları ortada. Onun için tam bağımsız Türkiye, "Bağımsız Türkiye Partisi" diyorum.
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025