Uzun zamandır yardım kuruluşlarını gözlemliyorum. Onların isimlerini burda zikretmeye gerek yok. Siz zaten yakından tanıyorsunuz hepsini. Her biri belirli bir oluşumun bünyesinde yer alıyor ve her oluşum bir şekilde bu yardım kuruluşlarına destek olmak için var gücüyle çalışıyor, didiniyor. Şimdi evet ne var bunda diyeceksiniz. Sakın yanlış anlaşılmasın burda toplanan yardımların yerine ulaşmadığından ya da farklı mercilere taşındığından falan bahsetmeyeceğim. Eminin ki toplanan her yardım yerine ulaşıyordur. Benim üzürinde durmak istediğim konu tam olarak şu:Bütün bu çabalar bana Kurbanımızı hatırlatıyor. Hani Kurban Bayramı gelmeden bir kaç gün önce Kurbanlığımızı alır da evimizin bahçesinde ona en güzel yiyecekleri verir bütün merhametimizle onu sever onunla alakadar oluruz ya, işte yardım kuruluşlarının da yaptıkları bundan öteye gitmiyor. Niye mi? 23 gün oldu. İsrail denilen batıl hiç insaf etmeden yakıyor, yıkıyor. Çocukları analardan; ana babaları ise çocuklarından ayırıyor. Hem de acımasızca, katil ruhlarıyla bir kabus gibi çöküyorlar Filistinli kardeşlerimizin üzerine. Çöküyorlar da ne oluyor. Sırası gelen şehit oluyor. Sırası gelen imtihanı kazanıyor. Sırası gelen bu yalancı dünyadan ebedi saadete kavuşuyor.Evet niye böyle düşünüyorum. Bakın ne diyor Filistin'in lideri Şeyh Ahmet Yasin: "Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim! Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın! Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, Allah'ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın! Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!"Ben burdan şunu anlıyorum. BİZ ALLAH İÇİN KURBAN OLMAYA ÇOKTAN HAZIRIZ.Biz bu yola baş koyduk. Bizler hakkın temsilcileriyiz. Hakkın bayrağı bizim elimizde. Hakta bize mücadeleyi emrediyor. Biz öyle ya da böyle son nefesimize kadar Hakk'ın emrini yerine getireceğiz. Bizler de bu Kerbela'nın Hüseyin'iyiz diyor Filistinli kardeşlerimiz. Evet ortada şu ya da bu anlaşmalar yok. Kesinlikle yok. Ortada bir mücadele var o da Hak'la bâtılın mücadelesi. Bu gavurların bütün derdi hakkı yok etmek. Hakkın yerine bâtılı koymak. Hatta bunu yaparken şeytana o kadar iman etmişler ki annesinin karnındaki çocuğu öldürmeyi bile ibadet sayıyorlar. İşte tam burada şunu ifade etmek istiyorum. Elbette yardım kuruluşlarının yaptıkları şeyler çok güzel. Takdire şayan fakat ey gönlünde merhamet taşıyan kardeşlerim. Size sesleniyorum. Sizin yaptıklarınızla ölüme gönlünü kaptırmış Filistinli kardeşlerimize sadece tok olarak ölme şansını vermiş olmuyor musunuz? Bütün çabanız bunun ötesine geçebiliyormu? İki gün önce hepimiz gördük atılan bombalardan bir tanesi hastaneye isabet etti. Tedavi gören kardeşlerimiz öldü. Yani sizin gönderdiğiniz ilaçlara isabet etti. Atılan bombalardan bir tanesi gıda deposunu vurdu. Cayır cayır gıdalar yandı. Sizin binbir türlü zahmetlerle toplayıp götürdüğünüz gıdalar. Demek ki neymiş, senin karnını doyurmaya çalıştığının senin yarasını pansuman etmeye çalıştığının da başına hala bombalar yağıyor. Elleri kanlı katiller hiç de acımadan kesiyor, yakıyor, yıkıyor.Burda hemen aklıma şu derin ifade geliyor. Cihanşümül padişahımız Fatih Sultan Mehmet hocası Akşemsettin'e soruyor. Hocam bir insan açlığa ne kadar dayanabilir. O yüce zat cevap veriyor. Ölünceye kadar. Ölümü göze almış insana ölümü göze alarak yardım etmek lazım. Yani öldürenin karşısında durmak. Evet tek kelimeyle yapmamız bu karşı safta durmak. Nasıl mı, cumhurbaşkanımızla, başbakanımızla, bakanlarımızla, milletvekillerimizle yani devletimizle. Yani siyasi oteritemizle, irademizle. Bu insanların hepsini buralara bizler getirmedik mi? Attığımız her oyla bizi yöneten bu iradeyi oluşturmadık mı? Yoksa attığımız oylar aslında bizim irademizi temsil etmiyor mu? Soruyorum size. Yok attığım oy benim irademle alakası yok diyorsan sana söyleyecek hiç birşeyim yok. Eğer evet doğru söylüyorsun diyorsan o zaman kimlere oyunu attığını kimleri başına vekil tayin ettiğini bir kez daha sorgulamanın vaktı geldi de geçiyor bile. Çünkü senin başına getirdiğin siyasi idare de senin gibi ağlamaktan, konuşmaktan, kızmaktan başka bir şey yapmıyor. Eli kolu bağlı. Bir an önce bu savaşın bitmesini bekliyor. Sen sanıyormusun ki bu bâtıl, Filistinle kalacak. Bir düşün daha düne kadar Irak bir iki bahaneyle yerle bir oldu. Biz ne yaptık hava, kara, denizyolu bütün imkanlarımızı ABD'nin emrine teslim ettik . İncirlik'ten kalkan uçaklar bombaladı Bağdat'ı. Bugün bâtılın diğer yüzü bir hafta öncesinden ülkemize geldi. Temennilerini ifade etti, bir hafta sonra Filistin'e bomba yağdırmaya başladı. Sıra kimde söyleyeyim sıra İran'a geldi şimdi şu ya da bu şekilde bu kuyunun içine İran'ı çekmeye çalışacaklar. Sonra mı, sonra ise biz varız. Yani Türkiye.Peki soruyorum size bu gerçeği senelerce bas bas bağıran bir lider var Türkiye'de. Prof. Dr. Haydar Baş var. Gecesini gündüzüne katarak "uyan milletim" diyor. "Uyan bu gemi batacak. BOP denilen projenin asıl hedefi bu. Hakkı yeryüzünden silmek." Ve ilan ediyor. And içiyor, yeminler ediyor. "Ben bu oyunu bozarım" diye. Hatta nasıl bozacağının kitabını bile yazıyor. Bizlere "ölünceye kadar açlığa dayanın" da demiyor. "IMF'ye muhtaç değiliz. ABD'ye muhtaç değiliz. İsrail'in kanlı paralarına da ihtiyacımız" yok diyor. "Bizim yeraltındaki bırakın altını, gümüşü, petrolü sadece taşımız, 'mermer rezervlerimiz' on tane Avrupa'ya bakmaya yeter" diyor. Hepsinin karşı safında duruyor. Neyle mi, Milli Ekonomi Modeli'yle. Milli Devlet-Sosyal Devlet ile. Soruyorum size ey yardım kuruluşları, ey yardım kuruluşlarına yardım eden kardeşlerim: Bataklığı kurutacak bu lideri daha ne zamana kadar görmeyip, duymayacaksınız? Daha ne zamana kadar sineklerle uğraşacak, sineklere beddualar edeceksiniz. Gelin uyanın. Allah aşkına uyanın. Bu uyku size ölümü getirmesin. Ölmeden önce uyanın. Uyanın da yeryüzünde "Gül"ler açsın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012