"Tezkere'nin kutusu" bir kez daha açıldı. YSK'nın seçimlerin iptaline yönelik red kararından hız alan hükumet, tüm ağırlığıyla konu için bastırıyor. Yarın-öbürgün tezkere, adeta "Türkiye'nin kaderi" imiş gibi milletvekillerinin önüne sunulacak.
İşin en ilginç taraflarından birisi şu;
Milletvekilleri tam olarak neye imza attıklarını bile bilmeyecekler!
Hükumet "tezkere çıksın, elimiz güçlenir ondan sonrada oturur Amerikalılarla pazarlık yaparız diyor. Yani şu ana kadar netleşmiş bir mütabakat olmadığını hükumette kabul ediyor.
İddia; pazarlık için ortaya konulan "tezkere geçsin sonra bakarız" iddiası ise bir o kadar komik ve bir o kadar da hüzünlü...
Şu ana kadar yapılmayan pazarlığı hükumet, tezkere geçtikten sonra icra edecekmiş! Her halde buna kendilerinden başka inanacak kimseyi bulamazlar. 1Mart tezkeresinden sonra Washington'un Türkiyede ciddiye aldığı tek kurum Meclis'tir. Hükumet ise "çantada keklik" ifadesinin de ötesinde, konunun "ABD adına" tarafı gibidir. Eğer tezkere Meclis'ten geçerse bu iş biter! bu böyle biline...
İşte en son imzalanan 8.5 milyar $'lık anlaşma! Cumhuriyet tarihinin en kötü, en skandal anlaşması... Milletvekilleri eminiz tezkere önlerine geldiğinde Hükumet'in, henüz mürekkebi bile kurumamış "8.5 milyar $'lık" anlaşmadaki pazarlık kabiliyetini ve basiretini hesaba katacaklardır.
Şunu hemen hatırlatmakta fayda var. Biliyorsunuz hükumetin tamamlanmamış anlaşma ve tezkerelerle TBMM'nin önüne gelmesi yeni değil. Hatta bunu alışkanlığa bile dönüştürdüler diyebiliriz.
6 Mart tarihinde 1. tezkere için hükumet parlamentoya indiğinde, milletvekillerinin önüne konulan tezkere mealen şuydu;
"Amerikalılar çeşitli üst ve limanlarında inşaat faaliyetleri için çalışmalar yapacaklar."
Bu çok mütevazı! Anlaşma nedeniyle milletvekilleri "imzalayalım, nasıl olsa asıl tezkere bu değil" diyerek evet demişlerdi.
Sonra bunun nasıl bir felakete dönüştüğünü, Meclis'in nasıl aldatıldığını hepbirlikte yaşadık. Hani Meclis Başkanı'nın "tüylerim diken diken oluyor" dediği kareler, işte bu ön tezkereden sonra ortaya çıkan fotoğraftan kaynaklanıyordu.
Amerikalılar bu tek cümlelik hükme dayanarak, neredeyse ülkenin yarısını işgal etmişlerdi!
İşgal görüntülerinin oluşturduğu tepkiler çuvala sığmayınca da bu kez "8 Şubat gizli mutabakatı" kamuoyuna açıklanmak zorunda kalınılmıştı.
Meğer 6 Şubat'ta Meclisten geçen bu tek maddelik tezkereden hareketle hükumet, Amerikalılarla oturmuş ve o "işgal"i oluşturan muhtıraya imza atmıştı. Yani Meclis al-da-tıl-mış-tı!
Şimdi o günleri hatırlamanın tam vakti. İyi pazarlık ederizden kasıt nedir bilmiyoruz ama Meclis, bu hükumete elini verirse kolunu kaptırır. Amerikalılar Irak'a gidecek Türk askeri üzerinden bir Ortadoğu savaşı, bir İran savaşı çıkarırsa kimse şaşırmasın.
Temmuz ayından bu tarafa Amerikalıların Türk Askerini Irak'a istediği ortadayken, hala pazarlıkların bitirilmemiş olması başka ne anlama gelebilir!
Türk Askerinin nerede konuşlandırılacağı gibi en kritik bir mesele havada asılı kalmaya devam ediyor!
Yetki ile izin arasındaki büyük fark için "bunun ne önemi var, niçin tartışılıyor anlamadım" diyen bir Dışişleri Bakanımız var!
Irak'a niçin asker gönderiyoruz? sorusunu yarın tartışmaya açacağımızı söyleyerek bir kez daha hatırlatalım.
Hükumet-basın elele vermiş TBMM'ni karambole getirmeye çalışıyor. Ortada Türk Askerinin gidiş amacı bir yana "şekil unsurları" dahi tamamlanmamış bir tezkere var.
Önce Meclis'ten "evet"i alıp sonrada bunun içini istedikleri, pardon Washington'un istedikleri gibi dolduracaklar! İşin aslı esası bu, kurulan tuzak bu... Şimdi bu fotoğraf karşısında;
1) 8 Şubat tarihini gizli tezkere mutabakatını Milletvekilleri unutmamalıdırlar.
2) 1 Mart'ta tezkere red edilmesine rağmen Amerikan askerlerinin Türk topraklarında oluşturdukları işgal görüntülerini Milletvekilleri unutmamalıdırlar.
3) 8.5 milyar $'lık anlaşma hükümlerini Milletvekilleri unutmamalıdırlar.
4) Süleymaniye baskınını Milletvekilleri unutmamalıdırlar...
Milletvekilleri bir şeyi daha unutmamalıdır. TBMM bir yerlere kızarak değil, bu toprakların nuhun gemisi olduğunu unutmadan kararlarınını vermelidirler.
Hatta şimdiden öyle bir tutum, öyle bir tavır ortaya konulmalı ki Hükumet amacı kapalı, içi gizlenmiş bir tezkereyi Meclis'in önüne getirmeye cesaret bile edememelidir!
İşin en ilginç taraflarından birisi şu;
Milletvekilleri tam olarak neye imza attıklarını bile bilmeyecekler!
Hükumet "tezkere çıksın, elimiz güçlenir ondan sonrada oturur Amerikalılarla pazarlık yaparız diyor. Yani şu ana kadar netleşmiş bir mütabakat olmadığını hükumette kabul ediyor.
İddia; pazarlık için ortaya konulan "tezkere geçsin sonra bakarız" iddiası ise bir o kadar komik ve bir o kadar da hüzünlü...
Şu ana kadar yapılmayan pazarlığı hükumet, tezkere geçtikten sonra icra edecekmiş! Her halde buna kendilerinden başka inanacak kimseyi bulamazlar. 1Mart tezkeresinden sonra Washington'un Türkiyede ciddiye aldığı tek kurum Meclis'tir. Hükumet ise "çantada keklik" ifadesinin de ötesinde, konunun "ABD adına" tarafı gibidir. Eğer tezkere Meclis'ten geçerse bu iş biter! bu böyle biline...
İşte en son imzalanan 8.5 milyar $'lık anlaşma! Cumhuriyet tarihinin en kötü, en skandal anlaşması... Milletvekilleri eminiz tezkere önlerine geldiğinde Hükumet'in, henüz mürekkebi bile kurumamış "8.5 milyar $'lık" anlaşmadaki pazarlık kabiliyetini ve basiretini hesaba katacaklardır.
Şunu hemen hatırlatmakta fayda var. Biliyorsunuz hükumetin tamamlanmamış anlaşma ve tezkerelerle TBMM'nin önüne gelmesi yeni değil. Hatta bunu alışkanlığa bile dönüştürdüler diyebiliriz.
6 Mart tarihinde 1. tezkere için hükumet parlamentoya indiğinde, milletvekillerinin önüne konulan tezkere mealen şuydu;
"Amerikalılar çeşitli üst ve limanlarında inşaat faaliyetleri için çalışmalar yapacaklar."
Bu çok mütevazı! Anlaşma nedeniyle milletvekilleri "imzalayalım, nasıl olsa asıl tezkere bu değil" diyerek evet demişlerdi.
Sonra bunun nasıl bir felakete dönüştüğünü, Meclis'in nasıl aldatıldığını hepbirlikte yaşadık. Hani Meclis Başkanı'nın "tüylerim diken diken oluyor" dediği kareler, işte bu ön tezkereden sonra ortaya çıkan fotoğraftan kaynaklanıyordu.
Amerikalılar bu tek cümlelik hükme dayanarak, neredeyse ülkenin yarısını işgal etmişlerdi!
İşgal görüntülerinin oluşturduğu tepkiler çuvala sığmayınca da bu kez "8 Şubat gizli mutabakatı" kamuoyuna açıklanmak zorunda kalınılmıştı.
Meğer 6 Şubat'ta Meclisten geçen bu tek maddelik tezkereden hareketle hükumet, Amerikalılarla oturmuş ve o "işgal"i oluşturan muhtıraya imza atmıştı. Yani Meclis al-da-tıl-mış-tı!
Şimdi o günleri hatırlamanın tam vakti. İyi pazarlık ederizden kasıt nedir bilmiyoruz ama Meclis, bu hükumete elini verirse kolunu kaptırır. Amerikalılar Irak'a gidecek Türk askeri üzerinden bir Ortadoğu savaşı, bir İran savaşı çıkarırsa kimse şaşırmasın.
Temmuz ayından bu tarafa Amerikalıların Türk Askerini Irak'a istediği ortadayken, hala pazarlıkların bitirilmemiş olması başka ne anlama gelebilir!
Türk Askerinin nerede konuşlandırılacağı gibi en kritik bir mesele havada asılı kalmaya devam ediyor!
Yetki ile izin arasındaki büyük fark için "bunun ne önemi var, niçin tartışılıyor anlamadım" diyen bir Dışişleri Bakanımız var!
Irak'a niçin asker gönderiyoruz? sorusunu yarın tartışmaya açacağımızı söyleyerek bir kez daha hatırlatalım.
Hükumet-basın elele vermiş TBMM'ni karambole getirmeye çalışıyor. Ortada Türk Askerinin gidiş amacı bir yana "şekil unsurları" dahi tamamlanmamış bir tezkere var.
Önce Meclis'ten "evet"i alıp sonrada bunun içini istedikleri, pardon Washington'un istedikleri gibi dolduracaklar! İşin aslı esası bu, kurulan tuzak bu... Şimdi bu fotoğraf karşısında;
1) 8 Şubat tarihini gizli tezkere mutabakatını Milletvekilleri unutmamalıdırlar.
2) 1 Mart'ta tezkere red edilmesine rağmen Amerikan askerlerinin Türk topraklarında oluşturdukları işgal görüntülerini Milletvekilleri unutmamalıdırlar.
3) 8.5 milyar $'lık anlaşma hükümlerini Milletvekilleri unutmamalıdırlar.
4) Süleymaniye baskınını Milletvekilleri unutmamalıdırlar...
Milletvekilleri bir şeyi daha unutmamalıdır. TBMM bir yerlere kızarak değil, bu toprakların nuhun gemisi olduğunu unutmadan kararlarınını vermelidirler.
Hatta şimdiden öyle bir tutum, öyle bir tavır ortaya konulmalı ki Hükumet amacı kapalı, içi gizlenmiş bir tezkereyi Meclis'in önüne getirmeye cesaret bile edememelidir!
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021