Dün, bir zamanlar 'para, bayrak gibi bir ülkenin itibarını ve bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı, ülkenin itibarıdır. Ama maalesef ülkemizde paranın ve ülkenin itibarını beş paralık ettiler' diyen Erdoğan'ın, ülkemiz parasını ne hale getirdiğini kısaca özetledik.
Gerçi akledebilenler için bu kaçınılmaz sondu. Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın dediği gibi 'ABD, dünyayı kendine at etmiş biniyor, eşek etmiş sürüyor'. Ne ile? Parası ile.
Atalarımız ne demişti? 'Elin atına binen tez iner.'
Diyeceksiniz ki, AKP iktidarı 19 yıldır inmiyor. Doğru. İnmiyor. Devlet ve milleti atın arkasına bağlamış (borçla, faizle, kur ile) son sürat süründürüyor.
Bu at peşinden süründürülmekten kurtulmamız lazım. At, dediğimiz şey sistemdir, kapitalizmdir. Sahibi emperyalistler, seyisleri ise kendini paraya kaptıranlardır.
Kapitalist sisteme teslim olmuş, ihtiras sahibi anlayışların yönettiği ülkelerin düştüğü durum ortadadır. Hepsi borca batmış, kaynaklarını elden çıkarmış, enflasyon ve işsizlikte zirve yapmış durumdadırlar.
Sömürüyü bitirmek için, paraya (ekonomiye) bağımsızlığını kazandırmak için, kur ve faiz soygunlarını bitirmek için, işsizlik ve enflasyondan kurtulmak için ne yapılması lazımdır? Sistemin değiştirilmesi lazımdır.
Diğer ifadeyle ata iğneyi batırdığımızda hem attan, hem sahibinden, hem de seyisten kurtulacağız.
Bu bir devrimdir. 'Dünya beşten büyüktür' sözünün lafta bırakmayıp, fiiliyata geçirilmesidir. Devrimleri ise hayalleri olanlar, büyük insanlar ancak başarabilir.
Milli Ekonomi Modeli'ne sarılan devletler bunu başardı. Bakın! Bütün turizmcilerin gözleri Ruslarda. Oysa o Ruslar daha düne kadar para için vücutlarını, tanklarını satıyordu.
Dün, 'Çin malı' diyerek burun büktüğümüz Çin şimdi dünya markalarıyla yarışıyor, devlet olarak ekonomi de birinci sıraya çıkmış durumda.
Nasıl oldu bu? Çünkü para nedir, sorusunun cevabını öğrendiler. Hem de bir Türkoğlu Türk'ten. Prof. Dr. Haydar Baş'tan.
Prof. Dr. Haydar Baş, para hakkında günümüz iktisat modelleri yanlış ve eksik tarifler yapmışlardır, diyerek kapitalist anlayışa göre para sadece mübadele ve tasarruf aracıdır, tespitinin ardından paranın asıl mahiyetini 4 başlıkta ortaya koyuyordu.
1. Tahrik Unsuru Olması
2. Emeğin ve Üretimin Karşılığı Olması
3. Mübadele Aracı Olması
4. Paranın Tasarruf Özelliği
Baş Hocamız 2012 yılında gazetemizde yayınlanan makalesinde ise şöyle diyordu:
Milli Ekonomi Modeli'nde paraya iki yeni özellik getirilmiştir. Paranın değişim aracı olması ve tasarruf aracı olması diğer sistemlerde de vardır.
Bizim tezimize göre ise para, bu özelliklerinin yanında emeğin ve üretimin karşılığıdır ve tahrik unsurudur.
Bu sayede tüketim kabiliyetini arttıran, üretimi tetikleyen paranın piyasalarda serbest dolaşımını sağlayan aktif bir para politikası hayata geçirilmektedir.
Para, emeğin ve üretimin karşılığı olması ile devletlere senyoraj hakkını tanır. Piyasalarda üretim arttıkça buna karşılık para miktarının da belli oranda artması gerekir.
Bir çiftçinin tarlasına mısır ekmeye karar verdiğini düşünelim. Bir milyar lira ile tohumunu almış, tarlasını sürmüş, gübresini atmış olsun. Sene sonunda ise eline beş milyar liralık ürün geçtiğini varsayalım.
Beş milyar liralık mala karşılık, piyasadaki bir milyarın yetersiz olduğu, dört milyar değerinde yeni paraya ihtiyaç olduğu açıktır.
Aradaki farkı kapatmak için emisyon hacmini dört milyar daha arttırmak zorundayız.
Yani her yıl büyüyen ekonomilerde, büyümeye bağlı olarak emisyon hacminin arttırılması gerekir.
Ülkemiz için düşünürsek, piyasalarda üretim ve tüketim arasındaki bu fark senyoraj gelirinin devreye konması ile değil, dışarıdan alınan borç para ile "hard currency"ler ile karşılanmaktadır.
Merkez bankamız, dışarıdan faizle alınan borç para ile piyasaların bu açığını kapatmaya çalışmaktadır.
Milli devletin para politikası ise piyasaların bağımsız hale gelmesini sağlamaktır.
Milli Ekonomi Modeli'nde paranın tahrik unsuru olması da ilk defa bizim tezimizde yer alan bir özelliktir.
Paranın herkesin elinde bulunması gerekir. Para, emeği tahrik ederek mal ve hizmet üretimini sağlayan bir araçtır. Tüketimi devreye koyacak bir tahrik unsurudur.
Milli Ekonomi Modeli'nin sosyal devlet projeleri ile para tüketen kesimin eline verilerek tüketimin devreye girmesi sağlanmaktadır.
Parayı emeğin ve üretimin karşılığı olarak piyasalarda bulunduracak olan da milli devlet anlayışıdır. Çünkü yalnız milli devlette para "maliyetsizdir".
Milli Ekonomi Modeli'nin ve sosyal devlet anlayışının yaptığı, paraya getirdiği yeni tarif ve yüklediği fonksiyonlarla, üretimin ve tüketimin aynı anda devreye konulmasını sağlayarak piyasaların dengesini korumaktır. Bugün sistemin ihtiyacı olan da bu dengedir."
Şimdi ortada büyük bir dengesizlik var. Devlet borcu, vatandaş borçlu, üretici borçlu, sanayici borçlu.
Denge için devletin itibarı için tam bağımsızlık için paranın itibarı olması şart. Paranın bağımsızlığı için de Milli Ekonomi Modeli şart.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024