AB ve ABD'nin baskısıyla beraber Patrikhane ve Heybeliada Ruhban Okulu ısrarla Türkiye'nin gündemine oturtulmaya çalışılıyor, ısıtılıp ısıtılıp tekrar önümüze getiriliyor.
Patrikhane ve Ruhban Okulu konusunda bazı bilgileri sizlere nakledelim.
Fener Rum Patrikhanesi, 1990'dan itibaren şu hedefleri gerçekleştirmek için açıkça çalışmaktadır:
Ekümenik unvanını alarak, 1500-2000 kişilik bir cemaatin "Azınlık Kilisesi"nin dini makamı olmaktan çıkarak, Vatikan benzeri özel ve özerk bir evrensel, siyasi-dini makam haline gelmek.
1971 yılında kapatılan Heybeliada Ruhban (Papaz) Okulu'nu açmak, buraya yabancı öğrenci de almak.
Ayasofya'yı tekrar kilise haline getirerek, ibadete açmak.
Patrik seçiminde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak zorunluluğunu kaldırtmak.
Patrik Batholomeos bu amaçlara yönelik, Batılı ülkelerin de desteğiyle beraber bir çok adımlar atmıştır. Yunanistan'ın sağladığı özel bir uçakla Vatikan'a giderek Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 2. Jean Paul ile görüşmüştür. Yine Yunanistan'da askeri törenlerle karşılanmıştır. Bosna katliamında Sırplara yaptığı zafer duasını gazete manşetlerinden hatırlarsınız. ABD Başkanı Clinton tarafından Devlet Başkanlarına düzenlenen bir protokolle ağırlanmıştır. Adı New York'ta sokaklara verilmiştir. Amerika'da, ilk kez "Başkomutan ve İlk Başkan" George Washington'a verilmiş bulunan "Amerikan Kongresi Onur Madalyası" verilmiştir. Gittiği bütün bu sözde gezilerde de Türkiye'yi dünya kamuoyuna şikayet ederek, "Türkiye'de hak arayamadıklarını ve ikinci sınıf insan muamelesi gördüklerini" iddia etmiştir(Yunanistan'da yayınlanan To Vima Gazetesi'ne verdiği demeç; Türkeli, 11.10.1996).
Bu bağlamda; İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in Kocası Prens Philip'in başkanı olduğu Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın Patmos Adası'nda, "Bizans bayrakları" altında düzenlenen ve "Bizans ikonaları" konusunda araştırma ödülü ilan edilen "Vahiy ve Çevre Sempozyumu", Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın düzenlediği "Hoşgörü" toplantılarındaki görüntüler ve "Karadeniz'i Kurtaralım" sloganı ile başlatılan ve Elefteros Venizelos adlı Yunan gemisiyle Karadeniz sahillerindeki şehirlerde uygulanan Pontus Devleti'ni diriltme amacına yönelik "Din, Bilim ve Çevre Sempozyumu" (20 Ekim 1997) gibi etkinlikler, Venizelos gemisinde Karadenizi Pontus denizi olarak gösteren haritaların dağıtılması, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un amaçlarına hizmet edecek şekilde kullanılmıştır.
Son zamanlarda, ABD organizatörlüğünde yapılan programların davetiyelerinde ekümenik, Yeni Roma, Konstantinapolis ifadelerinin geçmesi, Vatikan'ın 800 yıl önce çaldıkları aziz kemiklerini geri göndermesi ve Patrikin ekümenikliğini kabul etmesi, AB'nin 17 Aralık sürecinde bu konuda taviz koparma çabaları, Türkiye'nin AB'ye girme hayaliyle gelen bütün taleplere boyun eğer durumda olması Patrikhane'nin cesaretini oldukça arttırmıştır.
Bu da maalesef AKP iktidarının AB konusundaki tavizkar tutumundan kaynaklanmaktadır.
Patrikhane'nin hedefleri arasında bulunan Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması konusunu anlamak için, okulun geçmişte nasıl bir rol üstlendiğini bilmek gerekir. Okulun faaliyette bulunduğu 127 yıl içinde mezun ettiği ve 12'si Patriklik, 343'ü Piskoposluk makamlarına oturan 930 öğrencinin faaliyetleri incelendiğinde de okulun rolü ortaya çıkmaktadır.
Milli Mücadele yıllarında Ruhban Okulu adeta bir terör örgütü gibi çalışmıştır. Yunanistan'ın Anadolu'yu işgali sırasında önemli bir terör merkezi olmuştur. O dönemin Patrik Vekili Doroteos Mamelis, Trabzon Metropoliti Hrisantos, Samsun Metropoliti Germanos, İzmir Metropoliti Hrisostomos, Edirne Metropoliti Palikaryos adeta terör örgütlerinin liderleri gibi çalışmışlardır. Bütün bu isimler, Heybeliada Ruhban Okulu mezunudurlar. Sonraki dönemlerde; Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde faaliyet gösteren Patrik Athenegoras, Metropolitler Emilyanos, Meliton ve Kıbrıs'ta Türk düşmanlığıyla tanınan Baş Piskopos Makarios da bu okuldan mezun olmuşlardır.
Mezun olanlardan İzmir Metropoliti Hrisostomos bakın neler yapıyor:
İzmir'e ayak basan Yunan İşgal Komutanı Zafiriu'nun bildirisi halka dağıtılırken İzmir Metropoliti Hrisostomos da aynı komutana "hoş geldin" dedikten sonra, elindeki Haç'ı havaya kaldırmış, onu ve onunla birlikte bulunanları takdis etmiş, güzel bir Rum kızının taşıdığı altın bir tepsinin içinden aldığı tuz ve ekmeği komutana sunmuştur. Bu konu, Milletlerarası Tahkik Komisyonu Raporu'nun 9. maddesinde "Metropolit'in yaptırdığı takdis ayini, çok müessif bir tesir yapmıştır" şeklinde kaydedilmiştir.
Hrisostomos, ayrıca takdisten sonra askerlere şöyle seslenmiştir:
"Asker evlatlarım, Elen çocukları, bugün ata topraklarını yeniden fethetmekle İsa'nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı döküp içerseniz o kadar sevaba girmiş olacaksınız. Ben de bir bardak Türk kanı içmekle onlara olan kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım. Haydi buyurunuz, bütün Azizler sizin arkanızda olacak. Atalarınızın toprakları sizleri bekliyor!"
Metropolit Hrisostomos'un tahrik ve kışkırtmayla yetinmeyip, işgalde yapılan katliamı bizzat idare ettiği, sağa-sola koşarak "Türkleri öldürün" diye bağırdığı, TBMM'nin 15 Mayıs 1920 tarihindeki toplantısında olaya şahit olan milletvekilleri tarafından ifade edilmiştir.
Diğer bir mezun Trabzon Metropoliti Hrisantos, Batum'a yaptığı gezi sırasında 18 Aralık 1919'da burada bir Pontus Hükümeti kurmuştur.
Edirne Metropoliti Polikaryos, Trakya'da bulunan bazı papazları da yanına alarak Atina'ya gitmiş ve orada Edirne'yi kurtardığından dolayı Venizelos'a teşekkür etmiş ve uzun ömürler dilemiştir.
Ruhban Okulunun mezunlarının Türk Milletini ne kadar çok sevdikleri(?) belli.
Gerek Patrikhane'nin gerekse Ruhban Okulu'nun faaliyetlerine bakılırsa Mustafa Kemal Atatürk'ün niçin "Fitne yuvası" ifadesini kullandığı net ve de açıktır.
Ekümeniklik iddiasıyla devlet içinde devlet olma hedefi güden Patrikhane ve Ruhban Okulu mevzuunu sadece AB istiyor mantığıyla değil, tarihten de ders çıkarıp geleceğimizi düşünerek, ulusal güvenlik ve milli bütünlüğümüzü göz önüne alarak değerlendirmeliyiz.
Unutmayalım ki, tarih tekerrürden ibarettir.
Patrikhane ve Ruhban Okulu konusunda bazı bilgileri sizlere nakledelim.
Fener Rum Patrikhanesi, 1990'dan itibaren şu hedefleri gerçekleştirmek için açıkça çalışmaktadır:
Ekümenik unvanını alarak, 1500-2000 kişilik bir cemaatin "Azınlık Kilisesi"nin dini makamı olmaktan çıkarak, Vatikan benzeri özel ve özerk bir evrensel, siyasi-dini makam haline gelmek.
1971 yılında kapatılan Heybeliada Ruhban (Papaz) Okulu'nu açmak, buraya yabancı öğrenci de almak.
Ayasofya'yı tekrar kilise haline getirerek, ibadete açmak.
Patrik seçiminde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak zorunluluğunu kaldırtmak.
Patrik Batholomeos bu amaçlara yönelik, Batılı ülkelerin de desteğiyle beraber bir çok adımlar atmıştır. Yunanistan'ın sağladığı özel bir uçakla Vatikan'a giderek Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 2. Jean Paul ile görüşmüştür. Yine Yunanistan'da askeri törenlerle karşılanmıştır. Bosna katliamında Sırplara yaptığı zafer duasını gazete manşetlerinden hatırlarsınız. ABD Başkanı Clinton tarafından Devlet Başkanlarına düzenlenen bir protokolle ağırlanmıştır. Adı New York'ta sokaklara verilmiştir. Amerika'da, ilk kez "Başkomutan ve İlk Başkan" George Washington'a verilmiş bulunan "Amerikan Kongresi Onur Madalyası" verilmiştir. Gittiği bütün bu sözde gezilerde de Türkiye'yi dünya kamuoyuna şikayet ederek, "Türkiye'de hak arayamadıklarını ve ikinci sınıf insan muamelesi gördüklerini" iddia etmiştir(Yunanistan'da yayınlanan To Vima Gazetesi'ne verdiği demeç; Türkeli, 11.10.1996).
Bu bağlamda; İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in Kocası Prens Philip'in başkanı olduğu Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın Patmos Adası'nda, "Bizans bayrakları" altında düzenlenen ve "Bizans ikonaları" konusunda araştırma ödülü ilan edilen "Vahiy ve Çevre Sempozyumu", Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın düzenlediği "Hoşgörü" toplantılarındaki görüntüler ve "Karadeniz'i Kurtaralım" sloganı ile başlatılan ve Elefteros Venizelos adlı Yunan gemisiyle Karadeniz sahillerindeki şehirlerde uygulanan Pontus Devleti'ni diriltme amacına yönelik "Din, Bilim ve Çevre Sempozyumu" (20 Ekim 1997) gibi etkinlikler, Venizelos gemisinde Karadenizi Pontus denizi olarak gösteren haritaların dağıtılması, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un amaçlarına hizmet edecek şekilde kullanılmıştır.
Son zamanlarda, ABD organizatörlüğünde yapılan programların davetiyelerinde ekümenik, Yeni Roma, Konstantinapolis ifadelerinin geçmesi, Vatikan'ın 800 yıl önce çaldıkları aziz kemiklerini geri göndermesi ve Patrikin ekümenikliğini kabul etmesi, AB'nin 17 Aralık sürecinde bu konuda taviz koparma çabaları, Türkiye'nin AB'ye girme hayaliyle gelen bütün taleplere boyun eğer durumda olması Patrikhane'nin cesaretini oldukça arttırmıştır.
Bu da maalesef AKP iktidarının AB konusundaki tavizkar tutumundan kaynaklanmaktadır.
Patrikhane'nin hedefleri arasında bulunan Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması konusunu anlamak için, okulun geçmişte nasıl bir rol üstlendiğini bilmek gerekir. Okulun faaliyette bulunduğu 127 yıl içinde mezun ettiği ve 12'si Patriklik, 343'ü Piskoposluk makamlarına oturan 930 öğrencinin faaliyetleri incelendiğinde de okulun rolü ortaya çıkmaktadır.
Milli Mücadele yıllarında Ruhban Okulu adeta bir terör örgütü gibi çalışmıştır. Yunanistan'ın Anadolu'yu işgali sırasında önemli bir terör merkezi olmuştur. O dönemin Patrik Vekili Doroteos Mamelis, Trabzon Metropoliti Hrisantos, Samsun Metropoliti Germanos, İzmir Metropoliti Hrisostomos, Edirne Metropoliti Palikaryos adeta terör örgütlerinin liderleri gibi çalışmışlardır. Bütün bu isimler, Heybeliada Ruhban Okulu mezunudurlar. Sonraki dönemlerde; Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde faaliyet gösteren Patrik Athenegoras, Metropolitler Emilyanos, Meliton ve Kıbrıs'ta Türk düşmanlığıyla tanınan Baş Piskopos Makarios da bu okuldan mezun olmuşlardır.
Mezun olanlardan İzmir Metropoliti Hrisostomos bakın neler yapıyor:
İzmir'e ayak basan Yunan İşgal Komutanı Zafiriu'nun bildirisi halka dağıtılırken İzmir Metropoliti Hrisostomos da aynı komutana "hoş geldin" dedikten sonra, elindeki Haç'ı havaya kaldırmış, onu ve onunla birlikte bulunanları takdis etmiş, güzel bir Rum kızının taşıdığı altın bir tepsinin içinden aldığı tuz ve ekmeği komutana sunmuştur. Bu konu, Milletlerarası Tahkik Komisyonu Raporu'nun 9. maddesinde "Metropolit'in yaptırdığı takdis ayini, çok müessif bir tesir yapmıştır" şeklinde kaydedilmiştir.
Hrisostomos, ayrıca takdisten sonra askerlere şöyle seslenmiştir:
"Asker evlatlarım, Elen çocukları, bugün ata topraklarını yeniden fethetmekle İsa'nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı döküp içerseniz o kadar sevaba girmiş olacaksınız. Ben de bir bardak Türk kanı içmekle onlara olan kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım. Haydi buyurunuz, bütün Azizler sizin arkanızda olacak. Atalarınızın toprakları sizleri bekliyor!"
Metropolit Hrisostomos'un tahrik ve kışkırtmayla yetinmeyip, işgalde yapılan katliamı bizzat idare ettiği, sağa-sola koşarak "Türkleri öldürün" diye bağırdığı, TBMM'nin 15 Mayıs 1920 tarihindeki toplantısında olaya şahit olan milletvekilleri tarafından ifade edilmiştir.
Diğer bir mezun Trabzon Metropoliti Hrisantos, Batum'a yaptığı gezi sırasında 18 Aralık 1919'da burada bir Pontus Hükümeti kurmuştur.
Edirne Metropoliti Polikaryos, Trakya'da bulunan bazı papazları da yanına alarak Atina'ya gitmiş ve orada Edirne'yi kurtardığından dolayı Venizelos'a teşekkür etmiş ve uzun ömürler dilemiştir.
Ruhban Okulunun mezunlarının Türk Milletini ne kadar çok sevdikleri(?) belli.
Gerek Patrikhane'nin gerekse Ruhban Okulu'nun faaliyetlerine bakılırsa Mustafa Kemal Atatürk'ün niçin "Fitne yuvası" ifadesini kullandığı net ve de açıktır.
Ekümeniklik iddiasıyla devlet içinde devlet olma hedefi güden Patrikhane ve Ruhban Okulu mevzuunu sadece AB istiyor mantığıyla değil, tarihten de ders çıkarıp geleceğimizi düşünerek, ulusal güvenlik ve milli bütünlüğümüzü göz önüne alarak değerlendirmeliyiz.
Unutmayalım ki, tarih tekerrürden ibarettir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025