Kofi Annan belgesinin ortaya atıldığı daha ilk gün "Eyvah! Tek umudumuz Rumlar'a kaldı" diye yazmıştık.
Böyle düşünüyorduk. Çünkü hükümetin "Kıbrıs" konusunda "teslimata hazır" olduğunu biliyorduk.
Nihayet zaman bizi haksız çıkarmadı.
3 Kasım sonuçları açıklanır açıklanmaz AB ülkelerinin yolunu tutarak inancını ortaya döken Erdoğan, Kıbrıs için Belçika Modelinden dem vurarak niyetini beyan etmişti.
Yanıldığımız tek nokta Rum'un yerini Rus'un alması oldu.
Rumlar Türkiye'deki muhataplarının silahları indirip, kollarını havaya kaldırmış halinden ve bu pozisyondaki gönüllülüğünden o kadar emindiler ki, gemi iyice azıya almışlardı.
Ankara ile, bir nevi teslim olmuş fare ve kedi oyununu oynuyorlardı.
Kıbrıs kadayıfına çifte kaymak istiyorlardı.
Neyse ki bu şımarıklık Moskova'dan döndü. Ruslar 15 yıldır kullanmadıkları "veto" haklarını kullanarak Rumları püskürttüler.
Eğer KKTC'yi hiç değilse A planına göre kurtarabildiysek, Ruslara çok teşekkür etmemiz lazım.
Zaten Denktaş "Allah razı olsun" diyerek ilk tepkisini ortaya koydu.
Bu duanın Ankara'ya değil de, Moskova'ya gitmesi herhalde ve yeterince üzücü olsa gerek!
Bir milli dava için Rum'a, Rus'a umut bağlıyoruz. Bağlamak zorunda kalıyoruz. Türkiye'ye değil! Bu ayıp herhalde herkese, tüm karar vericilere yeter!
Rusya'nın hayır'ı ile ortaya çıkan Kıbrıs fotoğrafına isterseniz çıplak bir gözle bakalım. Bakalım ki tarih yazılan şu günlerde çocuklarımız kimden nasıl bahsedecek, anlamış ve anlatmış olalım.
Bakınız Kıbrıs'ta taraflar nasıl oluşmuş durumda.
Birinci sırada, yani Kofi Annan belgesini kabul edenler, bunu ısrarla savununlar arasında;
ABD-İngiltere, Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, AB ve Türkiye var.
Evet Türkiye; hükümeti ve tarafsız diğer unsurlarıyla birlikte, Rumlar'la aynı safta el bağlamış durumda.
Diğer, ikinci grupta ise Rusya, Denktaş ve Türkiye'den birkaç vatanperver adres var!
Bilmiyorum bu fotoğraf yeterince net mi?
Kıbrıs Türk'üne Moskova, Ankara'dan daha yakın!
Tıpkı Osmanlı'nın son döneminde "hasta adam" muamelesine tâbi tutulduğumuz günlerde olduğu gibiyiz. Birisi yumrukluyor, diğeri toplayacağı parsayı büyütmek adına hastayı ayakta tutuyor.
İşte ülkenin oturduğu liman bu...
Doğu sorunu, Şark meselesi, Haçlı seferi ve Sevr icra planında. Hasta adam içeriden-dışarıdan elbirliğiyle o odadan bu odaya hizmet görüyor!
Üzülen, gocunan, onuru kırılan varsa beri gelsin...
Böyle düşünüyorduk. Çünkü hükümetin "Kıbrıs" konusunda "teslimata hazır" olduğunu biliyorduk.
Nihayet zaman bizi haksız çıkarmadı.
3 Kasım sonuçları açıklanır açıklanmaz AB ülkelerinin yolunu tutarak inancını ortaya döken Erdoğan, Kıbrıs için Belçika Modelinden dem vurarak niyetini beyan etmişti.
Yanıldığımız tek nokta Rum'un yerini Rus'un alması oldu.
Rumlar Türkiye'deki muhataplarının silahları indirip, kollarını havaya kaldırmış halinden ve bu pozisyondaki gönüllülüğünden o kadar emindiler ki, gemi iyice azıya almışlardı.
Ankara ile, bir nevi teslim olmuş fare ve kedi oyununu oynuyorlardı.
Kıbrıs kadayıfına çifte kaymak istiyorlardı.
Neyse ki bu şımarıklık Moskova'dan döndü. Ruslar 15 yıldır kullanmadıkları "veto" haklarını kullanarak Rumları püskürttüler.
Eğer KKTC'yi hiç değilse A planına göre kurtarabildiysek, Ruslara çok teşekkür etmemiz lazım.
Zaten Denktaş "Allah razı olsun" diyerek ilk tepkisini ortaya koydu.
Bu duanın Ankara'ya değil de, Moskova'ya gitmesi herhalde ve yeterince üzücü olsa gerek!
Bir milli dava için Rum'a, Rus'a umut bağlıyoruz. Bağlamak zorunda kalıyoruz. Türkiye'ye değil! Bu ayıp herhalde herkese, tüm karar vericilere yeter!
Rusya'nın hayır'ı ile ortaya çıkan Kıbrıs fotoğrafına isterseniz çıplak bir gözle bakalım. Bakalım ki tarih yazılan şu günlerde çocuklarımız kimden nasıl bahsedecek, anlamış ve anlatmış olalım.
Bakınız Kıbrıs'ta taraflar nasıl oluşmuş durumda.
Birinci sırada, yani Kofi Annan belgesini kabul edenler, bunu ısrarla savununlar arasında;
ABD-İngiltere, Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, AB ve Türkiye var.
Evet Türkiye; hükümeti ve tarafsız diğer unsurlarıyla birlikte, Rumlar'la aynı safta el bağlamış durumda.
Diğer, ikinci grupta ise Rusya, Denktaş ve Türkiye'den birkaç vatanperver adres var!
Bilmiyorum bu fotoğraf yeterince net mi?
Kıbrıs Türk'üne Moskova, Ankara'dan daha yakın!
Tıpkı Osmanlı'nın son döneminde "hasta adam" muamelesine tâbi tutulduğumuz günlerde olduğu gibiyiz. Birisi yumrukluyor, diğeri toplayacağı parsayı büyütmek adına hastayı ayakta tutuyor.
İşte ülkenin oturduğu liman bu...
Doğu sorunu, Şark meselesi, Haçlı seferi ve Sevr icra planında. Hasta adam içeriden-dışarıdan elbirliğiyle o odadan bu odaya hizmet görüyor!
Üzülen, gocunan, onuru kırılan varsa beri gelsin...
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021