Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in İmam Cafer es-Sadık (a.s.) kitabında şöyle bir nükte geçmektedir:
"Mü'min bir kardeşinizle münakaşaya girdiğinizde çok haklı olsanız dahi kardeşinize kendinizin haksız olduğunu söyleyin. Ondan özür dileyin ve helallik isteyin. Bu münakaşanın bitmesi içindir. Hak hususuna gelince Cenab-ı Hak bu mütevazı hareketten dolayı senin hakkını o kişiden alıp sana mutlaka verecektir."
Toplumda birçok olay yaşıyoruz. Gerek aile içerisinde, gerekse işyerimizde, gerek vatanımızda, gurbette, sılada, yolda, pazarda, trafikte vs bu tür olayların sonucunda herhangi bir hak mahrumiyeti olmadığı sürece yukarıda belirttiğimiz gibi münakaşaların son bulması için geri adım atmak, özür dilemek imanın gereği olup bu davranışı yapmak hem insanın kendi yararına hem de toplum yararına olacaktır.
İnsanın yapısı gereği sardırma psikolojine karşı saldırma psikoloji geliştirir. Ama yukarıda belirttiğimiz gibi şiddet psikolojine karşı sabır ve merhamet duygularıyla karşılık verilmesi durumunda, karşı taraftaki insanın iç dünyasında şimşekler çakacak hakiki manada vicdani korkuyu yaşadığı halde hissettirmemeye çalışacaktır. Sizin bu mütevazı davranışınız sonucunda Cenab-ı Hak o kişinin kalbine o ince korkuyu verecek vicdanıyla karşı karşıya getirecektir. Süreç bu şekilde başlayıp bocalamayla birlikte devam eden bir gelişmeyle size ait olan o hak mutlaka gelip sizi bulacaktır.
Hayatımızın her anında bu tür örnekler çokça rastlamışızdır.
Bir öğretmen sınıftaki yaramaz diye tabir ettiğimiz öğrenciye hep olumlu davranarak onun bu haline son vermesine yardımcı olacaktır. Öğrenci gitgide kendi dünyasında öğretmenine karşı vicdan muhasebesi yapıp hem kendini düzeltecek hem de öğretmeninin nasıl gönlünü alabilirimin hesaplarını yapmaya başlayacaktır.
Ailemizde çocuklarımızın bize karşı yapmış oldukları istemediğimiz hareketlere de bu şekilde yaklaşmamız durumunda, evladımız bir müddet sonra o hareketinden vazgeçecek ve tam tersi sizi üzmenin verdiği vicdan ezikliğiyle size daha çok yaklaşmaya çalışacaktır.
Bu iş yerimizde de geçerlidir. İş arkadaşlarımızın her türlü olumsuz tavırlarına karşı olumlu cevap vermemiz durumunda insan olmasının gereği iç dünyasında giderek size karşı bir mahcubiyet başlayacak ve bir müddet sonra meyvesini verip sizin hak ettiğiniz itibarı size teslim edecektir.
Aynı şekilde oturduğumuz apartmandaki komşumuzda aynı ilişkiler söz konusudur. Olumsuz davranan komşumuza karşı aynı şekilde olumlu karşılıklar vermemiz durumunda bir müddet sonra sabrınızın meyvesini mutlaka alacaksınızdır. Çünkü sabretmek imanın gereği olduğundan Cenab-ı Hak kendisi için yapılan davranışların ödülünü mutlaka verecektir.
Geçmişte bilerek ya da bilmeyerek size olumsuz davranmış bir kişiye karşı siz hep olumlu davranmanız durumunda aynı şekilde bu sabrınız ve mütevazılığınız sonucunda o kişi çok büyük mahcubiyetler yaşayacak, siz ona hiçbir kötülük yapmadığınız halde sizden hep çekinecektir. Ve size karşı hep tedirgin olacaktır. Gerçek eğitim de budur.
Bütün bu yukarıda anlattıklarımız davranışların yapılma sebebi olarak insanlardan çekinildiği, korkulduğu ve belirli bir çıkar beklenildiği için değil, hakikaten imanımızın gereği olarak sabrın sonunun rahmet olacağını bilerek yapılması durumunda gerek kendi dünyamızda gerekse etrafımızda huzur hakim olacak ve toplumun da düzeni sağlanmış olacaktır. Göstermiş olduğumuz sabrımız, merhametimiz veya mütevazı davranışlarımız; her gün yaşam refah seviyemiz daha da artsın diye bir çok çile çekerek kazandığımız maddi imkanlardan daha çok bereket getirecek ve bu davranışlarımız çoluk çocuğumuzun yanı sıra çevremize olumlu yansımakla beraber nesilden nesile sürüp gidecektir.
Yine Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in bir sohbetinde şahit olmuştum. Bir kişiden bahsediliyordu. Çok hasta olduğu ve hiç kimsenin ona yardımcı olmadığından bahsediliyordu. Haydar Baş Bey, o kişinin kendisine hiç affedilmeyecek kötülükler yaptığını söyledi ama "Evladım" dedi, "Adaletli davranmak istersek ona daha farklı muamele yapmamız lazım ama biz yine Cenab-ı Hakk'ın istediği şekilde merhametli olalım. Gidin sorun bakalım ne ihtiyacı varmış; giderelim" dedi.
Ne mutlu bu kutlu insanlar gibi merhametiyle affedebilen, ne mutlu onların tasarrufunda olup hayatını Cenab-ı Hakk'ın istediği istikamette sürdürebilene…
- Ne yardan, ne serden vazgeçerler… / 04.06.2024
- Google’da en çok aranan ‘Ben neden’ cümleleri / 19.06.2023
- MMSH’den EYYT’ye / 09.12.2022
- Tilkiye cesaretini göster demişler, gitmiş yavrusunu yemiş... / 29.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Körle oturan şaşı kalkar / 23.08.2022
- Bir başarı öyküsü değil, bir başarı yaşantısı / 27.07.2022
- Gündüz varlıkla arkadaş, gece yokluğa kardeş… / 13.06.2022