Başta ABD ve AB olmak üzere gelişmiş ülkeler, ekonomide 2010 yılı hakkında da olumsuz kanaatlerini arttırırken, her konuda dışa bağımlı olan Türkiye'de tozpembe söylemler artık pek inandırıcı gelmiyor.Önceleri yüksek kar ve siyasi amaçlı ülkemize pompalanan paraların musluğu küresel krizle bir nebze kesilince çaktırmadan büyük tedirginlik yaşayan ekonomi yönetimi, en azından IMF anlaşmasına kadar bir takım seçim yatırımları ve de ÖTV indirimleriyle piyasalara suni teneffüs yapmaya çalıştı.Fakat reel ve derin yaşanan krizin yıkıcı etkilerini basit ve sınırlı suni teneffüslerle ortadan kaldırabilmek asla mümkün değil. Bir de bu suni teneffüslerin IMF anlaşmasına kadar olduğunun altını önemle çizelim.IMF anlaşmasının Türkiye için maliyeti çok yüksek olacak. Hükümet IMF anlaşmasının kesildiği birkaç aylık zaman zarfında bütçeyi kendi menfaatleri doğrultusunda cömertçe harcadı ve bütçe açığı rekor üstüne rekor kırdı.Ama IMF anlaşmasıyla bu kadar rahat olamayacak.IMF'nin, "küresel alacaklıların aba altından sopası" olduğunu hatırlarsak, küresel borç vericiler, ya da alacaklılar paranın bu şekilde harcanması yerine verdikleri borcun tahsilâtı olarak kendilerine verilmesi konusunda baskı oluşturacaklardır. Zaten IMF'nin talepleri bu gerçeği açıkça ifade etmektedir.Sağlık harcamalarında kısıntı, belediyelere bütçeden daha az pay ayrılması, daha maliyetli borç verme gibi? Vatandaşın kemeri daha da sıkılacak, küresel sermayedarların hortumu daha da genişleyecek.Vergi daha fazla ve sıkı takiple toplanacak, toplanan vergilerden vatandaşa harcanan pay daha da kısılacak.Bu arada sakın ekonomide çizilen tozpembe tablolara aldanıp da yanlış adımlar atmayın. Seçimlerde dağıtılanlar ve de ÖTV indirimleri piyasaları biraz hareketlendirdi diye ekonomi yorumcuları "krizin dibine geldik, iyileşme başladı" gibi yorumlar yapmaya başladı.Basın ve medya haberlerine bakıyorum, imalat sanayinde kapasite kullanım oranının nisan ayında marta göre arttığından bahsedip bunu ön plana çıkarıyorlar. Halbuki aynı oran geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15 düştü. ÖTV indirimleri parası olan çok cüzi bir talebi harekete geçirdi ve o da bitti. Diğer taraftan parası olmayan çoğunluğa bu tür adımların hiçbir faydası yok.TÜİK'in açıklamasında, geçen yıla oranla kapasite oranlarının düşmesindeki en önemli etkenin iç talepteki daralma olduğu açıkça belirtiliyor.Yani problemin çözümü talebin canlanmasına bağlı?ÖTV indirimleri Haziran itibariyle bitiyor, artı yeni IMF anlaşmasıyla vatandaşın talebini kısıtlayan yeni maddeler devreye giriyor.Böyle bir tabloda siz söyleyin krizin sonuna mı geldik yoksa çöküşün hızı daha mı artacak?Ekonomide kötü gidişatın ana sebebi belli: Talep darlığı. Sebepleri ortadan kaldırmadan sonuçlarda değişiklik olmasını beklemek sizce akıl karı mıdır?Talebi canlandırmak ancak dünyada tek tüketim endeksli denge analizi olan Milli Ekonomi Modeli'ni uygulamak ile mümkündür. Dünyanın 52 ülkesi bu gerçeği gördüğü için MEM'i uygulamaya başladı.Darısı Türkiye'nin başına?
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024