Bu sûalin sahibi, ünlü bayrak şairimiz merhum Arih Nihat Asya, yerle göğün neden duman içinde olduğunun cevabını istediği Adacık ise Kıbrıs. Mehmetçiğin barış götürdüğü tarihten çok çok önce sorulmuş bir soru.
Kıbrıs seçimlerine bir hafta kala tam anlamıyla yerle gök duman içinde. 1974 barış harekâtından beri Türk ordusunu orada işgalci görenlerle, huzurun bizatihi kaynağı görenler arasında kıyasıya bir mücadele devam ediyor.
74-75 öğretim yılında Gazi Osman Paşa İmam-Hatip Lisesi'nde orta kısım birinci sınıf öğrencisiyiz. Barış harekatı yaz aylarında olmuştu ama sıcaklığı hâlâ devam ediyor. Şimdi İstanbul'un Şile ilçesinde vaiz olan sınıf ve sıra arkadaşım İbrahim Kartal amatörce bir çizgi çizmişti; Kıbrıs haritasının sivri ucuna ipin bir ucunu bağlamış diğer ucunu da sıkıca koluna sarmış bir Anadolu insanı, Türkiye'ye doğru var gücüyle çekiyor ve şöyle mırıldanıyor: "Kıbrıs'ı Anadolu'ya bir bağlasaydık..." Türkçe öğretmeninden iyi de bir puan almıştı bu çizgi ile.
Zaman döndü dolaştı. 30 yıl sonrasında aynı noktaya geldi. İbrahim Kartal hocaya desek ki bugünkü Kıbrıs seçimlerini bir çizgi ile anlat, yine Kıbrıs haritasının sivri ucuna bir ip bağlayacak, ipin bir ucu Anadolu tarafına çekenlerin elinde diğer ucu ise Yunanistan'a, AB'ye doğru çekenlerin elinde. Yalnız bu sefer durum gerçekten karışık; Kıbrıs'ı Yunanistan ve AB tarafına çekenler arasında Ahmet'ler, Mehmet'ler, Ayşe'ler, Fatma'lar bir hayli fazla. Neredeyse Rumlara doğru seslenip "Siz zahmet etmeyin, biz işi bitirmek üzereyiz" diyecekler.
Rumların avukatlığına, muavinliğine soyunan Ahmet'lere, Mehmet'lere, Ayşe'lere ve Fatma'lara biraz basiret, firaset dilerken, diyoruz ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin garantörlüğünde, bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak kalması dışındaki bütün formüller (Allah korusun) şairimizin mısraları ile çizdiği şu acı fotoğrafa tekrar dönüş olacaktır.
İşte, Mehmetçiğin Kıbrıs'a çıkmadan önceki acı fotoğraflardan sadece birisi:
Söyle, ey Adacık neden
Yerle gök duman içinde
Nerdedir geçmiş gelecek;
Olan olmuş an içinde!
Kıbrıs'ında kurbanlar var
Ki yüzerler kan içinde!
Kimi yiğit olacaktı
Gelişip zaman içinde
Kimi şimdiden bir altın
Petekti kovan içinde
Yabanın da, haydudun da
Yürekten vuran, içinde
Nasıl kıymışlar şuna ki
Can taşırdı can içinde
Demek iki şehid birden
Ve kurban kurban içinde
Ağla Arif Nihat, ağla
Ağlayamayan için de!
Kıbrıs seçimlerine bir hafta kala tam anlamıyla yerle gök duman içinde. 1974 barış harekâtından beri Türk ordusunu orada işgalci görenlerle, huzurun bizatihi kaynağı görenler arasında kıyasıya bir mücadele devam ediyor.
74-75 öğretim yılında Gazi Osman Paşa İmam-Hatip Lisesi'nde orta kısım birinci sınıf öğrencisiyiz. Barış harekatı yaz aylarında olmuştu ama sıcaklığı hâlâ devam ediyor. Şimdi İstanbul'un Şile ilçesinde vaiz olan sınıf ve sıra arkadaşım İbrahim Kartal amatörce bir çizgi çizmişti; Kıbrıs haritasının sivri ucuna ipin bir ucunu bağlamış diğer ucunu da sıkıca koluna sarmış bir Anadolu insanı, Türkiye'ye doğru var gücüyle çekiyor ve şöyle mırıldanıyor: "Kıbrıs'ı Anadolu'ya bir bağlasaydık..." Türkçe öğretmeninden iyi de bir puan almıştı bu çizgi ile.
Zaman döndü dolaştı. 30 yıl sonrasında aynı noktaya geldi. İbrahim Kartal hocaya desek ki bugünkü Kıbrıs seçimlerini bir çizgi ile anlat, yine Kıbrıs haritasının sivri ucuna bir ip bağlayacak, ipin bir ucu Anadolu tarafına çekenlerin elinde diğer ucu ise Yunanistan'a, AB'ye doğru çekenlerin elinde. Yalnız bu sefer durum gerçekten karışık; Kıbrıs'ı Yunanistan ve AB tarafına çekenler arasında Ahmet'ler, Mehmet'ler, Ayşe'ler, Fatma'lar bir hayli fazla. Neredeyse Rumlara doğru seslenip "Siz zahmet etmeyin, biz işi bitirmek üzereyiz" diyecekler.
Rumların avukatlığına, muavinliğine soyunan Ahmet'lere, Mehmet'lere, Ayşe'lere ve Fatma'lara biraz basiret, firaset dilerken, diyoruz ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin garantörlüğünde, bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak kalması dışındaki bütün formüller (Allah korusun) şairimizin mısraları ile çizdiği şu acı fotoğrafa tekrar dönüş olacaktır.
İşte, Mehmetçiğin Kıbrıs'a çıkmadan önceki acı fotoğraflardan sadece birisi:
Söyle, ey Adacık neden
Yerle gök duman içinde
Nerdedir geçmiş gelecek;
Olan olmuş an içinde!
Kıbrıs'ında kurbanlar var
Ki yüzerler kan içinde!
Kimi yiğit olacaktı
Gelişip zaman içinde
Kimi şimdiden bir altın
Petekti kovan içinde
Yabanın da, haydudun da
Yürekten vuran, içinde
Nasıl kıymışlar şuna ki
Can taşırdı can içinde
Demek iki şehid birden
Ve kurban kurban içinde
Ağla Arif Nihat, ağla
Ağlayamayan için de!
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024