Hükümetin ve hükümete yakın isimlerin "ekonomi iyiye gidiyor" havaları devam ederken, gerçekler hiç de öyle olmadığını göstermektedir.
Türkiye'nin lokomotif sektörlerinden tekstil can çekişiyor.
İstanbul Fasoncular Derneği Başkanı Yılmaz Kocaoğlu, sadece İstanbul'da son 3 ayda 13 bin atölyenin kapandığını ve 25 bin atölyenin de güçlükle direndiğini belirtti ve "yakında 3 milyon insan işsiz kalacak" dedi. Çin tehlikesinin tahmin edilenden önce etkisini gösterdiğini ve Türkiye'de 180 bini aşan tekstil ve hazır giyim atölyesinin neredeyse tamamına yakınının borç batağına saplandığını ifade etti.
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Süleyman Orakçıoğlu "Son 1,5 aylık gelişmelere bakıldığında tüm dünyada işsizliğin hızla artmaya başlayacağı görülüyor. Bu tablodan Türkiye'nin de payını almasından endişeliyiz" dedi.
Tekstilin önde gelen ili Bursa'da Ocak ayı ihracatı tekstilde yüzde 13, kazır giyim ve konfeksiyonda yüzde 25,9 oranında geriledi.
Tekstilin hammaddesi ve tarım ürünümüz olan pamuk üreticileri de oldukça rahatsızlar.
İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Şadi Katırcıoğlu, Ege pamuğunun zor günler yaşadığını belirtti. Dünya fiyatları, dolar kuru ve girdi fiyatları gibi etkenlerin yanında iplik sektöründe artan rekabetle kaliteli pamuk kullanımının düştüğüne işaret eden Katırcıoğlu, şunları söyledi:
"Fiyatlar durmadan geriye, maliyetlerin de altına doğru gidiyor. ABD, Yunanistan ve Suriye pamuklarının kaliteleri Ege ayarında değil, ama fiyatları ucuz. Ege'de 150 bin ton pamuk var. Bunun yeni pamuk sezonuna kadar erimesi için her ay 20 bin ton satılması lazım. Ama bu olmuyor. Elinde pamuk muhafaza edenler büyük sıkıntı içine girdi"
Tariş Pamuk Birliği Başkanı Cavit Ancın, son dönemde pamuk ithalatında önemli bir artışın yaşadığını bildirdi. Sezonun açıldığı Eylül ayından bu yana ABD'den 300 bin ton pamuk geldiğini ileri süren Ancın, "ABD'den yapılan ithalat nedeniyle pamuk satışı yapamıyoruz. Geçen yıl 15 Şubat itibariyle toplam satışımız 110 milyon YTL idi. Bu yıl 20 milyon YTL bile değil. Fiyatlardaki düşüş devam ederse, verilen pirimin de bir önemi kalmayacak" dedi.
Esasen tekstilde ve pamukta yaşanan bu sıkıntılar, diğer bütün sektörlerde yaşanmaktadır.
Problemleri ana başlıklarıyla değerlendirirsek şu gerçeklerle karşılaşırız:
* Maliyet girdilerinin, yani enerji, istihdam, kredi, kira, hammadde, vergi gibi masrafların fazlalığından dolayı üretici mamulünü uygun fiyata üretememektedir. Yani maliyet enflasyonu yaşanmaktadır. Üretici rekabet şansını kaybetmektedir.
* Maliyeti yüksek olan üretici yaptığı ihracatta da devletin yeterli desteğini bulamayınca ürününü satamamaktadır. Pazarı, daha ucuz imkanlarla sunan Çin kapmaktadır.
* Ülkemizde üretimi yapılan ürünlerin ithalatı kendi üreticimize zarar vermektedir. Daha ucuz fiyatlarla girdiğinden hem ürünlerimizin elimizde kalmasına hem de tarımla geçinenlerin zor duruma düşmesine sebep olmaktadır.
* Dolar kurunun dalgalı ve de şu an olduğu gibi düşük seviyelerde olması ülkemize sağlıklı bir şekilde döviz getirecek olan ihracatçıyı zarara uğratmaktadır, ithalatı ise coşturmaktadır. Bu durum döviz bazında borcumuzu arttırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Problemlerin çözümü için acilen milli bir modele geçmek mecburiyetindeyiz.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli'nde tekstilde, tarımda ve diğer sektörlerde yaşanan problemlerin çözümü mevcuttur.
Milli Ekonomi Modeli'nde iktisat kuralları gereğince emisyon milli gelirin yüzde 33'ü kadar bir oranda arttırılacaktır. Şu an bu oran yüzde 3-4 civarındadır ve piyasada maliyeti bize sıfır olan kendi paramız yerine yüksek maliyetli yabancı para dolaşmaktadır. Bu maliyet girdilerini oldukça arttırmaktadır.
Modelde üreticilere proje mukabili faizsiz kredi verilecektir. Bu kredi üretilen ürün ile geri ödenebilecek.
Maliyeti arttıran bütün unsurların daha ucuz imkanlarla temin edilmesi sağlanacak ve üreticiyi köstekleyen değil destekleyen bir vergi anlayışı devreye konulacaktır.
Dalgalı kura son verilecektir. Bu da üreticinin maliyet hesabını yapmasında katkı sağlayacak, zarara uğramasına engel olacaktır.
"Sosyal Devlet Projeleri"yle beraber tüketim teşvik edilecek ve iç piyasa canlandırılacaktır. 100 milyarın altında geliri olandan vergi alınmayacak, annelere emeklilik hakkı, doğum parası, çocuk parası, faizsiz evlilik kredisi verilecek vs. kısaca vatandaşın geliri minimum 2 katına çıkarılacak.
İhracat devlet desteği ile teşvik edilecek ve devlet ihracatçılara pazar imkanları sunacaktır, rekabet için gerekenleri yapacaktır.
Üretimi yapılan bütün ürünler ithalata karşı korunacak. Ülkemizde üretiliyorsa ithali yapılmayacak. Yerli üretim desteklenecek.
Milli Ekonomi Modeli'nde daha birçok proje var. Yerimizin darlığı sebebiyle bu kadarını aktarabiliyoruz. Görüldüğü gibi yukarıda bahsedilen bütün problemlerin çözümü Milli Ekonomi Modeli'nde var.
Türkiye'nin lokomotif sektörlerinden tekstil can çekişiyor.
İstanbul Fasoncular Derneği Başkanı Yılmaz Kocaoğlu, sadece İstanbul'da son 3 ayda 13 bin atölyenin kapandığını ve 25 bin atölyenin de güçlükle direndiğini belirtti ve "yakında 3 milyon insan işsiz kalacak" dedi. Çin tehlikesinin tahmin edilenden önce etkisini gösterdiğini ve Türkiye'de 180 bini aşan tekstil ve hazır giyim atölyesinin neredeyse tamamına yakınının borç batağına saplandığını ifade etti.
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Süleyman Orakçıoğlu "Son 1,5 aylık gelişmelere bakıldığında tüm dünyada işsizliğin hızla artmaya başlayacağı görülüyor. Bu tablodan Türkiye'nin de payını almasından endişeliyiz" dedi.
Tekstilin önde gelen ili Bursa'da Ocak ayı ihracatı tekstilde yüzde 13, kazır giyim ve konfeksiyonda yüzde 25,9 oranında geriledi.
Tekstilin hammaddesi ve tarım ürünümüz olan pamuk üreticileri de oldukça rahatsızlar.
İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Şadi Katırcıoğlu, Ege pamuğunun zor günler yaşadığını belirtti. Dünya fiyatları, dolar kuru ve girdi fiyatları gibi etkenlerin yanında iplik sektöründe artan rekabetle kaliteli pamuk kullanımının düştüğüne işaret eden Katırcıoğlu, şunları söyledi:
"Fiyatlar durmadan geriye, maliyetlerin de altına doğru gidiyor. ABD, Yunanistan ve Suriye pamuklarının kaliteleri Ege ayarında değil, ama fiyatları ucuz. Ege'de 150 bin ton pamuk var. Bunun yeni pamuk sezonuna kadar erimesi için her ay 20 bin ton satılması lazım. Ama bu olmuyor. Elinde pamuk muhafaza edenler büyük sıkıntı içine girdi"
Tariş Pamuk Birliği Başkanı Cavit Ancın, son dönemde pamuk ithalatında önemli bir artışın yaşadığını bildirdi. Sezonun açıldığı Eylül ayından bu yana ABD'den 300 bin ton pamuk geldiğini ileri süren Ancın, "ABD'den yapılan ithalat nedeniyle pamuk satışı yapamıyoruz. Geçen yıl 15 Şubat itibariyle toplam satışımız 110 milyon YTL idi. Bu yıl 20 milyon YTL bile değil. Fiyatlardaki düşüş devam ederse, verilen pirimin de bir önemi kalmayacak" dedi.
Esasen tekstilde ve pamukta yaşanan bu sıkıntılar, diğer bütün sektörlerde yaşanmaktadır.
Problemleri ana başlıklarıyla değerlendirirsek şu gerçeklerle karşılaşırız:
* Maliyet girdilerinin, yani enerji, istihdam, kredi, kira, hammadde, vergi gibi masrafların fazlalığından dolayı üretici mamulünü uygun fiyata üretememektedir. Yani maliyet enflasyonu yaşanmaktadır. Üretici rekabet şansını kaybetmektedir.
* Maliyeti yüksek olan üretici yaptığı ihracatta da devletin yeterli desteğini bulamayınca ürününü satamamaktadır. Pazarı, daha ucuz imkanlarla sunan Çin kapmaktadır.
* Ülkemizde üretimi yapılan ürünlerin ithalatı kendi üreticimize zarar vermektedir. Daha ucuz fiyatlarla girdiğinden hem ürünlerimizin elimizde kalmasına hem de tarımla geçinenlerin zor duruma düşmesine sebep olmaktadır.
* Dolar kurunun dalgalı ve de şu an olduğu gibi düşük seviyelerde olması ülkemize sağlıklı bir şekilde döviz getirecek olan ihracatçıyı zarara uğratmaktadır, ithalatı ise coşturmaktadır. Bu durum döviz bazında borcumuzu arttırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Problemlerin çözümü için acilen milli bir modele geçmek mecburiyetindeyiz.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli'nde tekstilde, tarımda ve diğer sektörlerde yaşanan problemlerin çözümü mevcuttur.
Milli Ekonomi Modeli'nde iktisat kuralları gereğince emisyon milli gelirin yüzde 33'ü kadar bir oranda arttırılacaktır. Şu an bu oran yüzde 3-4 civarındadır ve piyasada maliyeti bize sıfır olan kendi paramız yerine yüksek maliyetli yabancı para dolaşmaktadır. Bu maliyet girdilerini oldukça arttırmaktadır.
Modelde üreticilere proje mukabili faizsiz kredi verilecektir. Bu kredi üretilen ürün ile geri ödenebilecek.
Maliyeti arttıran bütün unsurların daha ucuz imkanlarla temin edilmesi sağlanacak ve üreticiyi köstekleyen değil destekleyen bir vergi anlayışı devreye konulacaktır.
Dalgalı kura son verilecektir. Bu da üreticinin maliyet hesabını yapmasında katkı sağlayacak, zarara uğramasına engel olacaktır.
"Sosyal Devlet Projeleri"yle beraber tüketim teşvik edilecek ve iç piyasa canlandırılacaktır. 100 milyarın altında geliri olandan vergi alınmayacak, annelere emeklilik hakkı, doğum parası, çocuk parası, faizsiz evlilik kredisi verilecek vs. kısaca vatandaşın geliri minimum 2 katına çıkarılacak.
İhracat devlet desteği ile teşvik edilecek ve devlet ihracatçılara pazar imkanları sunacaktır, rekabet için gerekenleri yapacaktır.
Üretimi yapılan bütün ürünler ithalata karşı korunacak. Ülkemizde üretiliyorsa ithali yapılmayacak. Yerli üretim desteklenecek.
Milli Ekonomi Modeli'nde daha birçok proje var. Yerimizin darlığı sebebiyle bu kadarını aktarabiliyoruz. Görüldüğü gibi yukarıda bahsedilen bütün problemlerin çözümü Milli Ekonomi Modeli'nde var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025