Ülkemiz 4,5 Yıl Kaybetti

3 kasım 2002 seçimlerinden bu yana, son 4,5 yıllık bir dönemde, Türkiye, milli menfaatler namına çok şey kaybetti.Gerçi bu kaybetme süreci Atatürk'ün vefatından sonraki yıllarda başlamıştı, ama hiçbir dönemde, AKP'nin iktidar olduğu bu dönem kadar taviz verilmedi. Üstelik bu dönemde çözüm sunanlar da vardı. Hem de öyle bir çözüm ki, değil Türkiye'nin problemlerini, dünyanın problemlerini de çözebilecek nitelikteydi.Mükemmel bir çözümün olduğu, ama çözümsüzlüğün de zirve yaptığı böyle talihsiz bir dönem geldi ve geçti, ülkemiz kaybetti, milletimiz kaybetti ve aslına bakılırsa dünya da kaybetti.Şimdi dilerseniz karanlığı çok tasvirden ziyade, geçen günlere ağıt yakmak yerine bugünü ve geleceğimizi aydınlatacak çözümden ve çözümün adresinden bahsedelim.Tabii ki çözüm, şu ana kadar mevcut olan bütün ekonomik modelleri rafa kaldıran Milli Ekonomi Modeli ve çözümün adresi de, yüzlerce yerli yabancı bilimadamı tarafından Nobel Ekonomi Ödülüne aday gösterilen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.Sayın Baş, bu modelini akademik arenaya taşımadan önce, 3 kasım seçimlerinde önümüze parti programı olarak koymuştu. Niçin milletimizin buna o zaman sahip çıkmadığını kendi ifadeleriyle aktaralım.Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: "3 Kasım seçimlerinden önce Milli Ekonomi tezini Türk milletine arz ettim. Bir yerde bana dediler ki; 'Hocam biz sizden bir bardak su istedik siz ise bize okyanusu getiriyorsunuz. Buna nasıl inanacağız?' İşte ben o zaman söylediklerimin kitabını yazdım. Ve bunu dünyanın önde gelen ekonomistleri İstanbul'umuzda ve Bakü'de dünyaya açıkladılar. Deyim yerinde ise dünya bizim elimizi öptü. Şimdi sıra milletimin elini öptürmekte.""Dünyanın çok sayıda ülkesinden Amerika başta olmak üzere en az 30 adet ödül aldım. Bunlardan haberiniz yok, olamaz ki, çünkü ulusal basın bizi göstermiyor. Sizler ile bizim aramıza duvar ördüler. Haydar Hoca tanınmasın, BTP bilinmesin diye çaba harcıyorlar. Bu basın kör-sağır ve dilsiz. Şimdi bu duvarı siz yıkacaksınız. Buna var mısınız"İşte böyle değerli bir çözüm insanının bulunduğu bir Türkiye ve dünya tam 4,5 yıl kaybetti.Tarım, sanayi, ticaret dibe vurdu, çiftçi, emekli, işçi, işsiz, esnaf... kısaca toplumun tamamı kan ağlıyor. Madenlerimiz, şirketlerimiz, topraklarımız bir bir elimizden çıktı. Kıbrıs Irak, Güneydoğu, PKK, Ege, sözde soykırım gibi meselelerde dış politikamız tamamen acziyet içinde. 4,5 yıldan beri bir dediklerini iki etmediğimiz ABD ve AB verdiğimiz bu kadar tavize rağmen yüzümüze bile bakmıyorlar. Bir de yerli ve yabancı misyonerleriyle gençlerimizi yakın gelecekte planladıkları işgale hazırlıyorlar.Peki, sizce ülkemizin kaybedeceği bir 4,5-5 yıl daha var mı? Kanaatimce bu taviz politikaları devam ettikçe 2 yılımızın bile kaldığını söyleyemem. Çünkü süreç çok hızlı gidiyor.Bir ülke Saddam kuşağının liderleriyle ancak Irak gibi olabilir.Bir ülke Atatürk gibi milli çözüm ortaya koyan liderleriyle güçlü bir Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti olur; dostları sevindirir, düşmanları ise caydırır, ayaklarını denk aldırır.Prof. Dr. Haydar Baş, çözüm modelinin çıkış noktasını anlatırken, Oğuz Kağan'ın "Yoksulluk suç olsun. Hiç bir Türk ilinde fakir insan olmasın" sözlerini hatırlatıyor ve "İşte Milli Ekonominin temel kaynağı bu düşüncedir. Milli Ekonomi benim hayat birikimim ve tezimdir. Bu modelde herkes kendinden bir şeyler bulur. Bu model büyük Türk milletidir" diyor. Bu kitabı yazarken ilk başta sokaktaki hamalı düşündüğünü belirten Baş şunları söylüyor: "Fakiri-fukarayı, İşçiyi, memuru, emekliyi düşünerek yola çıktım. Buradan açıkça ilan ediyorum. Eğer sol davasında samimi ise onun yeri burasıdır. Eğer sağ da davasında samimi ise onun da yeri burasıdır. Ben bu işi yaparım. Bunda hiç kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın."Evet, Prof. Dr. Haydar Baş, modeli, çözümü, özgüveni, aidiyet duygusu, vatan ve millet sevgisi olan ve her şeyden önemlisi ise sahip olduğu bütün değerleri milletiyle de paylaşan bir lider.Bugün Sayın Baş'ın modelinin çıkış noktasından bahsettim, yarınki yazımda akademik çevrelerin bu çözüm modeli ve Sayın Baş hakkında neler söylediğini aktaracağım.