78 yıl öncesinin canlı şahitleri aramızda bulunmalarına rağmen genç ve orta yaşlılarımız o günleri bilme şansına maalesef sahip değiliz. Bir kaç sloganvari beylik sözler dışında hiç kimse hiç bir şey bilmiyor.
Bu genellemeye bilhassa okuyanlarımız, aydınlarımız da dahildir. Cumhuriyetten önceki Osmanlı dönemini bilmek şöyle dursun Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu, Kurtuluş Savaşı'nın nasıl ve kimlere karşı verildiğini 65 milyonun kaçta kaçı doğru olarak biliyor.
Kurtuluş savaşı öncesi ülke coğrafyasının hangi bölgeleri kimler tarafından işgal edilmişti. Ülke kimler arasında nasıl ve niçin paylaşılmıştı? Bu işgalciler o gün sadece toprak mı istiyorlardı?
Asıl hedefleri ve gayeleri ne idi? Bu soruların cevabını siyasilerimiz, aydınlarımız gerçekten biliyorlar mı?
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bizi masa başında yenik sayanlar niçin bu kararı almışlardı? Ortadoğu'nun ve Balkanlar'ın şekillenmesi ve bugün ısrarla üzerinde durulan globalleşme ve küreselleşme o gün böyle bir karar alınmasa idi acaba mümkün olabilir miydi?
Cumhuriyetle birlikte yeni bir devlet yeni bir millet olarak dünya sahnesinde yerini alan ülkemiz bugün herkesin ittifakla söylediği kötü yönetici ve kötü yönetimlerle yeni bir işgalin yeni bir paylaşılmanın, yeni bir yağmalamanın maalesef içerisindedir.
Yani 78 yıl öncesinden 78 yıl sonrasına baktığımızda ülke ve dünya manzarasında bir fark görülmemektedir.
"Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Gazi Mustafa Kemal'in başlattığı Kuvay-ı Miliye harekâtının "Cumhuriyetle" taclanmasının ardından bugün 78 yıl geçti. 78 yıl sonra bugün ülkenin bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü, milli ve manevi değerleri, dini, tarihi değerleri tartışılıyor.
AB için yapılan kanuni düzenlemelerle ülkenin bağımsızlığı ve egemenliği devrediliyor.
Gümrük Birliği ile 60 milyar $ zararın ardından tarımda ve sanayide üretimi durduran kanunlarla maliyesi iflas etmiş bir ülke durumundayız. Tahkim yasasıyla yargı bağımsızlığımızı kaybediyoruz.
İhale yasasıyla da ülkeyi batan geminin malları gibi başkalarına peşkeş çekmeye hazırlanıyoruz.
Bugün Cumhuriyetin 78. yılında siyasi bağımsızlıktan bahsetmek mümkün müdür? Bugün Türk ekonomisi ne kadar bağımsızdır?
Bugün başta siyasilerimiz "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" diyebilirler mi? Bırakın milleti kendileri ne kadar bağımsızlar?
78 yıl öncesinin bilgilerini, gerçeklerini bu milletten gizleyenler, bugün aldıkları kararları, yaptıkları düzenlemeleri yine milleti bir kenara bırakalım hatta milletvekillerini de bir kenara bırakalım bakanlara açıklayabilirler mi?
İşte sizin Cumhuriyet anlayışınız, işte sizin bağımsızlık anlayışınız, işte sizin hakimiyet anlayışınız budur. Siz milletin iradesini temsil edemezsiniz ki onu hakim kılarsınız.
Bu genellemeye bilhassa okuyanlarımız, aydınlarımız da dahildir. Cumhuriyetten önceki Osmanlı dönemini bilmek şöyle dursun Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu, Kurtuluş Savaşı'nın nasıl ve kimlere karşı verildiğini 65 milyonun kaçta kaçı doğru olarak biliyor.
Kurtuluş savaşı öncesi ülke coğrafyasının hangi bölgeleri kimler tarafından işgal edilmişti. Ülke kimler arasında nasıl ve niçin paylaşılmıştı? Bu işgalciler o gün sadece toprak mı istiyorlardı?
Asıl hedefleri ve gayeleri ne idi? Bu soruların cevabını siyasilerimiz, aydınlarımız gerçekten biliyorlar mı?
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bizi masa başında yenik sayanlar niçin bu kararı almışlardı? Ortadoğu'nun ve Balkanlar'ın şekillenmesi ve bugün ısrarla üzerinde durulan globalleşme ve küreselleşme o gün böyle bir karar alınmasa idi acaba mümkün olabilir miydi?
Cumhuriyetle birlikte yeni bir devlet yeni bir millet olarak dünya sahnesinde yerini alan ülkemiz bugün herkesin ittifakla söylediği kötü yönetici ve kötü yönetimlerle yeni bir işgalin yeni bir paylaşılmanın, yeni bir yağmalamanın maalesef içerisindedir.
Yani 78 yıl öncesinden 78 yıl sonrasına baktığımızda ülke ve dünya manzarasında bir fark görülmemektedir.
"Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Gazi Mustafa Kemal'in başlattığı Kuvay-ı Miliye harekâtının "Cumhuriyetle" taclanmasının ardından bugün 78 yıl geçti. 78 yıl sonra bugün ülkenin bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü, milli ve manevi değerleri, dini, tarihi değerleri tartışılıyor.
AB için yapılan kanuni düzenlemelerle ülkenin bağımsızlığı ve egemenliği devrediliyor.
Gümrük Birliği ile 60 milyar $ zararın ardından tarımda ve sanayide üretimi durduran kanunlarla maliyesi iflas etmiş bir ülke durumundayız. Tahkim yasasıyla yargı bağımsızlığımızı kaybediyoruz.
İhale yasasıyla da ülkeyi batan geminin malları gibi başkalarına peşkeş çekmeye hazırlanıyoruz.
Bugün Cumhuriyetin 78. yılında siyasi bağımsızlıktan bahsetmek mümkün müdür? Bugün Türk ekonomisi ne kadar bağımsızdır?
Bugün başta siyasilerimiz "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" diyebilirler mi? Bırakın milleti kendileri ne kadar bağımsızlar?
78 yıl öncesinin bilgilerini, gerçeklerini bu milletten gizleyenler, bugün aldıkları kararları, yaptıkları düzenlemeleri yine milleti bir kenara bırakalım hatta milletvekillerini de bir kenara bırakalım bakanlara açıklayabilirler mi?
İşte sizin Cumhuriyet anlayışınız, işte sizin bağımsızlık anlayışınız, işte sizin hakimiyet anlayışınız budur. Siz milletin iradesini temsil edemezsiniz ki onu hakim kılarsınız.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010