Türkiye her yönüyle içten ve dıştan adeta bir ateş çemberiyle kuşatılmış durumda. Sıfır sorun politikasıyla !gelene ağam, gidene paşam' diyor hükümet. Öyle bir duruş ki, dün söylediklerinin bugün tam tersini yapmak durumunda kalan bir iktidar. İç politikada ise açılımla başlayan terörü meşrulaştırma ve milli bütünlüğümüzü imha hareketi, sevgi ve kardeşlik projesi altında son hızla devam ediyor. Birileri devleti taşlayıp, tokatlarken, diğerleri de milletin alın teriyle kazandıkları milyarların üstüne oturup terörü meşrulaştıran anayasa hayalleri içindeler. TÜSİAD'dan bahsediyorum. Parayla hazırlattıkları milli bütünlüğümüzü bölme planını şovla millete tanıtıyorlar. Neler yok ki, özerklikten başkentine, bayrağından Türk ismine, dilinden imanına kadar her şeyi bu para babaları(!) düşünmüş ve milletin refah ve huzuru için bunları bir gereklilik addetmişler.TÜSİAD Başkanı'nın eşi sahne alıyor ve bakın neler diyor; "Bu ülkede İngilizce öğrenebilirsin, Fransızca öğrenebilirsin, Almanca öğrenebilirsin vs. ama Kürtçe öğrenemezsin" Sayın Boyner, sen Kürtçe öğrendin de öğrenemezsin mi dediler? Bir kere şunu belirtelim ki, herkes kendi dilini öğrenme hakkına sahiptir. Kimse bunu kısıtlayamaz, engelleyemez. Buradaki sorun insanların kendi dilini öğrenme sorunu değildir. Herkesin kendi dilinde eğitim almasıdır. Yani bir devlet bünyesinde resmen birden çok dilin kullanılmasıdır. Böyle bir ülke var mıdır yeryüzünde? Yoktur. Bunu Boynerlerde çok iyi biliyor. Peki, bu cesareti nerden alıyorlar? Bence birincisi cahilliklerinden, ikincisi art niyetlerinden, üçüncüsü iktidardan, dördüncüsü muhalefetten, beşincisi halkın değerlerine ve değerlerini savunan gerçek liderlere sahip çıkmamasından alıyorlar.Bir devlette iki dil olabilir mi? Amerika'da İtalyan var, İspanyol var, Arap var, Türk var vs. hepsi var. Niye orada bu sorun dile getirilmiyor? Herkes kendi dilinde eğitim alsın, işini yapsın vb. Neden insanların özgürlüğünü engelliyorsunuz? gibi söylemler ABD için niye söylenmiyor? Daha birkaç ay öncesinde Almanya'ya giden sayın Başbakan, Alman Başbakanı'na böyle bir istekte bulundu. Buradaki Türkler kendi dillerinde eğitim alsın, dedi. Cevap çok netti; "Burada yaşıyorlarsa önce Almancayı öğrenecekler." Hadi eleştirinde görelim. Yine o günlerde Avustralya'da benzer bir olay yaşandı.Avustralya'da her milletten çok sayıda yabancı bulunuyor ve bunlar kendi dillerinde eğitim, kendi dillerinde okullar, kurslar istiyor. 160 bin Türk'ün de yaşadığı Avustralya'nın 48 yaşında bir kadın Başbakanı var. Bayan Başbakan Julia Gillard yumruğunu masaya vurarak, "Bu ne demek? Bu ülkede İspanyolca, Arapça, Hintçe, Çince, Japonca, Rusça ya da başka bir dil değil İngilizce konuşulur. Bizim resmi dilimiz İngilizce'dir, milli marşımız ve bayrağımız budur. Burada yaşayan bütün etnik gruplar bizim kültürümüze uymak ve dilimizi konuşmak, milli marşımıza ve bayrağımıza saygı göstermek zorundadır. Bunu istemeyen kim varsa, ülkemizden çekip gitsin! Ya sev, ya da ülkeyi terk et! Herkes bizim kurallarımıza uymalı, aksi halde, bu topraklardan gitmeli!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025