Bağımsız, vatanperver ve de dindar...Olmazsa olmuyor

Çok değerli dostumuz Bilal Karamus ağabey ile evvelki gün telefonda sohbet ettik. Bilal Bey yaşadığı bir üzüntüyü ve hayal kırıklığını paylaştı bizlerle. Aynen aktarıyorum:"Yahu Ahmet Bey şu Cumhuriyet gazetesinin yaptığını görmüyor musunuz? Yazın Allah aşkına! Gazete, manşetinde bu işlerin altında hangi çapanoğlunun yattığını bilmezmiş gibi 'ABD-İran-Suriye PKK'ya karşı anlaştı' diye yazarak hedef saptırıyor, ABD'yi temize çıkarıyor. İçerde İlhan Selçuk ABD'ye öğüt veriyor: 'Laik güçlerle işbirliği yapın' diye...Hani bunlar anti emperyalistti? Atatürk'çü idi? Tam bağımsızlıktan yana idi...?"Bilal Karamus ağabey aslında meselenin bam telini ortaya koyuyor. Sözün gelişi değil gerçek anlamda söylüyorum, coğrafyamız ve ülkemiz  tarihi bir eşikten geçiyor ve böyle zor anlar kural olarak maskelerin indiği, kimin ne olduğunun ortaya çıktığı anlardır. Galiba bu anlamda Cumhuriyet en iddialı olduğu alanda, "tam bağımsızlıkçı" çizgide sınıfta kalıyor. En azından duayen İlhan Selçuk fahiş bir hataya imza atıyor. Elbette yazık hem de çok yazık! Ben bu ülkede kendisini İslamcı olarak tanımlayıp da Misyonerliği savunan bunun için yazı dizileri, dergi kapakları, televizyon proğramları yapan cemaat biliyorum."Misyonerlik artıyor" haberini kınayan "muhafazakar" siyasi parti liderleri biliyorum. Yani Bilal Karamus ağabey üzülmekde elbette haklı ama bunlar maalesef sürpriz değil. Bazen sağ gösterip sol vuruyorlar, bazen de sol gösterip sağ vuruyorlar. Bu ülkenin tarihi yine maalesef diyelim bu türden örneklerle doludur.Çok inandığım bir şeyi sizinle paylaşayım. Eğer çizginiz antiemperyalist ve yüreğiniz gerçekten bu ülkeden, bu topraklardan yana atıyor ise, bugün, bu ülke insanının dinine-inancına ve geleneğine sahip çıkmak zorundasınız. Yani vatanperverliğin-ulusalcılığın bana göre ölçütü dindarlıktır. En azından dindara saygı duymaktır. Siz eğer bunu yapmıyorsanız Misyonerin, diyalogcunun ve de bilumum akbabaların ekmeğine yağ sürüyorsunuz demektir. Ulusalcılığınız da, vatanperverlğiniz de aksi takdirde sınıfta kalır.Ilımlı İslama elbette karşı çıkılacaktır. Hem de sonuna kadar. Çünkü Ilımlı İslamın İslam ile hiçbir ilgisi yoktur. Ilımlı İslam Diyalogcuların, BOP'çuların yani Amerika'nın kendinden menkul ürettiği, ABD'ye ait bir kavram ve anlayıştır.Buraya kadar tamam, ama siz Ilımlı İslama karşı çıkıyoruz adı altında İslama cephe açarsanız, o zaman elbette sizin de -haklı olarak- eleştirdiklerinizden bir farkınız kalmaz.Şunu söylüyoruz. Ilımlı İslamı eleştirmek, onun ne olduğunu anlatmak yerine, adında İslam geçiyor diye İslama yüklenmek korkarım ki Ilımlı İslamcılardan daha az tehlikeli değildir. Çünkü bu yolla onların değirmenine su taşınılmaktadır. İşte Cumhurbaşkanının tavrı, işte Cumhuriyet gazetesinin tavrı üzülerek belirtelim ki budur!Hükumeti sanki Ilımlı İslamın ne olduğunu bilmiyorlarmış gibi  İslamcı olmakla itham ederek AKP'nin ve dolayısı ile AB'nin-ABD'nin ekmeğine yağ sürüyorlar. Üstelik ülkenin en dinamik kesimini oluşturan, aslında bu işgalci zihniyete "dur" diyecek, inancına  bağlı geniş halk kitlelerini de kendi şahıslarında devletine, ülkesine küskün hale getiriyorlar. Hatta timsahların önüne yem olarak atmış oluyorlar.Bu zihinsel yürüyüşün sonucunda da  Cumhuriyet'in attığı manşete ulaşıyorsunuz maalesef:"Ey ABD, Ilımlı İslamcı AKP ile değil, Askerle işbirliği yap!"Eeee...Bu koşullarda, bu sonuçla sizin işbirlikçilerden ne farkınız kalıyor? Atatürkçülüğünüz, tam bağımsızlıkçı anlayışınız o zaman sadece bir rol paylaşımına dönüşmüş olmuyor mu?Evet, kimi haberlerinin altına imzamızı atacak da olsak gerçek değişmiyor. İslamla barışık olamazsanız, milletle barışık olamıyorsunuz ve bu da sizi yanlıştan kurtar(a)mıyor.Sonuç: Tam bağısızlığa evet, vatanperverliğe evet ama Dindarlığa da evet. Bunu hazmedemez isek meydan Diyalogçu Hristiyanlara ve Ilımlılaştırılmışlara kalacak, bizden söylemesi...