Koyun ve kuzu dendiğinde aklımıza oturuveren ‘bolluk ve bereket’tir.
Bilhassa kuzuların melemeleri ve evlat gibi sevimli olmaları onları bağrınıza basıp, sarmalayıp, koklayıp öpmeniz için yeter de artar bile...
Görünüşleri, duruşları, melemeleri, koşmaları, zıplamaları, eti, sütü, yapağısı ve sevecenlikleri ile bereketin bir başka adıdır küçükbaş hayvanlarımız.
Bu hususta birkaç hadis-i şerif:
1. Ümmü Hâni radiyallahu anhâ anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bana ‘Koyun ve keçi edin. Zira onda bereket vardır’ buyurdular.”
2. Urve el-Bârikî radiyallahu anhüma, “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın şu sözünü nakletmiştir: ‘Deve, sahipleri için bir izzet vesilesidir. Koyun ve keçi de berekettir. Hayır, kıyamete kadar atın alnına bağlanmıştır.’”
3. İbnu Ömer radiyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: ‘Koyun ve keçi cennet hayvanlarındandır.’”
Geniş arazileri, mera alanları ve iklim koşulları ile koyunların rahat bir şekilde yaşayabilecekleri önemli koyunculuk merkezlerinden birisi olan ülkemizin, büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı eski yıllara nazaran yarılara inmiş durumda.
Bu yaşanan bereketsizliği hayra yoramayız elbette.
Bu bereketsizliğe son 10 yılda duçar olduk sevgili okurlar. Hz Peygamber’in hayır ve bereket olarak nitelendirdiği koyun besiciliği, ehil olmayan ellerde bereketsizlikle baş başa kaldı.
Çobanın günlüğü
Koyunun çok bereketli ve mazlum bir hayvan olduğunu dile getiren Konyalı üretici Ömer Demir, koyuncunun bir gününü bakınız nasıl değerlendiriyor:
“Koyun çok bereketli bir hayvan. İyi bakım yaptığınız zaman 2-3 kuzu veriyor. Bu yıl 100 koyununuz varsa, bir sonraki sene 200 koyununuz olabilir. Koyunculuk bakımı zor olsa da kazandıran bir meslek. Benim yaklaşık 200 koyunum var. Benim için gün sabah 06’da başlar. Sabah erkenden koyunun, kuzunun yanına geliyorum. Çobanın eksiklerini getiriyorum. Çoban gece gündüz burada kalıyor. Koyunları güdüyoruz. Sabah koyunu uyandırıp yaylaya bırakıyoruz. Öğlen 12.00’de suya getirir. Koyun iki saat dinlenir. Sonra tekrar dağa yaylıma gider. Akşam hava kararırken gelip, ağıla girer ve yatar. Sabaha kadar tekrar uyur…”
Küçükbaş hayvancılığın özeti ve sermayesi şu sevgili okurlar: “Bir değnek, bir kepenek(çoban), bir de köpek…”
Bir de mera alanlarımız tam manası ile değerlendirildiğinde bırakın eski küçükbaş hayvan sayısına ulaşmak, neredeyse tüm dünyanın hayvan tedarikçisi oluruz. Yurtdışından çoban getiririz.
Prof. Dr.
Haydar Baş Bey’in deyişiyle Avrupalılar bu topraklar üzerinde ırgat, Türk tarım köylüsü de ağa, paşa, patron olur.
Ey köylü milletim seni anlamak gerçekten çok zor. Seni makarna ve kömüre muhtaç edip dilenci haline getirenlere oy verip birkaç kez iktidar ederken seni patron yapacağım, zengin yapacağım diyen Prof. Dr. Haydar Baş’a sırt çeviriyorsun. Sözün bittiği yerdeyiz...
