AKP hükümeti, zaman zaman özellikle de seçimlere yakın dönemlerde ya da gündem değiştirmesi gerektiğinde dış politikada ani çıkışlar yapabiliyor.
Bugünlerde İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine veto etmesi gibi…
Elbette ki bu çıkışlar, 20 yıllık AKP iktidarı döneminde yaşanan dış politika zafiyetlerinin üstünü örtemiyor. Üstelik bu bağımlılıkla böyle bir ani çıkışın sonrası hep büyük bir taviz olarak neticeleniyor.
Ekonomiden siyasete, iç politikadan dış politikaya her noktada tam bağımsız bir devletsen, merak etme varlığın zaten dik bir duruştur. Ama her noktada özellikle de ekonomide bağımlıysan, her dik duruşun sonu malum…
Hükümet, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğini, bu ülkelerin teröre olan desteklerinden dolayı veto edeceğini açıkladı. Batılı basın organlarında bu açıklama, "iç politikaya yönelik" olarak değerlendirildi. Diğer NATO üyeleri, başta ABD olmak üzere bu iki ülkeyi NATO'ya alma adımları atarken, Türkiye'nin bu veto kararının arkasında duramayacağı değerlendirildi.
ABD'li üst düzey yetkililer, Türkiye'nin bu konuda ikna edilebileceği konusunda peş peşe açıklamalarda bulundular. Hatta İsveç ve Finlandiya'nın Türkiye'nin güvenlik taleplerini bir şekilde halledebileceği yönünde açıklamalar yapıldı.
Çok geçmedi, önceki gün Türkiye, Finlandiya ve İsveç'in heyetleri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir araya geldi.
Önce Türk heyeti, Finlandiya ve İsveç heyetleriyle ayrı ayrı görüştü.
Ardından beraber 5 saat basına kapalı görüşme gerçekleştirildi.
Türk heyetini temsil eden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın görüşmeden sonra yaptığı açıklamada şunları anlattı:
* "Türkiye 70 yıldır, ittifakın içerisinde önemli roller oynamıştır. Türkiye bu 70 yılda NATO içerisinde üzerine düşen görevleri yerine getirmiştir."
* "PYG ve YPG'nin PKK'nın Suriye kolu olduğu açıkça ifade edilmektedir. Aynı şekilde FETÖ'nün bir terör örgütü olduğunu, 251 insanımızın şehadetine sebep olan bir örgüt olduğunun da altını çizdik. Beklentilerimiz oradaki örgütsel, finansal, propagandaya dönük somut adım atılması konularına odaklandı. İlgili kurumlarımızın hazırladıkları belgeleri muhataplarımızla paylaştık."
* "İade konusunu da gündeme getirdik. Bugüne kadar iade taleplerimize olumlu bir cevap almadık. Bu endişelerimizi de muhataplarımızla paylaştık. Türkiye'ye uygulanan savunma sanayiye yönelik yaptırımların da kaldırılması gerektiğini ifade ettik."
* "YPG/PYD'yi aklamak için bu raporların hasır altı edilmesinin bizim için kabul edilemez olduğunu belirttik. Türkiye'nin kaygıları somut adımlarla, belirli bir takvim çerçevesinde karşılanmaması durumunda sürecin olumlu bir şekilde ilerleyemeyeceğini açıkça ifade ettik."
* "Beklentilerimizi son derece somut olduğunu ifade ettik. Türkiye için YPG/PYD, FETÖ gibi terör örgütlerin erteleyebileceğimiz bir durum olmadığını ifade ettik. Bunların durmadığını, her gün saldırı için hazırlıkta olduğunu ifade ettik."
* "Onlar bu mesajı aldılar. Bundan sonraki sürecin nasıl ilerleyeceğini kararlaştıracağız. NATO'dan bir teklif gelirse nasıl olacağına bağlı."
* "Savunma Sanayiye yönelik yapılan yaptırımların kaldırılmasına yönelik olum bir tavır gördük. Bu önemli bir durum. Müttefiklerin birbirine ambargo uygulamasını doğru bulmuyoruz. Bu ancak ittifakı zayıflatır, düşmanlarımızı sevindirir."
* "Bize Türkiye'nin güvenlik endişelerini anladıklarını söylediler. Bundan sonra ne tür somut adım atacaklarını göreceğiz. Biz görüntüleriyle, belgeleriyle YPG'nin PKK'dan farklı bir terör örgütü olmadığını ifade ettik. ABD, böyle bir adım atıyor diye Avrupalıların da böyle adım atmalarının doğru olmadığını söyledik."
İbrahim Kalın'ın açıklamaları böyle… Benim dikkatimi çeken hususlar şunlar:
70 yıldır NATO üyesiyiz, bu zaman zarfında bir dediğini iki etmemişiz ama NATO ülkeleri bize yaptırım uyguluyor, bize savunma sistemi satmıyorlar, başka yerden aldık diye de düşman statüsüne alıyorlar.
Bir NATO ülkesi olan biz PYD/YPG'ye terör diyoruz, bir NATO üyesi olan hatta NATO'nun karar mercii konumunda olan ABD aynı PYD/YPG'ye "stratejik ortağım" diyor, her yıl resmi bütçesinden para gönderiyor, tırlar dolusu silah yardımı yapıyor.
Bizim terör örgütü dediğimiz FETÖ, ABD için terör örgütü değil, elebaşısını Pensillvanya'da ağırlamaya devam ediyor.
Sayın Kalın da İsveç ve Finlandiya temsilcilerine diyor ki, "ABD, böyle bir adım atıyor diye Avrupalıların da böyle adım atmalarının doğru olmadığını söyledik."
Sonra bu ABD'nin finans çevrelerinden, faiz lobilerinden borç para istemeye devam ediyoruz, bu ABD'ye "stratejik müttefik" diyoruz.
Sizce İsveç ve Finlandiya, Kalın'ın açıkladığı talepleri karşılar mı? NATO'nun başı ABD ve diğer NATO üyeleri karşılamıyor ki onlar karşılasın.
Karşılamazsa Türkiye ABD'ye rağmen vetoda ısrarcı olabilir mi? Hükümetin 20 yıllık politikasına bakın cevabı siz verin.
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025