Prof.Dr. Haydar Baş diyor ki:
"Türk milleti, millet olma vasfını kaybetti.
Millet olma özelliğini kaybedene halk denir."
Milletine, bayrağına aşık olan bir bilge eğer bu sözleri söylüyorsa oturup düşünmeli. Dikkate alıp tedbirler alınması lazım.
Türk Dil Kurumu bakın millet kelimesini nasıl tarif ediyor:
"Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus."
Mevcut halimiz ile kısa bir sağlama yapalım.
1- Dil Birliği olan…
Dil Arapça, Osmanlıca, Kürtçe olsun diyenler var.
Bunlar için üniversitelerimizde zaten ilmi ders var. Maksat Türkiye'yi bölmek. Bu dilleri konuşmaya mecbur etmek.
2- Duygu, ülkü, gelenek, görenek bunlar da parça parça...
Köyde, kentte kadına şiddet, çocuk kaçırma ve tecavüzler… İffeti ve namusu baş tacı etmiş bir millettik biz. Namus, anne-baba, öğretmen, öğrenci, doktor, adalet… Hızla değersizleşiyor.
4- Tarih birliği…
Sağcılar kendine bir tarih, solcular kendine bir tarih, diğerleri başka bir tarih peşinde.
Milleti bir ve beraber kılan yiğit adam Atatürk'tür. Dil birliğini sağladı. Tarih, diyanet, kültür, sanat vb… alanlarda büyük temeller attı.
Atatürk bir harama helal demedi. Diyanet Teşkilatı faize helal diyecek duruma geldi. Zina, domuz eti serbest oldu...
Prof. Dr. Haydar Baş diyor ki:
"Denizcilik var mı?
Yok.
Hayvancılık var mı?
Yok.
Yok, yok, yok.
Öyle ise Türkiye yok."
Bu sözler büyük acı ve ikaz dolu.
Sen bunları terk edersen yok olursun deniyor.
Acaba yok olmayı mı seçtik. Yaşama arzusunu kaybedip ölümü mü seçtik.
Dikkat çekmeye, öğütlere bakılırsa evet.
Sen yeter ki ülkeni yıkmayı/bölmeyi iste. Dünya destek olur. Bundan memnun olurlar. Libya'yı parçalayanlar oturup barış zirvesi yapıyorlar. Yukarıda canını alıyor, aşağıda cenazende gözyaşı döküyor.
Ortadoğu ve uzak doğu ve ülkeleri ajan kaynıyor. Her türlü filmle korkunç propagandalar, kültürel, ekonomik, askeri stratejiler var.
Görünen o ki, ülkemiz tehdit altındadır.
Bunu şundan anlıyoruz.
Her şey normal görünüyor.
Ne söylenip yazılsa duyulmuyor.
Medya olayların arkasından dedikodu ile meşgul.
Olayların önünde ve kuvvetli muhakeme gücü ile halkı bilgilendirme gayretinde olması gerekirdi.
Ömrünü milletinin birlik ve beraberliğine adamış bilgesini duymayanlar korkmalıdır.
Avrupa'da bir kahin çıkıyor bir olay tahmin ediyor. Tahmini tutarsa dünya magazin sayfaları peşine koşup haber yapıyor.
Bir adam ki kırk yıldan bu yana söyledikleri çıkıyor kendi ülkesi duymuyor.
Bu durumda iki sonuç var.
Ya duyulur; kurtulunur.
Ya da daha büyük felaketleri bekle.
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021