II. Mehmet'in İstanbul'u fethiyle Galata da Osmanlı Devleti'nin hakimiyetine girdi. Ancak Galata'nın özel durumu sebebiyle Fatih, buraya özel ahitname yayınlamış ve ekonomik hayatın eskisi gibi devam edeceğine garanti vermiştir. Kanuni Sultan Süleyman'ın Fransa kralı II. François'ya tanıdığı kapitülasyonlar (ekonomik ayrıcalıklar) da, Galata'nın serbestliğini doruk noktasına çıkarmıştır.
Fransızların, buraya yerleşmeye başlaması ve kendi gemileri için yeni yerler açmaları Galata'yı olumsuz etkilemiştir. Ancak bankerlik, sigortacılık, komisyonculuk ve hatta acentelik işleri Fransızlarla birlikte kurulmaya ve gelişmeye başlamış ve zamanla eski denge tekrar yerine gelmiştir.
Galata'nın Kanuni devrindeki zenginleşmesi, aslında ticari faaliyetlerin artması kadar, Kanuni yönetiminin getirdiği hukuka bağlılık, can ve mal güvenliği idi. O kadar ki birçok Fransız tüccarı, Galata'yı Marsilya'dan daha güvenli bularak parasal servetinin büyük bir kısmını ve mal stoklama işini Galata'ya nakletmişti.
Galata, vergi gelirleri yanında yarattığı yan sanayi ve gelirlerle Osmanlı başkentini kısa zamanda ekonomik yönden güçlendirmiştir. Bu devirde doruk noktasına çıkan Galata serbest ekonomisi, Osmanlı ülkesinin gerek sanayi ve gerek tarımsal üretimine, iç ve dış ticaret akışıyla güç kazandırıyordu. Avrupa'da Merkantilist politika zirveye çıktığı halde, Galata sayesinde Osmanlı bundan henüz etkilenmemişti. Bu sebeple merkantilistler nasiplerini Asya ve yeni Amerika kıtalarında aramak zorunda kalmışlardı.
Fakat Kanuni'den sonra işler değişivermişti. Genç padişahlar, onların hırslı fakat hiç deneyimi olmayan anneleri, sadrazamlar ve devlet adamları savaş yenilgilerinin zararlarını, ganimetsizlikten ileri gelen hazine açıklarını Galata beylerinden keyfi ve zorbalıkla çektikleri paralarla kapatma denemesine girişmişlerdi. Sarayın ekonomik olarak da ilginç bir geleneği vardır.
Padişah, padişah anneleri, sadrazamlar, vekiller ve yüksek rütbeli memurlar para işlerini daima kendi özel sarraflarıyla halletmişlerdir. Hepsinin özel sarrafı vardır ve işlerini onlar vasıtasıyla görürler. Bu sarraflar da Galata'nın önde gelen zenginleridir, beyleridir. Bu alışkanlık, ileride de göreceğimiz gibi zamanla ekonomiye yön vermiştir.
Galata beylerinin, sarraflarının "banker"liğe terfi etmelerini sağlayan köşe taşlarından biri, "Tımar Sistemi"nin kaldırılmasıdır. Tımar sistemi Osmanlı'da ağırlıklı olarak, merkezden denetlenen büyük bir sipahi gücü besleyerek padişahın ordusuna asker sağlamak için geliştirilmiştir. En geniş anlamıyla belirli bir yere ait vergi gelirlerinin tümünün veya bir kısmının, dirlik (geçimlik) olarak havale yoluyla bir görevliye devredildiği ve bu devir karşılığında da bazı hizmetlerin ona yüklendiği; mali, idari, askeri amaçları olan bir sistemdir. Tımara hak kazanan kişi ancak askeri sınıftan olabilir. Reayaya tımar vermek kesinlikle yasaktır. Tımar sistemi 1839'da Tanzimat Fermanı'yla kaldırılmıştır.
1839'a kadar yaşanan bazı önemli gelişmelere de yarınki yazımızda değinelim…
- ‘Masa da masaymış ha!’ / 11.03.2023
- Reddiye-III / 29.12.2020
- Reddiye-II / 28.12.2020
- ABDAL MUSA SULTAN PEND-NAMESİ / 26.12.2020
- Reddiye-I / 25.12.2020
- Peygamberimiz (s.a.v) okuma yazma biliyordu! / 23.12.2020
- ‘Sınavsız üniversite’ ontolojisi / 18.12.2020
- Haydar Haydar… / 24.04.2020
- Sonuç ve Milli Ekonomi Modeli / 21.04.2020