Tarihte bizden daha fazla göç eden bir kavim veya topluluk var mıdır?
Tarih boyunca göçebe yaşam tarzıyla öne çıkan Türklerin anayurttan göç etme nedenleri, göç eden Türk topluluklarına göre farklılık göstermiştir. Hayvancılıkla geçimini sağlayan Türklerin Orta Asya'dan göç etme sebeplerinin başında, iklim değişikliği ile başlayan kuraklıklar sonucunda hayvanlarını besleyecek otlaklar bulamamaları gelmektedir.
Tabi ki; yalnız kuraklığı sebep göstermek yanlış olur, salgın hastalıkları ve çoğalan nüfusu ile Çinlilerin ve Moğolların Türk boylarına yapmış oldukları baskılar göçün belli başlı sebeplerindendir. Bu baskılarla özgürlüğünün ve bağımsızlığının elinden alındığını gören Türk boyları, akın akın batıya, özellikle Anadolu'ya göç etmiştir.
Hatta dünyada yalnız Türkler göç etmemiş, M.S. 350'li yıllarında başlayan "Kavimler göçüyle" bugün Avrupa'da gördüğümüz devletlerin temelleri atılmış oldu. Vizigotlar Frank Krallığı'nı kurarak, günümüz Almanya ve Fransa'sını oluşturmuş oldular. İngiltere'ye gelen Anglo-Saksonlar ise Roma'nın adadaki hâkimiyetine son vererek, günümüz İngiltere'sinin temellerini attılar.
Yani göç eden toplulukların yeni devletler oluşturduklarını söyleyebiliriz. Yaşadığımız yüzyılda ise, insanoğlunun yaşadığı evinden, akrabasının, arkadaşlarının komşularının yanından kaçarcasına başka coğrafyalara gitmesine, göç mü yoksa ilticamı demeliyiz?
İltica etmek, sığınmak manasına gelir. Birinci dünya savaşından sonra Anadolu'muza, Balkan, Kafkas, Kırım, Ege adalarından, hülasa çok değişik coğrafyalarda yaşayan Müslüman halklar iltica etmişlerdi.
Yakın tarihimizde ülkemize yapılan ilticalara en büyük örnek, Bulgaristan hükümetinin yapmış olduğu asimilasyon politikaları ile milli kimliğini, egemenliğini, özgürlüğünü ve dinini koruyabilmek ve yaşayabilmek için anavatana iltica ederek, 24 Mayıs 1989 yılında Bulgaristan'dan gelen soydaşlarımızdır.
Göç ve iltica adı altında, yaşadıkları coğrafyalardan kaçarak, başka kültürlere sahip toplumlarda, başka dinlere inanan milletlerle, başka hukuksal kanunların işlediği ülkelerde, kendilerine yabancı olan insanlarla birlikte hayat yaşamaya çalışıp, Haçlı savaşlarında Müslümanları katleden devletlere iltica eden Müslümanlara, hele ülkemizin insanlarına ne demek lazım?
Göçmen mi?
Mülteci mi?
Yoksa sömürgecilerin ağına gönüllü olarak yakalanıp, gönüllü olarak aldatılan, gönüllü sömürülenler mi demeliyiz? Kararı siz verin!
Bu arada bu insanları iltica etmek zorunda bırakıp sömürgecilerin kucağına atan, sömürücü işbirlikçilerini unutmadık!
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024