Irak'ta ve özellikle de kuzeyinde yaşanan gelişmeler Türkiye'yi oldukça yakından ilgilendirmektedir.
Bu bölgede oluşan Kürdistan yapılanması çalışmaları Güneydoğumuz üzerindeki hesapları her geçen gün daha da netleştirmektedir.
Hepinizin malumu, Kuzey Irak'ta bulunan Kürt gruplar geçen günlerde 1 milyon 700 bin imza toplayarak bağımsızlık talebinde bulunmuşlar ve de Kuzey Irak bölgesini "Güney Kürdistan" olarak adlandırmışlardı. Kuzey Kürdistan olarak düşünülen yerin neresi olduğunu gayet iyi biliyorsunuz.
Bir Türk şehri olan Kerkük'ün demografik yapısı değiştirilmekte ve Kürtler bu şehre yoğun bir şekilde yerleştirilmektedir. Bu gelişmeyi ABD Ankara büyükelçisi Edelman da itiraf etmişti.
Irak seçimleri yaklaşırken, son günlerde ABD'li yetkililer de Kerkük'ün Kürt şehri olması yolundaki adımları açıkça desteklediklerini beyan ettiler.
AKP iktidarının kırmızı çizgilere olan duyarsızlığı ve hatta ABD'ye ve de burada bu bölgedeki Kürt gruplara verdiği cesaret bu süreci oldukça hızlandırmaktadır.
Irak'ta ay sonu yapılması planlanan seçimler neticesinde, Kuzey Irak üzerindeki hesaplar daha da gün yüzüne çıkacaktır.
Kuzey Irak'ta esasen fiili olarak kurulan, ama ilan edilmeyen Kürdistan yapılanması seçimlerin sonucunda demokratikleşme(!) adı altında resmi olarak da ortaya çıkacaktır.
Kuzey Irak'ta Türkiye, Suriye ve İran'a komşu olan bu coğrafyada oluşan bu Kürt yapılanması ve merkezi otoritesi Türkiye'yi, İran'ı ve Suriye'yi tehdit etmektedir.
Başta ABD olmak üzere, Batılı ülkeler yaptıkları ve de yapacakları gerek sosyal, siyasi ve ekonomik, gerekse askeri yardımlarla beraber bu bölgeyi cazibe merkezi haline getirebilir.
Bu da Türkiye'nin güneydoğusunun ve diğer saydığımız ülkelerin bölünme tehlikesiyle karşı karşıya gelmesine neden olabilir.
Zaten bu tehlike sinyallerinden dolayı bu coğrafya kırmızı çizgilerimizdendi. Ama maalesef bütün kırmızı çizgiler önce pembe oldu, sonra da tamamen silindi.
Bu noktada ulusal güvenliğimiz ve misak-ı milli sınırlarımız tehlike altındadır ve bu mesele ülkemizin çıkarları doğrultusunda acilen ele alınmalı ve de çözülmelidir.
Yoksa iş işten geçecek ve çözüm imkansız hale gelecek.
Güneydoğumuz konusunda sadece sınır dışından mı tehlike var? Tabii ki hayır.
AKP'nin çıkardığı bir takım yasalarla beraber Güneydoğumuzda hızla topraklarımız ve sulak arazilerimiz satılmaktadır.
İsrailli işadamları bu bölgedeki Yahudi kökenli Türk vatandaşları üzerinden toprak satın almaktadır.
1992 yılından beri planlanan ve son günlerde tekrar gündeme gelen Kibbuztlar meselesi dikkatle ele alınması gereken bir mevzudur.
Her 100 dönüm araziye en az 15 aile yerleştirilecek ve de ortak tarım yaparak bu bölgeye yerleşecekler.
Bu aileler İsrail'de uyum sorunu yaşayan Yahudi ailelerden seçilmektedir.
Finansörlere dikkat: Kürt ve Yahudi asıllı İsrailli işadamları.
Peki, tehlikesi ne olabilir?
1948 İsrail devleti kurulmadan önce Filistin topraklarına da Yahudiler aynı şekilde yerleştirilmiş ve sonuç ortada.
Kısaca, Güneydoğumuz hem dışarıdan kaşınıyor, hem de içeriden oyuluyor.
Yaşanan gelişmeler ülkemizin üniter yapısını, milli bütünlüğünü bölmeye yöneliktir.
Devlet- millet, asker-sivil el ele, gönül gönüle bir ve beraber olarak yeniden kuvay-ı milliye anlayışıyla vatanımıza sahip çıkalım.
Sahip olduğumuz değerleri kaybedersek bir daha bulamayabiliriz.
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin, 1991 yılında ifade ettiği gibi "Oyun Türkiye üzerine oynanıyor".
Oyunların farkına varan ve gerekli önlemleri alarak kırmızı çizgilerimize gerektiği gibi sahip çıkan siyasilere ihtiyacımız var.
Şunu unutmayalım ki, dünya adaleti ve de barışı yaşayacaksa bu ancak ve ancak Türk milletinin iktidarıyla mümkün olacaktır.
Bu bölgede oluşan Kürdistan yapılanması çalışmaları Güneydoğumuz üzerindeki hesapları her geçen gün daha da netleştirmektedir.
Hepinizin malumu, Kuzey Irak'ta bulunan Kürt gruplar geçen günlerde 1 milyon 700 bin imza toplayarak bağımsızlık talebinde bulunmuşlar ve de Kuzey Irak bölgesini "Güney Kürdistan" olarak adlandırmışlardı. Kuzey Kürdistan olarak düşünülen yerin neresi olduğunu gayet iyi biliyorsunuz.
Bir Türk şehri olan Kerkük'ün demografik yapısı değiştirilmekte ve Kürtler bu şehre yoğun bir şekilde yerleştirilmektedir. Bu gelişmeyi ABD Ankara büyükelçisi Edelman da itiraf etmişti.
Irak seçimleri yaklaşırken, son günlerde ABD'li yetkililer de Kerkük'ün Kürt şehri olması yolundaki adımları açıkça desteklediklerini beyan ettiler.
AKP iktidarının kırmızı çizgilere olan duyarsızlığı ve hatta ABD'ye ve de burada bu bölgedeki Kürt gruplara verdiği cesaret bu süreci oldukça hızlandırmaktadır.
Irak'ta ay sonu yapılması planlanan seçimler neticesinde, Kuzey Irak üzerindeki hesaplar daha da gün yüzüne çıkacaktır.
Kuzey Irak'ta esasen fiili olarak kurulan, ama ilan edilmeyen Kürdistan yapılanması seçimlerin sonucunda demokratikleşme(!) adı altında resmi olarak da ortaya çıkacaktır.
Kuzey Irak'ta Türkiye, Suriye ve İran'a komşu olan bu coğrafyada oluşan bu Kürt yapılanması ve merkezi otoritesi Türkiye'yi, İran'ı ve Suriye'yi tehdit etmektedir.
Başta ABD olmak üzere, Batılı ülkeler yaptıkları ve de yapacakları gerek sosyal, siyasi ve ekonomik, gerekse askeri yardımlarla beraber bu bölgeyi cazibe merkezi haline getirebilir.
Bu da Türkiye'nin güneydoğusunun ve diğer saydığımız ülkelerin bölünme tehlikesiyle karşı karşıya gelmesine neden olabilir.
Zaten bu tehlike sinyallerinden dolayı bu coğrafya kırmızı çizgilerimizdendi. Ama maalesef bütün kırmızı çizgiler önce pembe oldu, sonra da tamamen silindi.
Bu noktada ulusal güvenliğimiz ve misak-ı milli sınırlarımız tehlike altındadır ve bu mesele ülkemizin çıkarları doğrultusunda acilen ele alınmalı ve de çözülmelidir.
Yoksa iş işten geçecek ve çözüm imkansız hale gelecek.
Güneydoğumuz konusunda sadece sınır dışından mı tehlike var? Tabii ki hayır.
AKP'nin çıkardığı bir takım yasalarla beraber Güneydoğumuzda hızla topraklarımız ve sulak arazilerimiz satılmaktadır.
İsrailli işadamları bu bölgedeki Yahudi kökenli Türk vatandaşları üzerinden toprak satın almaktadır.
1992 yılından beri planlanan ve son günlerde tekrar gündeme gelen Kibbuztlar meselesi dikkatle ele alınması gereken bir mevzudur.
Her 100 dönüm araziye en az 15 aile yerleştirilecek ve de ortak tarım yaparak bu bölgeye yerleşecekler.
Bu aileler İsrail'de uyum sorunu yaşayan Yahudi ailelerden seçilmektedir.
Finansörlere dikkat: Kürt ve Yahudi asıllı İsrailli işadamları.
Peki, tehlikesi ne olabilir?
1948 İsrail devleti kurulmadan önce Filistin topraklarına da Yahudiler aynı şekilde yerleştirilmiş ve sonuç ortada.
Kısaca, Güneydoğumuz hem dışarıdan kaşınıyor, hem de içeriden oyuluyor.
Yaşanan gelişmeler ülkemizin üniter yapısını, milli bütünlüğünü bölmeye yöneliktir.
Devlet- millet, asker-sivil el ele, gönül gönüle bir ve beraber olarak yeniden kuvay-ı milliye anlayışıyla vatanımıza sahip çıkalım.
Sahip olduğumuz değerleri kaybedersek bir daha bulamayabiliriz.
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin, 1991 yılında ifade ettiği gibi "Oyun Türkiye üzerine oynanıyor".
Oyunların farkına varan ve gerekli önlemleri alarak kırmızı çizgilerimize gerektiği gibi sahip çıkan siyasilere ihtiyacımız var.
Şunu unutmayalım ki, dünya adaleti ve de barışı yaşayacaksa bu ancak ve ancak Türk milletinin iktidarıyla mümkün olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025