Dünya genelinde 7 milyondan fazla insana bulaşan, 400 binden fazla insanın da ölümüne neden olan Korona pandemisi; finans, tüketim ve üretim krizlerinin aynı anda yaşanmasına neden oldu.
Diğer krizlerde olduğu gibi bu krizde de hazırlıksız yakalanan kapitalist ülkeler, yaşanan ekonomik sorunların üstesinden gelemedikleri gibi, daha büyük krizin de beklentisi içindeler ve kara kara düşünüyorlar.
Kapitalizmin temsilcisi olan küresel kurumlar bugünlerde rapor üzerine rapor açıklıyorlar. Ve bu raporlar onların karamsarlığını ve çaresizliğini açıkça gözler önüne seriyor.
Merkezi ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Dünya Bankası, hazırladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu'nda, "koronavirüs salgınının dünya ekonomisinde 19. yüzyıldan bu yana görülen en büyük çöküşe neden olacağı" tahmininde bulundu.
Raporda şu noktaların altı çizildi:
* Dünya ekonomisi 2020 yılında yüzde 5,2 küçülecek. Gidişata göre bu oran daha da artabilir.
* Çok sayıda ülkede kişi başına gelir, 1870'den bu yana görülmedik ölçüde azalacak. (150 yıldır görülmemiş bir krizden bahsediliyor.)
* Bu durum en az 70 milyon kişiyi aşırı yoksullaştıracak.
* Gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri 2020'de yüzde 7 küçülecek. Gelişmiş olan ülkelerde bu oran yüzde 2,5 olacak.
* Sokağa çıkma kısıtlamalarının salgının gidişatına göre 3 ay uzatılması halinde ise bu oranlar sırasıyla yaklaşık yüzde 9 ve yüzde 5 olacak.
Gördüğünüz gibi, kapitalist ülkelerin nabzını tutan Dünya Bankası panik halinde…
Şimdilik 150 yıldır görülmeyen bir krizden bahsediyor.
"Şimdilik", çünkü aşının bulunması gecikirse, pandemide yeni dalgalar gündeme gelirse, bu kötümser tahminler daha kötümser olarak yeniden revize edilecek.
Ve "tabutuna son çivi çakılan" kapitalist ekonominin bu kötü gidişata hiçbir çözümü yok.
Kapitalizmin kalesi olan ABD'de önce ekonomik kriz olarak başladı, ardından sosyal patlamaya ve neredeyse bir iç savaşa dönüştü.
ABD'yi yöneten iradeler eskiden dünyayı sömürerek elde ettikleri ekonomik güçle bu tür hadiselerin üstesinden bir şekilde gelebiliyorlardı ama her şey çok değişti.
Dünyada yeni dengeler var ve hiçbir ülke artık sömürülmek istemiyor.
Yeni denge merkezi BRICS devletleri ve özellikle de Çin olarak görülüyor.
Batılı ülkelerin yetkililerinden bu konuda sık sık açıklamalar geliyor.
Son açıklama Almanya Dışişleri Bakanı Haiko Maas'tan geldi.
Alman Bakan şu dikkat çekici ifadeleri kullandı:
"Çin gelecekteki süper güç... Çin, Almanya'nın en büyük ticari partneri… Pekin ile diyalogu sadece ekonomik ve ticari konularla sınırlandırmamalıyız."
Eylül ayında yapılması planlanan AB-Çin zirvesinin ertelenmesinin sadece salgınla bağlantılı olduğunu kaydeden Maas, sonuçlara ancak yüz yüze görüşmelerle varılabileceğini vurgulayarak, "Umarım zirve yıl sonundan önce yapılacak" dedi.
Almanya gibi dünya ekonomisinde etkin olan ülkelerin, Çin'in yeni denge merkezi olduğu bir yeni dünya düzenine göre pozisyon almaya çalışması oldukça önemli…
Fransız siyasetçi Le Pen yıllar önce yaptığı açıklamada, dünyada ekonomik modellerin bir mücadelesi olduğunu, bunların ABD'nin dayattığı Kapitalizm ile Rusya'nın uyguladığı vatansever model olduğunu belirtmişti.
Bütün gelişmeler gösteriyor ki, bugün çözüm adına dünyada tek bir model var, O da vatansever model olarak ifade edilen Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.
Çin, bu eşsiz Modeli, Prof. Dr. Baş'ın 27 Şubat 2013'te Rusya Duma'sında gerçekleşen tarihi Milli Ekonomi Modeli toplantısından bir hafta sonra 5 Mart 2013 tarihinde tümüyle uygulama kararı almıştır.
Hem de "tüketim odaklı ekonomi" ifadesiyle "Geleceğe Yön Veren Rehber Prensipler" olarak…
Kapitalist ükelerdeki çaresizlik, Dünya Bankası gibi küresel kapitalist kurumların açıkladığı olumsuz raporlar, Kapitalizmin bittiği gerçeğini yeniden ilan ediyor.
Çin'in parmakla gösterilerek, yeni süper güç olarak ifade edilmesi, Çin ile ilişkileri geliştirme çabaları da; Çin'in uyguladığı Milli Ekonomi Modeli'nin, uygulayan ülkeleri hangi noktalara taşıdığını gösteriyor.
Çin'in bugün olduğu konumda bizler Türkiye olarak olabilirdik, ama Prof. Dr. Haydar Baş'ı baş tacı edip, Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayabilseydik.
Modelin Sahibi olarak kendisinin bize sunduğu fırsatları millet olarak kaçırdık ama en azından bıraktığı ilim mirasından ve bu işin şifrelerini bilen yetiştirdiği kadrodan istifade edebiliriz. Yeter ki şu kör inadı bırakalım.
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025