Diyanet camiasında, müftüler, vaizler ve imam-hatipler arasında çok sayıda alim, fazıl ve bildiklerini cemaatle her platformda paylaşabilecek şahsiyetler olduğuna inanıyorum. İkaz ve irşad görevlerini yapmalarına hiç bir gücün mani olamayacağını düşünüyorum. Fakat bu kesimin dahi son birbuçuk yıldır suskunları oynadığına esefle şahit olmaktayız.
Birbuçuk yıldan beri tek başına iktidarda bulunan AKP'nin yaptıklarını bir başka hükümet yapsaydı, sözünü ettiğimiz ikaz ve irşad ekipleri gökkubbeyi inletmişlerdi ki, onlardan beklenen de budur. Bizi şaşırtan, ulema sınıfının da "bizim parti yaptıysa doğrudur" tutarsızlığının kulpunu tutmuş olmasıdır.
Şu ayet-i kerimeleri, sayın hocalarımın sabah-akşam okuduklarını zannediyorum:
"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar) içinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez."
"Kalplerinde hastalık bulunanların: Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz, diyerek onların arasına koştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih, yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır."
Mealini okuduğumuz Maide suresinin 51 ve 52. ayetlerinin ardından yapılan izahı da, Diyanet Vakfı'nın mealinden takip edelim:
"Başka dinden olanlar, özellikle Yahudiler ve Hıristiyanlar Müslümanların dostu olmazlar; onlar ancak birbirinin dostu olur, birbirini destekler. Zaman zaman Müslümanlara yaklaşmaları, kendi menfaatleri bunu gerektirdiği içindir. Müslümanların bunu unutmamaları ve kendi aralarındaki dostluğu güçlendirmeleri zaruridir.
Müslümanların arasına sızan iki yüzlüler, felaket tellallığı yaparak onları, kafirlere yöneltmek isterler; iman ehlinin bunlardan da sakınması gerekmektedir."
Peygamber makamı olan mihrabın, minberin ve kürsünün bugünkü temsilcileri sayın hocalarıma, bu ayetleri tefekkür ve tezekkür etmelerini teklif ediyorum. Kendi aralarında, hatta kendi vicdanlarında bu ayetler ışığında, hükümetin icraatlarını değerlendirmelerini bekliyorum.
"Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek Yahudi ve Hıristiyanların arasına koşanlar bu mandacılık illeti ile malul olanlar, mandacı zihniyetin mahkumu olanlar kimlerdir, neler yapmaktadırlar, neler çiziktirmektedirler? Afganistan'ın işgali sırasında halkın direncini kıranlar, Irak topraklarının istilası arefesinde bu milletin direncini, hassasiyetini törpüleyenler bunlar değilmiydi? Bugün bu cennet vatanın parçalanmasına, halkı alıştırma, halkı hazırlama görevini de bunlar yürütmüyor mu?
Ve siz, ikaz ve irşad ekipleri, neredenisiz?
Birbuçuk yıldan beri tek başına iktidarda bulunan AKP'nin yaptıklarını bir başka hükümet yapsaydı, sözünü ettiğimiz ikaz ve irşad ekipleri gökkubbeyi inletmişlerdi ki, onlardan beklenen de budur. Bizi şaşırtan, ulema sınıfının da "bizim parti yaptıysa doğrudur" tutarsızlığının kulpunu tutmuş olmasıdır.
Şu ayet-i kerimeleri, sayın hocalarımın sabah-akşam okuduklarını zannediyorum:
"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar) içinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez."
"Kalplerinde hastalık bulunanların: Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz, diyerek onların arasına koştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih, yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır."
Mealini okuduğumuz Maide suresinin 51 ve 52. ayetlerinin ardından yapılan izahı da, Diyanet Vakfı'nın mealinden takip edelim:
"Başka dinden olanlar, özellikle Yahudiler ve Hıristiyanlar Müslümanların dostu olmazlar; onlar ancak birbirinin dostu olur, birbirini destekler. Zaman zaman Müslümanlara yaklaşmaları, kendi menfaatleri bunu gerektirdiği içindir. Müslümanların bunu unutmamaları ve kendi aralarındaki dostluğu güçlendirmeleri zaruridir.
Müslümanların arasına sızan iki yüzlüler, felaket tellallığı yaparak onları, kafirlere yöneltmek isterler; iman ehlinin bunlardan da sakınması gerekmektedir."
Peygamber makamı olan mihrabın, minberin ve kürsünün bugünkü temsilcileri sayın hocalarıma, bu ayetleri tefekkür ve tezekkür etmelerini teklif ediyorum. Kendi aralarında, hatta kendi vicdanlarında bu ayetler ışığında, hükümetin icraatlarını değerlendirmelerini bekliyorum.
"Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek Yahudi ve Hıristiyanların arasına koşanlar bu mandacılık illeti ile malul olanlar, mandacı zihniyetin mahkumu olanlar kimlerdir, neler yapmaktadırlar, neler çiziktirmektedirler? Afganistan'ın işgali sırasında halkın direncini kıranlar, Irak topraklarının istilası arefesinde bu milletin direncini, hassasiyetini törpüleyenler bunlar değilmiydi? Bugün bu cennet vatanın parçalanmasına, halkı alıştırma, halkı hazırlama görevini de bunlar yürütmüyor mu?
Ve siz, ikaz ve irşad ekipleri, neredenisiz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025