Memurlar ile hükümet yetkilileri maaşlara yapılacak zam konusunda anlaşamayınca konu Kamu Çalışanları Hakem Heyeti’ne gitti.
Heyete gitmeden önce hükümet en son 2012 için yüzde 3,5+4, 2013 içinse yüzde 3+3 teklif vermişti. Memurlar tarafından bu oranlar kabul görmeyince heyete gidildi.
Heyet, memurların beklentisini karşılamadı ve hükümetin teklifine paralel bir karar aldı; 2012 için yüzde 4+4, 2012 için yüzde 3+3…
Yani açıklanan resmi enflasyonun oldukça altında bir rakam…
Yıllık bazda ortalama memur maaşına 154 liralık bir zam olmuş oldu. Memurlarımız bu parayı bozdurup bozdurup harcar herhalde…
Hakem Heyeti’nin hükümetin teklifine yakın bir karar alması gayet normal bir neticedir.
Çünkü Kamu Çalışanları Hakem Heyeti’nin üyeleri, memurlarla hükümet arasında gelişen bu anlaşmazlığın siyaset tarafı olan Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmektedir.
Heyetin üyelerine bakalım: Sayıştay Başkanı, Maliye Bakanlığı Bütçe ve mali Kontrol genel Müdürü, Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, Hazine Müsteşar Yardımcısı, Devlet Personel Başkan Yardımcısı ve 2 adet üniversite öğretim görevlisi…
Memurları temsilen 2 Memur-Sen, 1 Kamu-Sen ve 1 de KESK’ten üye…
Memurlar maça 1-0 mağlup başlıyorlar.
Üyelerin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmesi ve de üyelerin çoğunun hükümetin kontrolünde olan bürokratlardan oluşması memurlar lehine herhangi bir kararın çıkmayacağını göstermektedir. Ve zaten öyle de oldu.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi mevcut siyasi iradenin daha fazla zam verme ihtimali yoktur. Memurların hak ettiği zamma ulaşması ancak devleti güçlü kılacak projelerle mümkündür.
Mevcut siyasi irade ise IMF ve AB aklıyla hareket ettiği için, bugün AB ve ABD’nin ekonomik kriz yaşamasının temel nedeni olan serbest piyasa ekonomisini uygulamaya çalıştığı için devletin gücü kalmamıştır ve güçsüz bir devletin memuruna talep ettiği zammı vermesi asla mümkün değildir.
Devletin güçlü olabilmesi ancak Prof. Dr. Haydar Baş’ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür. Bunu sadece biz demiyoruz, 7 uluslar arası kongreye katılan 400’ü aşkın yerli ve yabancı bilim adamı bu gerçeği tüm dünyaya bizzat ilan etmişlerdir.
Bu kongrelerin ardından başta Rusya, ABD, Çin gibi büyük devletler olmak üzere 100’ü aşkın ülkenin Milli Ekonomi Modeli’nden istifade etmeye çalışması bu gerçeğin bir ispatı niteliğindedir.
Devletin güçlü olması için, o devletin en doğal hakkı olan senyoraj hakkını kullanması gerekmektedir. Ancak bu şekilde ekonomik büyüme ekonomiye faydalı hale getirilir.
Eğer ekonomik büyüme var da, senyoraj devreye konulmuyorsa, bir süre sonra o büyüme, deflasyon ve stagflasyon gibi ekonomik hastalıklara neden olur.
Yani senyoraj gelirini devreye koymak enflasyon gibi ekonomik hastalıklara neden olmaz, bilakis enflasyondan çok daha zararlı olan, ülkenin ekonomisinin çökmesine neden olabilecek hastalıkların önlenmesi için yegane tedavi yöntemidir, bir zorunluluktur.
Devlet, senyoraj geliriyle güç bulurken bir de buna madenlerin ve kamu şirketlerinin devlet millet ortaklığıyla işletilmesinden elde edilen gelir ilave edilince, eli çok daha fazla güçlü hale gelir ve vatandaşlarına gerçekten hizmet imkanı bulabilir.
Böyle güçlü bir devlet ne memurunu ihmal eder, ne de işçisini, çiftçisini, emeklisini…
O halde ey memurlar, ey işçiler, çiftçiler, emekliler, gelin çok geç olmadan gece gündüz çalışalım, Milli Ekonomi Modeli’ni ve Sahibini iktidara taşıyalım.
Heyete gitmeden önce hükümet en son 2012 için yüzde 3,5+4, 2013 içinse yüzde 3+3 teklif vermişti. Memurlar tarafından bu oranlar kabul görmeyince heyete gidildi.
Heyet, memurların beklentisini karşılamadı ve hükümetin teklifine paralel bir karar aldı; 2012 için yüzde 4+4, 2012 için yüzde 3+3…
Yani açıklanan resmi enflasyonun oldukça altında bir rakam…
Yıllık bazda ortalama memur maaşına 154 liralık bir zam olmuş oldu. Memurlarımız bu parayı bozdurup bozdurup harcar herhalde…
Hakem Heyeti’nin hükümetin teklifine yakın bir karar alması gayet normal bir neticedir.
Çünkü Kamu Çalışanları Hakem Heyeti’nin üyeleri, memurlarla hükümet arasında gelişen bu anlaşmazlığın siyaset tarafı olan Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmektedir.
Heyetin üyelerine bakalım: Sayıştay Başkanı, Maliye Bakanlığı Bütçe ve mali Kontrol genel Müdürü, Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, Hazine Müsteşar Yardımcısı, Devlet Personel Başkan Yardımcısı ve 2 adet üniversite öğretim görevlisi…
Memurları temsilen 2 Memur-Sen, 1 Kamu-Sen ve 1 de KESK’ten üye…
Memurlar maça 1-0 mağlup başlıyorlar.
Üyelerin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmesi ve de üyelerin çoğunun hükümetin kontrolünde olan bürokratlardan oluşması memurlar lehine herhangi bir kararın çıkmayacağını göstermektedir. Ve zaten öyle de oldu.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi mevcut siyasi iradenin daha fazla zam verme ihtimali yoktur. Memurların hak ettiği zamma ulaşması ancak devleti güçlü kılacak projelerle mümkündür.
Mevcut siyasi irade ise IMF ve AB aklıyla hareket ettiği için, bugün AB ve ABD’nin ekonomik kriz yaşamasının temel nedeni olan serbest piyasa ekonomisini uygulamaya çalıştığı için devletin gücü kalmamıştır ve güçsüz bir devletin memuruna talep ettiği zammı vermesi asla mümkün değildir.
Devletin güçlü olabilmesi ancak Prof. Dr. Haydar Baş’ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür. Bunu sadece biz demiyoruz, 7 uluslar arası kongreye katılan 400’ü aşkın yerli ve yabancı bilim adamı bu gerçeği tüm dünyaya bizzat ilan etmişlerdir.
Bu kongrelerin ardından başta Rusya, ABD, Çin gibi büyük devletler olmak üzere 100’ü aşkın ülkenin Milli Ekonomi Modeli’nden istifade etmeye çalışması bu gerçeğin bir ispatı niteliğindedir.
Devletin güçlü olması için, o devletin en doğal hakkı olan senyoraj hakkını kullanması gerekmektedir. Ancak bu şekilde ekonomik büyüme ekonomiye faydalı hale getirilir.
Eğer ekonomik büyüme var da, senyoraj devreye konulmuyorsa, bir süre sonra o büyüme, deflasyon ve stagflasyon gibi ekonomik hastalıklara neden olur.
Yani senyoraj gelirini devreye koymak enflasyon gibi ekonomik hastalıklara neden olmaz, bilakis enflasyondan çok daha zararlı olan, ülkenin ekonomisinin çökmesine neden olabilecek hastalıkların önlenmesi için yegane tedavi yöntemidir, bir zorunluluktur.
Devlet, senyoraj geliriyle güç bulurken bir de buna madenlerin ve kamu şirketlerinin devlet millet ortaklığıyla işletilmesinden elde edilen gelir ilave edilince, eli çok daha fazla güçlü hale gelir ve vatandaşlarına gerçekten hizmet imkanı bulabilir.
Böyle güçlü bir devlet ne memurunu ihmal eder, ne de işçisini, çiftçisini, emeklisini…
O halde ey memurlar, ey işçiler, çiftçiler, emekliler, gelin çok geç olmadan gece gündüz çalışalım, Milli Ekonomi Modeli’ni ve Sahibini iktidara taşıyalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025