Umre Hatıraları

Geçtiğimiz günlerde Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın da olduğu bir grup arkadaşla umre ziyaretimizi yapmak için Hicaz topraklarına yolculuğumuz oldu.

Öncelikle Medine'ye gittik. Medine, Peygamberimiz, Efendimizi misafir olarak bağrına basmış münevver bir belde. Gördük ki, dünyanın dört bir yanından gelmiş ziyaretçiler, Medine'yi Münevverede'ler. Ravzayı Mutahhara bütün vakit namazlarında son derece yoğun. Mescidin, içi namaz vakitlerinde dolu olduğu için, caminin avlusu da dolma noktasına geliyor.

Özellikle iftar saatlerinde çok ciddi bir hareketlilik yaşanıyor. Caminin içinde ve avlusunda sofralar açılıyor. Belli başlı yiyecek hurma. Müminler, birbirlerine ikramda bulunmanın yarışı içine giriyorlar. İnsanlar, almaktan ziyade vermenin hesabını yapıyorlar.

İki gece teravih namazlarımızı Mescidi Nebevide kılma fırsatımız oldu. İlk on rekatını bir imam, diğer on rekatını ise farklı bir imam kıldırıyor. Namazlar cüzle kıldırılıyor. Manevi atmosfer oldukça yoğun olarak yaşanıyor.

Medine'deki ziyaretin en can alıcı noktalarından bir tanesi de Selam kapısından girmek ve Peygamberimiz Efendimizi ziyaret etmek. Kalabalık ziyaretçilerin arasından adım adım yaklaşıp "selam" vermek, O'nunla konuşmak ve dertlerimizi, çilelerimizi anlatmak, O'na olan hasretimizi dile getirmek, O'ndan şefaatini dilemek, milletimizin devletimizin için, içine düşürüldüğümüz durum için, desteğini talep etmek, ülke bütünlüğümüz için O'nu vesile kılmak ziyaretin ana maksatlarından birisini teşkil ediyor.

Veda ziyaretinden sonra yolculuğumuz Mekke'ye uzanıyor. Medine'den çıkarken ihramlarımıza bürünüyoruz. "Lebbeyk Allahumme Lebbeyk" zikirleriyle Mescidi Haram'a gidiyoruz. Beytullah karşımızda, yanı başımızda Kıblemiz, O'nu seyretmek gönüllere huzur veriyor. Hacer-ül Esved'den başlayan tavafımızı yapıp, ardından Safa-Merve arasında Say'ımızı yapıyoruz. Evet dostlar, bu şekilde umremizi yapmış oluyoruz.

Bayram namazını da Mescidi Haramda kıldık. Sabah namazını kıldıktan sonra zaten kalabalık olan cemaat daha da artmaya başlamıştı. Biz ise ancak Peygamberimiz Efendimizin doğduğu evin yanında namaz kılacak bir yer bulabilmiştik. Kadın, erkek; çoluk çocuk güzel ve temiz kıyafetlerini giyinmiş ve bayram namazına gelmişlerdi. Bayram namazının vakti doluncaya kadar müezzin tarafından tekbirler, selat ve selamlar getiriliyordu. Biz de birlikte tekbir; selat ve selam getiriyorduk. Artık Mescidi Haram dolmuş, dış avluları tamamen tıklım tıklım olmuş, yollar trafiğe kapanmış, yolları dolduran cemaatin bitiş noktası görülemeyecek noktaya gelmişti.

Umre boyunca umreye gelen Türkler, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza karşı yoğun bir ilgi ve sevgiyle yaklaştılar. Memleketimizin sorunlarını ancak hocamızın çözebileceğini ifadeyle çalışmalarından dolayı teşekkür ettiler, dualar ettiler. Bağımsız Türkiye Partisinin kısa süre içerisinde geniş kitleler tarafından tanınmasını tebrik ederek, iktidar olması için gereken çalışmaları yapmaya talip olduklarını ifade ettiler

Evet bir umre ziyaretimiz böylece gerçekleşmiş oluyordu.