Ülkemizde son haftalarda ABD eksenli yoğun bir trafik yaşanıyor.ABD'nin en stratejik isimleri ard arda Ankara ile temaslarda bulundular.Önce aylardır boş duran ABD Ankara Büyükelçiliği'ne Ross Wilson atandı.Ardından FBI Başkanı Robert Mueller, bir hafta sonra da CIA Başkanı Porter Goss geldi.18-19 Aralık'ta NATO Genel Sekreteri Jaap Scheffer da Ankara'ya gelecek.Yapılan görüşmelerin basına yansıyan kısımlarından fazla bir şey anlaşılmasa da, zamanları kendilerine göre oldukça kıymetli olan bu isimlerin birbiri ardına gelip, Ankara'da oldukça zaman harcamaları ister istemez bizleri farklı düşüncelere itmektedir.Basına yansıdığı kadarıyla görüşmeler, PKK ve El Kaide terörizminin sonlandırılması, İran'ın nükleer çalışmalarına ortak bir tavır ve de Irak'ta demokratik(!) sürece katkı hedeflerini taşıyor.Olayın göründüğü kadar basit olmadığı kesin.Birçok köşe yazarı bu konuda değişik yorumlarda bulundular, ama biz de farklı açılardan değerlendirmeler yapalım. Tabii, kapalı kapılar ardında gerçekleşen bu görüşmeler hakkında kesin bir yorum yapmak mümkün değil, ama "görünen köy kılavuz istemez" misali, "yapılanlar yapılacakların habercisi" gerçeğinden yola çıkarak geleceğe ışık tutmaya çalışalım.Önceden beri gerek ABD, gerekse AB, Türkiye'nin PKK'ya karşı silahlı mücadeleyi bırakması ve olayı siyasal bir zeminde çözüme kavuşturması konusunda baskılar yapıyordu. Yani bunun Türkçe'si, PKK'nın siyasal taleplerinin yerine getirilmesi, Türkiye'de anayasanın ifade ettiği "ulus" kavramının parçalanması, aynen Irak'ta oluşturulduğu gibi federatif bir yapılanmaya gidilmesi, kısaca Türkiye'nin parçalanmasıdır.Dikkat ederseniz Barzani'nin talepleri de bu doğrultuda.Irak'ta bombalarla, katliamlarla, tecavüzlerle gelinen noktaya, Türkiye'nin kuzu kuzu gelmesi isteniyor.Yapılan ziyaretlerde gerek bu federatif yapılanmanın temelleri, gerekse Abdullah Öcalan'ın bu yapılanmadaki misyonu üzerinde durulmuş olabilir.Diğer önemli bir konu ise yine ülkemizin içişlerini de oldukça yakından ilgilendiren Kuzey Irak'taki sözde devlet oluşumu.Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in öngörüsüyle, bu oluşum, Türkiye'yi, Suriye'yi ve de İran'ı direkt olarak etkilemektedir ve de bölme amaçlıdır.Sözde Kürdistan'ın Başkanı Barzani, ABD Başkanı, İngiltere Başbakanı ve de Vatikan tarafından "Başkan" ve "Ekselans" olarak kırmızı halılarla karşılandı. Irak'ın içinde sadece federatif bir bölgenin lideri konumunda olan bir peşmergeye gösterilen bu ilgi ve alaka, bu bölge ve başındaki insanın getirilmek istendiği noktanın da habercisidir."Irak'ta iç çatışma olursa bağımsızlığımızı ilan ederiz" diyen Barzani ve destekçileri, şunu gayet iyi bilmektedir ki, Irak seçimleri sonrası hayata geçirilecek olan yeni anayasa, zaten Şii ve Sünni federasyonlarının önünü açmaktadır ve bu da bir iç savaşın sinyalidir.Yani bu gerçekler sözde Kürdistan devletinin ilanına oldukça az bir zaman kaldığını ifade etmektedir.Benim endişem şu: "Acaba 1948'de kurulan İsrail Devletini nasıl ilk olarak bize tanıttırdılarsa, ikinci İsrail Devleti olarak ifade edilen bu sözde devlet için de mi aynı şey olacak? İstihbarat zirvelerinde bu konu da görüşüldü mü?"ABD, Türkiye'nin gerek Ortadoğu'da gerekse bütün İslam Devletleri nezdinde, tarihin bir mirası olarak doğal bir liderliğe sahip olduğunu biliyor. Bu sebeple İsrail'i ilk olarak bize tanıttırdılar.Türkiye gibi lider bir ülkenin kırmızı çizgilerini tamamen terk etmesi, diğer İslam ülkelerinin de global güçler önünde boyun eğmesine neden olmaktadır. Halbuki tarih göstermiştir ki, İsrail bulunduğu coğrafyada kargaşanın da sebebi olan bir çıbanbaşı olmuştur. Şimdi de Irak'ın kuzeyindeki oluşum civar ülkeler ve özellikle de Türkiye için bir çıbanbaşı niteliğindedir.Stratejik müttefik tarafından Türkiye'nin kendi çıbanını büyütmesi istenmiştir. Şimdi de olgunlaşan bu çıbanın resmen tanınması için zemin hazırlanmaktadır.FBI ve CIA liderlerinin İran'ın, Dışişleri Bakanı Mottaki vesilesiyle PKK konusunda bir işbirliği talep etmesinin hemen ardından gelmesi de oldukça düşündürücüdür.ABD'li üst düzey yetkililerinin yoğun ziyaretleri, esasen hem İran'a hem de Suriye'ye, hatta son zamanlarda ticari diyaloglarla yanaşmaya çalışan Rusya'ya bir mesaj niteliğindedir.Görüldüğü gibi ABD attığı bir taşla sadece bir ya da iki kuşu vurmayı değil, bir kuş sürüsünü hedeflemektedir.Bütün bu yorumları yaparken Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "Asıl oyun Türkiye'ye oynanıyor" sözünü de asla unutmayalım.Müttefik zannettiğimiz Batılıların yıllarca bizden istediği tavizler ve de siyasilerimizin bu talepleri yerine getirme çabaları, tarihin gücünü özünde barındıran Türkiye çınarının köküne, gövdesine, dallarına ve de yapraklarına zarar vermektedir.Bu aşamada yazarlarımızdan Muharrem Bayraktar Bey'in 16.09.2005 tarihindeki yazısında verdiği bir bilgiyi sizlerle tekrar paylaşmak isterim."Türkiye ile ilgili "kaos, kargaşa, çatışma, iç savaş" planlamasının ve dahi " ANLAŞMASININ (!) yapıldığı yıl 1987 yılıdır. Emekli Genaral ve Rus askeri istihbarat uzmanı Kornikov'un verdiği bilgilere göre 1987 yılında Londra'da bir toplantı yapılır. Toplantıya katılanlar ağırlıklı olarak CIA ve İngiliz istihbarat (MI5) uzmanlarıdır. Bu toplantılarda imzalanan Times Anlaşmasına göre, küresel güçlerin Yeni Paylaşım haritasında, Doğu Avrupa'nın merkezi sayılan Yugoslavya, Mezopotamya ve Türkiye bulunmaktadır. Times Anlaşmasına göre "karıştırılıp" yutulacak bölgeler arasında yer alan Yugoslavya parçalanmış, işlem tamamlanmıştır. Mezopotamya operasyonu, Irak işgali ve gelişen "yüksek kaos" ile devam etmektedir. En önemli hedef olan Türkiye'de ise "etnik çatışmaları, sokak nümayişleri" adım adım tırmandırılmakta, bu planın en büyük parçası olarak da Türkiye'yi Irak'ın içindeki kaosa sokarak "altın vuruşun" yapılacağı gün beklenmektedir."Evet. Oldukça dikkat çekici ifadeler.Gerek Yugoslavya'nın parçalanma süreci gerekse Irak işgali öncesi bu bölgelerde ve de civar ülkelerde oldukça yoğun bir ajan trafiği yaşanmaktaydı.Tarihte yaşadığımız tecrübelerden de yola çıkarak, dost ve düşmanı ayırt etmenin zamanı gelmiştir, hatta geçmektedir.Milli projelerle dimdik ayakta durmak varken, birilerinin piyonu olarak sefil bir hayat sürmenin hiçbir mantığı yoktur.Artık başımızı kuma gömmekten vazgeçmeliyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025