7 milyon çalışanı doğrudan, toplumun tamamını da dolaylı olarak ilgilendiren asgari ücretin belirlenme süreci devam ediyor.
Asgari ücret çoktan belli oldu da komisyon toplantılarında tiyatro mu oynanıyor, yaşanan süreçte akla gelen bir soru.
Zira 10 Aralık'ta birinci toplantı, 16 Aralık'ta ikinci toplantı ve dün de üçüncü toplantı gerçekleşti ama bu toplantıların hiçbirinde ne işçi temsilcileri, ne de işveren temsilcileri herhangi bir asgari ücret rakamından bahsetmedi.
O zaman şu soru da doğal olarak sorulur: Ey komisyondakiler, eğer herhangi bir rakam konuşmayacaksanız siz toplanıp toplanıp niye dağılıyorsunuz?
Yapılan 3 toplantı, 4'üncü toplantı için herhalde!
O zaman üç toplantıyı yapmayın, sadece 4'üncü toplantıyı yapın, milletin gündemini de boş yere meşgul etmeyin!
Bir diğer husus ise, Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçileri kim temsil ediyor merak konusu. Diyeceksiniz ki, Türk-İş temsil ediyor.
Ben de onu diyorum, ediyor mu?
Komisyonun görevi, asgari ücret pazarlığı…
Eğer işçileri temsil ettiğini iddia eden Türk-İş temsilcilerinin kafasında, yapılan bu üç komisyon toplantısında teklif edecekleri herhangi bir rakam yoksa söyler misiniz neyin pazarlığını yaptılar?
Eğer toplantılara katılıp katılıp, çay çorba içip, hiçbir pazarlık yapmayarak, sonunda da "Açıklanan rakamı kabul etmiyoruz" deyip masadan kalkacaklarsa, o zaman çalışanların hakkını komisyonda kim temsil ediyor?
Bir tiyatrodur sürüyor gidiyor.
Çalışan milyonlar da sanki bu komisyondan bir şey çıkacakmış gibi pür dikkat takip ediyor. Ama her yıl yaşandığı gibi dağ hep fare doğuruyor.
Gerçi Türk-İş geçen yıl öyle bir teklif de bulundu ki, insanın "Bırak dağınık kalsın" diyesi geliyor. Ne teklif etmişlerdi; "Açlık sınırı kırmızıçizgimizdir, altındaki bir rakam kabul edilemez."
Kanunda ifade edilen asgari ücret yoksulluk sınırına karşılık gelirken, milyonlarca işçiyi temsil ettiğini söyleyen Türk-İş'in yetkilisi kırmızıçizgisinin açlık sınırı olduğunu söylemişti.
Normal şartlar altında pazarlıklar yukarıdan aşağıya olması gerekirken, Türk-İş pazarlığı en dipten başlamıştı.
Geçen yıl bu garip tekliften ötürü o kadar büyük tepkilerle karşılaştılar ki, bu yıl 3 toplantıdır bir rakam telaffuz etmekten korkuyorlar.
Ama elbette ki korkunun ecele faydası yok.
Üçüncü komisyon toplantısından sonra toplantı hakkında bilgi veren Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar şunları söyledi:
"Komisyon toplantısında rakam olarak yine hiçbir şey gündeme gelmedi."
"Basın olarak ne hükümet ne de işverenin rakam söylemesi için üzerinde durmuyorsunuz. Dolayısıyla biz hala aynı yerdeyiz. Biz para talep eden tarafız. Para veren ve hükümet bir rakam söylesin ki biz de ona göre tavrımızı alalım."
"Biz parayı veren değiliz. Biz rakamı söylersek bu işin altından kalkamayız. Rakam söylemek en kolayı. Kamuoyunda bir sürü rakam söyleyenler var. Bu ücretler arasında yüksek belirten var, makul veren ve hiç kabul edilmeyecekler var. Bunlar oyalamadan başka bir şey değil. Artık milleti beklentiye sokmanın bir anlamı yok, bu milletin beklentilerini ortaya koyup kamuoyuna açıklamaları lazım."
Ramazan Ağar bunları söyledi ve vatandaşların tepkisi daha da artınca, bu sefer Türk-İş, saat 16.00'da kendi rakamlarını açıklayacaklarını ilan etmek zorunda kaldı.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay basın karşısına çıkarak asgari ücret talebini yüzde 45 enflasyon üzerinden refah payı eklenerek yüzde 20 refah payı ile 29 bin 583 lira olarak açıkladı.
Soru şu: Bu cümleyi kurmak için neden 4'üncü toplantıyı beklediniz?
İlk toplantıda bunu söylersiniz, ardından bunun üzerinden pazarlıklar yapılır, çalışanlar da der ki, komisyonda bizim derdimizi çeken bir sendika var.
İşin garip tarafı bütün bu yaşananlar, kamuoyunda asgari ücret teklifi olarak tartışılanlar, Türk-İş'in en son zorunlu olarak açıkladığı teklif, bunların hepsi, yine Türk-İş'in verilerine göre yoksulluk sınırının yaklaşık 70 bin lira olduğu Türkiye'de yaşanıyor.
Hükümet asgari ücreti 29 bin 583 lira olarak ilan edecek mi, Mehmet Şimşek'e bakıyoruz, elbette ki etmeyecek.
Sonuçta yine asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlar sürünecek.
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025