Bu seçenek, muhalefet için bir iktidar projesiydi
14 ve 28 Mayıs seçimlerinde seçmene ekonomik sorunların çözümü konusunda bir alternatif oluşturulamadı. En güçlü iki adaydan birisi Mehmet Şimşek'li bir ekonomi, diğeri ise Ali Babacan'lı bir ekonomiydi.
Doğal olarak seçmen, Şimşek de olsa, Babacan da olsa ekonomik anlamda sonuç değişmeyeceğine göre statükoyu tercih etti, maceraya girmeyeyim dedi.
Halbuki muhalefetin, ekonomik sorunların çözümü konusunda önünde çok kritik bir seçenek vardı; Bağımsız Türkiye Partisi'ni ittifaka dahil edebilir, ekonomi yönetimini BTP lideri Hüseyin Baş'a bırakabilir ve de Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'nin ülkemizde de uygulanmasının kapısı açılabilirdi.
Bu seçenek, bir iktidar projesiydi, muhalefetin adayını da çok rahat bir şekilde Cumhurbaşkanı yapabilirdi, ama inatla ve ısrarla görmezden gelindi, yüzde 1 bile oy katkısı olmayan AKP artığı partilere sunulan imkanlar BTP'ye ve liderine sunulmadı.
Sonuç; her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim akşamı yaptığı konuşmada "85 milyon kazandı, tüm Türkiye kazandı" dese de ülkeye ekonomik bir çözüm gelmediği için 85 milyon kaybetti, tüm Türkiye kaybetti.
Altını mutlaka çizelim, bu kaybın tek sorumlusu dönüp dolaşıp yine ekonomiyi Mehmet Şimşek'e bırakan iktidar değildi, ekonomiyi Ali Babacan'a bırakma eğiliminde olan, yanı başında bulunan Milli Ekonomi Modeli'ni ve Hüseyin Baş'ı görmezden gelen muhalefet de en az iktidar kadar sorumlu ve suçluydu.
Şimdi seçimler bitti, yalancı bahar havası dağıldı ve kusursuz fırtınayı yaşamaya başladık. İşin başındayız, çünkü Türk milletini çok daha kötü günler bekliyor. Sadece dün yayımlanan ekonomi haberlerine bakalım.
Geçen hafta tüm zamanların rekorlarını kırarak yükselen dolar, Cuma günü haftayı 23.36 lira kapatmıştı, bu haftaya 23.57 lira ile ateşi yüksek başladı. Yeni rekorlar kıracağı ifade ediliyor.
Dün TÜİK, Nisan ayı işsizlik verilerini açıkladı. Buna göre, ülkemizde resmi işsiz sayısı bir önceki aya göre 74 bin kişi artarak 3 milyon 585 kişi oldu. TÜİK, geniş tanımlı işsizlik denilen atıl işgücü oranını ise yüzde 23.8 olduğunu belirtti.
Peki, bu atıl işgücü kaç kişiye karşılık geliyor? Bunu da Disk-Ar'ın açıklamalarından öğreniyoruz. Hesaplamaya göre, geniş tanımlı işsiz sayısı 9 milyon 138 bin kişiye ulaşmış vaziyette… Düşünebiliyor musunuz, TÜİK, gerçekte işsiz olduğu halde yaklaşık 6 milyon kişiyi resmi işsiz olarak kabul etmiyor, bu kadar vatandaş atıl işgücü halısının altına süpürülüyor.
Disk-Ar'ın şu verisi de oldukça dikkat çekici: TÜİK'e göre 2019 Nisan'da yüzde 13.8 olan dar tanımlı işsizlik (resmi işsizlik) Nisan 2023'te yüzde 10.2 olarak gerçekleşti. Ancak aynı yıllarda geniş tanımlı işsizlik yüzde 19'dan yüzde 23.8'e yükseldi. Diğer bir ifadeyle resmi işsizlik 1 yılda 3.6 puan azalırken, atıl işgücü 4.8 puan artış gösterdi.
Peki, milyonlarca işsizimiz var da, bu işsizlerin her birine işsizlik ödeneği veriliyor mu? Elbette ki hayır… Disk-Ar'ın açıklaması şöyle: "İŞKUR'un Nisan 2023 verilerine göre Nisan'da işsizlik ödeneği alabilenlerin sayısı 392 binde kaldı. Böylece Nisan 2023'te resmi işsizlerin sadece yüzde 10'unu işsizlik ödeneği alabildi. 3 milyonu aşkın işsiz, işsizlik ödeneğinden yoksun kaldı. Bu da işsizlerin yaklaşık yüzde 90'ının işsizlik ödeneği alamadığı anlamına geliyor."
Kısaca, iş yok, işsizlik maaşı da yok.
Gelelim, çalışanların durumuna… 7 milyondan fazla işçinin asgari ücret zam pazarlığı bugün başlıyor. Yeni asgari ücrete refah payı ile birlikte yüzde 30 zam ön plana çıkarken, net ücretin 11 bin 58 lira olması bekleniyor. İşçinin umudu ise yüzde 40'lık zamla asgari ücretin 11 bin 910 TL'yi bulmasında.
Hükümetin seçim öncesi vaadi, asgari ücretin 500 dolar seviyesine çıkması yönündeydi. İşveren sendikası TİSK, bu dolar hesabına yönelik şu açıklamayı yaptı: "Önemli olan istihdamı aksatmayacak dengeli, çalışanın da işverenin de isteğini dikkate alan bir artış Türkiye'deyiz TL konuşacağız."
Asgari ücret, ister 11 bin 58 lira olsun, ister işçilerin umduğu 11 bin 910 lira olsun, beklenen de talep edilen de yine açlık sınırının altında… Memur için vaat edilen 22 bin lira da neredeyse yoksulluk sınırının yarısı kadar… Emeklilerden bahsetmeye gerek yok, 7 bin 500 lira açlık sınırının çok çok altında.
Seçimler geldi geçti ama vatandaş için tablo değişmedi, yine geliri eriyor, yine açlığa ve yoksulluğa mahkum…
Her zaman ifade ediyoruz, bir kez daha edelim, içinde BTP'nin ve Milli Ekonomi Modeli'nin olmadığı bir formül ülkemize asla ve asla ekonomik bir çözüm getirmeyecektir. Bugüne kadar yaşadıklarımız bunun ispatıydı, bundan sonra yaşayacaklarımız da bu ispatı pekiştirecek.
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025