Çanakkale şehitliği…

Ne zamandır Çanakkale şehitliğini ailece ziyaret etmek istiyordum, kısmet bu seneymiş…
Bize bu bereketli vatanın nasıl emanet edildiğini görmemiz açısından her Türk gencinin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir mekan burası… Çanakkale şehitliği bizim kimliğimiz…
Gençlerimiz Kilitbahir kalesini, tabyaları ve diğer kaleleri görmeli...
Gençlerimiz Mecidiye tabyalarını ve Seyit Onbaşının temsili heykelini görmeli…
Gençlerimiz birbiri ardınca sıralanan içinde binlerce şehit barındıran şehitlikleri görmeli… Gelibolu yarımadasının her karış toprağı şehit dolu.
Bizler sırf kendimize ait olan, işgal altında olmayan bir vatanda doğalım diye, esaret altında kalmayalım diye onlar canlarını ortaya koydular, bedellerin en güzelini ödediler, şahadet mertebesine yükseldiler.
Gençlerimiz İslam coğrafyasının her ilinden gelen Müslümanların Allah’ın rızasını kazanmak için, bağımsızlık için nasıl can verdiğini, şahadet kardeşliğini yaşadığını, yan yana hatta üstü üste gömüldüğünü görmeli…  
Onların toprak altından yaptıkları nasihatleri duymalı, anlamalı…
Gençlerimiz şehitlerin anısına yapılan abideyi görmeli…
Gençlerimiz ceddimizin büyük zorluklarla mücadele verdiği tünelleri, siperleri görmeli…
Gençlerimiz sel gibi akan düşmana Atatürk’ün komutasında canıyla kanıyla dur diyen 57. alay komutanlığının kahraman şehitlerini ve onlar anısına yapılan abideyi görmeli…
Gençlerimiz Conk bayırını, siperlerini, Anafartaları görmeli…
Gençlerimiz Çanakkale şehitliğini, düşünerek, bize anlatmak istediklerini anlayarak dolaşmalı…
Geçmişini hatırlamayan bir milletin geleceği asla olmaz.
Şehitliklerimizi dolaşırken, bir taraftan da Gelibolu’yu ziyaret eden Anzakları da gözlemlemeye çalıştım.
Akın akın kendi ölülerini ziyaret ediyorlar, bizimkiler de onlar daha fazla ziyaret etsin, turist gelsin mantığıyla onlara cazip imkanlar sunma yarışındalar.
Anladığım kadarıyla onların ziyaretleri sadece atalarını yad etmek için değil, dedelerinin başladığı mücadeleyi farklı yollardan devam ettirmek niteliğindeydi.
Bu sene Efes Antik şehri ve Truva gibi ören yerlerini de dolaştık.
Rahmetli Ali Gedik hocamızdan duyduğum önemli bir söz var, “Arkeolojik çalışmalarla bu vatana sahip arıyorlar” diye… Efes’te de dikkatimi çeken bu oldu. Bu topraklarda bizden önce Romalıların yaşadığını ispatlıyoruz.
Hatta olayı biraz daha abartmışız, Efes antik şehirde yarım saatte bir tiyatro oynanıyor. Klopatra ve Sezar, Roma askerleri ve Roma dansları, müzikleri…
Dünyanın diğer ülkelerinden çoluk çocuk yoğun bir katılımla gelen Roma’nın bugünkü torunları da büyük bir zevkle alkışlıyor bu bizim Türk gençlerinin oynadığı temsili tiyatroyu…
Onlar diyor ki “bu topraklar bize aitti”, bizler de turizm adına fiili olarak diyoruz ki “evet bu topraklar sizindi, alın ispat”
Endülüs medeniyetini yok eden İspanyollar 800 yıllık Endülüs eserlerini boşuna yerle bir etmediler. Yüzyıllardır Osmanlı hakimiyetinde kalan Atina’da bugün doğru dürüst İslam eseri yok.
Biz onlar gibi bütün eserleri yok edelim demiyorum ama kendi eserlerimize, tarihimize, şehitlerimize daha fazla sahip çıkalım, başkalarınınkine değil.
Turist bizim eserlerimizin muhteşemliğini görsün ve desin ki “bu vatan Müslüman Türk’e aittir.” Türk genci de desin ki “bu vatan bize dedemizden mirastır.”