Kabaca denetim, devlet kurumlarının ve özel sektörün faaliyetlerinin icraatlarının önceden belirlenen amaçlara ve kurallara uygun gerçekleştirip, gerçekleştirmediklerinin belirlenmesi için yapılan incelemedir, diyebiliriz.
Denetim aynı zamanda hem merkezi, hem yerel hem de özel sektör yönetimlerinin temel fonksiyonlarından biridir.
Erdoğan'ın tek parti iktidarı her alanda olduğu gibi bu alanı da ya işlevsiz bıraktı ya da kendine göre dizayn etti. Sonuçlarını ağlayarak yaşıyoruz.
Erzincan'da bir maden faciası daha yaşadık. Sahi bu kaçıncı facia? Ekranlara bakıyorum herkes konuşuyor, herkes çok farklı pencerelerden olayı irdeliyor.
Hemen hepsinin buluştuğu ama iktidarın direk ifade edemediği tek nokta var; İhmal.
İhmal neden kaynaklanır? Denetimsizlikten.
'Ama efendim, malum şirket denetlenmiş ve para cezası kesilmiş.'
Kim denetlemiş? Liyakat ve ehliyet sahibi kişi ve kurumlar mı yoksa sadakat ve parasal kişi ve kurumlar mı?
İşte Türkiye'nin arka plandaki en önemli sorunu budur. Tek parti iktidarı, liyakat ve ehliyeti kenara atıp sadakat ve menfaat dairesine girmiş ve ortaya çıkan vahim bedelleri milletimize ödettirmiş, ödettirmeye de devam etmektedir.
Unutma ve unutturma
'Dünyanın en güvenli ulaşım aracı demiryollarıdır' derler ama Pamukova, Çorlu ve Ankara-Konya Yüksek Hızlı Tren Hattı başta olmak üzere onlarca tren kazasında yüzden fazla insanımızı kaybettik.
Neden?
AKP iktidarının, teknik şartnameleri, bilimsel verileri hiçe sayarak, altyapı eksiklikleri giderilmeden, siyasi şov için yetersiz, eksik açılan ve kendi yandaşlarına rant sağlayan ve de sadakat ve menfaat dairesinde yapılan denetimler, 'aman büyüklerimizi kızdırmayalım' mantığında hazırlanan raporlar neticesinde.
Madenlerimizde de aynı tablo var. Uzay çağında yaşıyoruz. Batının kıskandığı bir ülkede yaşıyoruz ama ortaçağ mantığında maden çıkarıyoruz.
Sonuç; cumhuriyet tarihinde madenlerde yaşanılan 3 binden fazla ölümün 2 binden fazlası AKP döneminde.
Sel, yangın ve depremlerde de aynı mantık yine karşımızda. Eski yapılara göz yumulur, imar affı ile ranta çevrilir, yeni yapı ve yerleşimler için imar kanununa taklalar attırılır. Sonra afet başa gelince 'kader' denilir.
Hep öyle olmadı mı? 6 Şubat'ın yıl dönümündeyiz. Ne çabuk unuttunuz?
Bir başka vahim nokta ise bu kadar afet yaşanıyor. Sebeplerin başında görevi ihmal, kusur var ama bir tane siyasetçi bile istifa etmiyor.
Alt kademeden bir, iki kişi buluyorlar. Suçu yapıştırıyorlar ve aklanıyorlar. Gerçi sadakate dayalı yönetim sisteminden başka sonuç beklemekte mümkün değil.
Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla
Şehit haberleri gelir, ilgili bakan başta olmak üzere yetkililerin ilk cümlesi 'Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla…'
Sel, yangın haberleri gelir, ilgili bakan başta olmak üzere yetkililerin ilk cümlesi 'Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla…'
Erzincan'daki gibi maden faciaları yaşarız. Onlarca can toprak altındadır. Kamera karşısına geçen ilgili bakan başta olmak üzere yetkililer, 'Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla kurtarma çalışmalarına başladık' cümlelerini kurar.
Hayırdır! Cumhurbaşkanımız talimat vermese görev sorumluklarınızı yerine getirmeyecek misiniz?
Nedir bu yersiz ve de göze batan sadakat sunumu? Bir ülkeyi tek kişiye endekslemek akıl işi midir?
Devlet Bahçeli
Bu gibi faciaları sonrası hükümete yönelik eleştiri ve suçlamalara karşı Devlet Bahçeli sahneye çıkar, 'rahmet diler, devletin bütün imkanlarının seferber edildiğini açıklar, ardından bu gibi olayları sinsi siyasi emellerine alet etmek isteyenler var, diye cümleye girer, komplo teorilerinden bahseder ve provokasyonlara gelmeyin, diye ayar çeker.
Sel olur. Devlet Bahçeli komplo ve provokasyona dikkat çeker.
Yangın olur. Devlet Bahçeli komplo ve provokasyona dikkat çeker.
Şehit haberleri gelir. Devlet Bahçeli komplo ve provokasyona dikkat çeker.
Yolsuzluk, rüşvet, mafya-siyaset başlıkları gündeme gelir. Devlet Bahçeli komplo ve provokasyona dikkat çeker.
En son 'Dilber' üzerinden bile provokasyon uyarısı yaptı yahu!
İnci Taneleri adlı dizi ile ilgili Bahçeli, "Astronot Alper Gezeravcı kardeşimizin uzaya gittiği, Türkiye'nin başını yükseklere çevirdiği şu dönemde; bir dizi film vasıtasıyla Dilber karakterinin servis edilmesi de bir başka örtülemez çelişki ve zamanlama itibarıyla manidar bir komplo emaresi taşımaktadır" dedi.
Bir tane yürek yemiş gazeteci de çıkıp sormaz ki, bu ülke nasıl yönetiliyor ki, her olayın sonu komplo ve provokasyona çıkıyor?
- Unuttuklarımız çocuklarımızın geleceğine mal oluyor / 28.07.2025
- Büyükşehir yasasını hatırlar mısın? / 27.07.2025
- Konuştuklarımız ve konuşturulmadıklarımız / 26.07.2025
- Bedeli hep millet mi ödeyecek? / 25.07.2025
- Ey CHP! / 24.07.2025
- Milleti sorunlarını çözemeyenler devletin varlığına yöneldi / 23.07.2025
- Türk Milleti’nin ne kadar çok hasmı varmış / 22.07.2025
- Provokatör olmuşum! / 19.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025