Milli Egemenliğimizin 89. yıldönümünü kutlarken, bize büyük güçlükler ve fedakarlıklarla emanet edilen bu kutsal hazineyi ne kadar koruyabildiğimizin muhasebesini iyi yapmalıyız.Finansal olarak yabancılara bağımlıyız.İhtiyaç duyduğu her türlü finansı yabancılardan borç alarak karşılayan bir ülkeyiz. Gelirlerimiz borçlarımızın faizlerini dahi ödeyemeyecek durumda.Merkez Bankasının eli kolu bağlı, piyasaya finans sağlayan bankalarımızın ise çoğunluğu yabancılara ait, geri kalan da finansı zaten dışarıdan borçlanarak sağlıyor.Kamu şirketleri haraç mezat satılıyor.Büyük emeklerle kurulan SEKA, POAŞ, Telekom, Petkim, Tüpraş, Erdemir gibi karlı sanayi devlerimiz bir bir satıldı, stratejik limanlarımız, enerji dağıtım şirketlerimiz de satıldı satılıyor, sıra yollarda, köprülerde, demiryollarında?Maden sahalarımız artık bize ait değil?Ülkemiz bir maden cenneti? 3 katrilyon dolarlık maden zenginliğiyle dünyanın bir numarası olabilecek ülkemiz bu zenginliğini kendi elleriyle yabancılara toprak fiyatına devretmiş durumda. İşin garip tarafı kendi madenlerimizi üç kuruşa devrederken, aynı madenler konusunda yüzde 80 dışarıya bağımlıyız.Hazine arazilerini de bir bir elden çıkarıyoruz?Sırf üç kuruş dışarıdan para alabilmek için şehit kanlarıyla yoğrulmuş olan arazilerimizi haraç mezat sattık, satıyoruz. Böyle giderse, yakında kendi ülkemizde yabancı olacağız, bir karış vatan toprağında egemenlik hakkımız kalmayacak.Birlik ve beraberliğimiz hedef tahtasında?AB ve ABD bize dayattıkları azınlık ve bölünmeyi körükleyen sözde özgürlük baskılarıyla ülkemizi paramparça etme gayretindeler. PKK'yı ve siyasal açılımını sonuna kadar kullanarak, ülkemizi federasyona taşımaya çalışıyorlar. Yaptıkları yeni azınlık tarifleriyle de ulusal bütünlüğümüzün altına dinamit yerleştiriyorlar. Bu ve benzeri projelerle yapılmak istenen milletin egemenliğini kaldırıp, AB ve ABD'nin egemenliğini hakim kılmaktır.İçeride egemenlik zafiyeti gösterenlerin dışarıda başarılı olmaları beklenemez.Ki böyle olmaktadır. Sözde soykırım iftiraları siyasi iradenin zafiyeti ve pasifliği sebebiyle ayyuka çıkmış, bu konuda birçok ülke fiili ve resmi adımlar atmıştır. Birçok ülke sözde soykırımı tanıma cesaretini bulurken, birçoğunda anma gecelerine bakanlar, başbakanlar düzeyinde katılımlar gerçekleşmektedir. Fransa gibi ülkelerde işi daha da ileri götürmüş, sözde soykırımın inkarını suç olarak belirlemiştir.Kıbrıs'ta egemenliğimizi devretme gayretkeşliği ise dikkate şayandır.Yıllarca uygulanan tavizkar politikalarla KKTC'nin lağvedilmesine ramak kalmıştır. Durumu fark eden Kıbrıs halkı son seçimlerde buna ciddi bir cevap vermiş, ama bu sefer de Türk siyasilerin bu taviz sürecinden asla dönülmemesine ilişkin tehditkar açıklamaları gündeme oturmuştur. Dün Kıbrıs Türk halkını Yunan ve Rum'un tasallutundan kurtaran Türkiye'nin, şimdi tam tersine bir politika izlemesi, KKTC'yi Rum'a altın tepside sunması dikkat çekici bir konudur.Egemenliğimizi destekleyen dost ülkeler bir bir küstürülmektedir. Örnek Azerbaycan? Sırf AB ve ABD'ye, sonu belli olmayan bir taviz sürecinde şirin gözükeceğim diye Ermenistan'la kurulan ilişkiler dost Azerbaycan'ı derinden üzmektedir. Esasen Azerbaycan kendi adına üzüldüğü kadar, hatta daha fazla Türkiye için üzülmektedir. Çünkü Ermenistan'la kurulan diyalogdan en büyük zararı görecek olan ülke Türkiye'dir.Egemenliğimizi tehdit eden ülkelerle dost oluyoruz.Ermenistan, Türk milletinin soykırım yaptığını iddia etmekte ve masasında 3T dediğimiz, "Tanıma, Tazminat ve Toprak" tavizler zinciri talebi bulunmaktadır. Ermenistan Türkiye'nin sınırlarını tanımamakta ve Doğu Anadolu'muz üzerinde hak iddia etmektedir. Barzani'nin de oluşturduğu Kuzey Irak'taki sözde Kürdistan'ın Türkiye toprakları üzerinde açık emelleri vardır. Ve dost kabul edilen AB ve ABD bizden bunlarla resmi ilişki kurmamızı istemektedir. Bu ilişki geliştirilirken geri adım atması istenen hep Türkiye'dir.Daha birçok madde sayılabilir, ama sizce bu manzaraya bakarak egemenlik emanetine sahip çıktığımızı söyleyebilir miyiz? Egemenliğin önemini hala kavrayamayanlar varsa, Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de, Bosna'da? yaşananlara yeniden baksınlar ve ders alsınlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025