Örneğin Cübbeli Ahmet'e göre, Muaviye'yi eleştiren kimse kâfir olur.
Meşhur Şeyhülislam Ebu Suud, Muaviye'ye lanet eden kimseye "tazir-i beliğ ve hapis lazım olduğu" fetvasını vermiştir.
Hz. Ali (a.s) hilafeti kabul ettikten sonra Medine mescidinde yaptığı ilk konuşmasında şeffaf bir şekilde tüm programını ilan etti.
Adaleti yayma, zulümle mücadele etme ve liyakate önem vermekten ibaret olan kendi devletinin asıl çizgisinden net olarak söz etti.
Mevcut durumu altüst edeceğini, geri kalmış liyakatli kimseleri öne çıkaracağını ve öne çıkmış liyakatsiz kimseleri de geriye iteceğini ilan etti.
Kadınların mehiri ve cariyelerin parası olarak harcanmış olsa bile yağma edilmiş malları beytülmale geri döndüreceğini bildirdi.
Çünkü adalette ferahlık olduğunu ve adalet bir şahsı sıkıyorsa zulmün onu daha fazla sıkacağını belirtti.
Öte taraftan Muaviye başkanlık sevdasında olan bir şahıs idi ve güce ulaşmak için hiçbir işten geri kalmıyordu.
Tarihte nakledildiği üzere Muaviye, İmam Hasan (a.s) ile barış yaptıktan sonra bir gün bayram namazında kendi maksat ve hedeflerini ifşa etti ve şöyle dedi: "Ben oruç tutmak, namaz kılmak, hac etmek veya zekât vermek için sizin ile savaşmadım! Çünkü ben sizin bunları yapacağınızı biliyordum. Ben başınıza geçmek için savaştım. Allah sizi yönetmeyi bana vermiş idi ama sizler istemiyordunuz."
Bu nedenle tüm çalışma ve çabası reislik, saltanat ve halka hükmetmek olan bir düşünme şeklinin İmam Ali'nin devletine tahammül edemeyeceği çok açıktır.
Ayrıca, İslâm'ın ilk yıllarındaki savaşlarda Muaviye'nin müşrik ata ve akrabalarının öldürülmesi, onun kalbindeki İslâm ve İslâm Peygamberi'nden (s.a.a) intikam alma ateşini körüklemişti ve bu da İslâm'ın sembolü ve Peygamber'e (s.a.a) en yakın kimse sıfatıyla İmam Ali'ye (a.s) muhalefet etmek için başka bir dürtüydü.
Nitekim onun oğlu olan Yezid, İmam Hüseyin'i (a.s) şehit ettikten sonra onun kesilmiş mübarek başı karşısında kinini dışarı vurmuş ve alenen şu şiiri okumuştur:
"Keşke Bedir savaşında ölen atalarım Hazreç kabilesinin içine düştüğü bu zillet ve onursuzluğu görseydiler."
Bu şiiri Uhud savaşında Müslümanların yenilmesinden ve Peygamber'in yarenlerinin şahadete ermesinden sonra İbn Züberî okumuştu.
Şimdi de Yezid bu şiiri İmam Hüseyin'i şahadete erdirdikten sonra okuyor, bu iki hadiseyi birbirine benzetiyor ve müşrik atalarının hazır bulunup kendisinin Peygamber (s.a.a) ailesinden intikamını nasıl aldığını görmelerini arzuluyordu.
Bu nedenle, Muaviye ve kabilesinin İmam Ali'nin (a.s) hükümetine ve evlatlarına muhalefet etmesinin asıl nedeni, İslâm'ın aslına ve aziz İslâm Peygamberinin attığı temele karşı olmasıydı.
Çok net olarak denebilir ki, Muaviye müşrikine haşa "Hazret" sıfatını yakıştıranlar, gerçekte iman etmemiş olanlardır.
- Kapitalist sistem seni de yutar Mehmet Şimşek / 28.04.2025
- İstanbul’un nüfusu beka sorunu olmuştur! / 27.04.2025
- Türk olduğumuzu hatırlayalım! / 24.04.2025
- Mevzu Türk milletidir / 23.04.2025
- Çok pis kokular geliyor! / 21.04.2025
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık çağrı / 20.04.2025
- “Kürt sorunu vardır” diyen ajandır! / 17.04.2025
- Türkiye devleti değil, TÜRK devleti! / 16.04.2025
- İslam düşmanı Muaviye, ABD’ye ilham oldu! / 15.04.2025