İmdat, imdat, imdaaat...

Bu milletin inanç kaideleri, ibadet kuralları, ahlaki bağları bozulmak isteniyor... İmdat, imdat...

Bu milletin Yüce İslama olan bağlılığı koparılıp misyonerlerin, müslüman kılığındaki münafıkların fesatlıkları, hainlikleri görülmüyor... imdat...

Bu milletin milli duyguları ile oynanıyor... Ordu, bayrak, egemenlik, bağımsızlık vs. şom ağızlarda, sinsi mahvillerde göz göre göre tartışılıyor... Eyvah, eyvah... Göz göre göre peşkeş çekilmek isteniyor... Namus, iffet, şahsiyet, fazilet, hamiyet, terbiye... topyekün Türk insanının Nebevi ahlak ve gelenek ile yoğrulmuş, yıkanmış tarihi kimlik ve hissiyatı; hafife alınmak, yıkılmak isteniyor... Yıllarca bir türlü yıkılamayan kökleri obalardan gelen aile kurumunu yıkamamanın, akrabalık bağlarını koparamamanın acısından ellerini başlarına vurup kadehlerde salyalarını akıtıyorlar... Türk ailesine düşman yahut Türk ailesinin asaletini çekemeyenler her türlü maddi imkanlarını bu kurumu yıkmak için seferber ediyor... İmdat, imdaaat...

Bu milletin ana ile evladının, baba ile anasının, akraba ile dostlarının, arkadaş ile ahbaplarının arası açılmak isetinyor...

Bu milletin şimşekler gibi, kara bulutlar gibi, ahlaksızlık, hayalcilik, globalcilik, küreselcilik... ve daha birçok cilikler-cülüklerle evleri, haneleri, ocakları, mahallerleri yıkılmak isteniyor. (Ha, bizim orada culuklara hindi derler...)

İnternet ile dağlar kadar kitabı avuç içine sığdıracak çalışmalar yapılırken bu milletin çocuğunu internette ahır sahnelerine mahkum eden, bilgi çağında kafasını gögüs hizasına kaldıramamayan basın afişleri kıskacında milyonlarca beyin üzerinde katırlar gibi tepinip, simit alacak harçlıkları çalınıyor... Vakitleri, hayatları, istikballeri heba edililyor... İmdat, eyvah...

Bahaneler hazır... Oyunlar yazılmış... Cevap anahtarları hep bellidir. Efendim çocuk şu yaşta cinsi şeyleri bilmeliymiş. Bakınız bu altını çizilecek bahane binlerce değişik fesat türlerine sadece bir misaldir.

Bu milletin dini inancı, ibadeti, kültürü, ahlaki değerleri ile oynanırken hep sorular üretilip medyada cevaplar sahneleniyor... Bakınız size bir "sağlama" kuralı vereyim...

Bu millet için yapılanlar... Eğer gençlerimizin kaynaşmasına, çok kitap okumasına, milletine hizmete, kalkınmanın hızlanmasına, devletine bağlılığa, terbiyesinin olgunlaşmasına, huzurun artmasına, deneylerin, icatların, araştırmaların ortaya çıkmasına, dinine, vatanına sahip çımasına sebep oluyorsa o iş fay-da-lı-dıııırrrrr...

ABD, Rusya, Çin, Japonya, Fransa, Almanya karşısında neden biz geri kalalım...

Televizyonların, gazetelerin haline bakınız...

Bu kadar genç beyin nelerle meşgul ediliyor...

Tembellik, korkaklık, günü kurtarma, dedikodu, gıybet, haset, iki yüzlülük, rüşvet, hırsızlık, arsızlık, hayasızlık, saygısızlık, sapıklık pompalana pompalana ne hale gelir insan...

Elin gavuru her geçen saniye bilgisayara bir parça takıp dünyayı kazanır kâra geçer...

Benim gencim de 1.5 milyar verip bilgisayar alıp... Akşama kadar oyun oynar... Eğlence, müzik, magazin, gögüs altında gezin...

Bu millet sağlam ve bozulmayan bir tek şeyi kaldı.. Hamasi duyguları... Ruh derinliği... Saf anlayışı..

Bu kadar yıkıma, talana, sahipsizliğe rağmen.. Bu kadar parasızlığa, geçimsizliğe, açlığa, yoksulluğa rağmen.

Bu kadar cinnete, bu kadar sinir krizlerine, bu kadar psikolojik travmalara rağmen; dış güçlerin dini, siyasi, ekonomik hesapları burnumuzun ucuna, gözümüzün önüne gelmişken nihayet.

-"Geldikelir gibi giderler" sözünü bu millet haykırdı...

Çok şükür...