İşte AB serüvenimiz

Geçen gün yazdığımız makalede ülkemizde AB konusunda tek farklı bakışın Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olduğunu örneklerle ifade etmiştik. Sayın Baş, 1987'de Berlin'de yaptığı dünya kamuoyuna dönük konuşmasında bizi AB'ye almayacaklarını geniş geniş anlatmıştı. Geçen zaman Sayın hocamızı haklı çıkarttı. Kaybeden ise Türk Milleti ve Türk Devleti oldu. Yıllarını boş bir hayal peşinde geçirdi. Neredeyse taviz vermediğimiz bir konu kalmamıştı. Her şeyimizi kaybetmiştik, özellikle de kimliğimizi ve milli duruşumuzu. Sonra Sayın Baş'ın bir tespitini daha yazmıştık. Hocamız peşinde koşulan platonik aşkla bağlı olunan AB'nin çökeceğini söylüyordu. Ta, 2002 yılında bunu ifade etmeye başlamışlardı. Avrupa Birliği'ne bir ömür de biçiyordu. 10-15 yıl diye. Parti konuşmalarında, mitinglerde, basın açıklamalarında, TV konuşmalarında 'durun kalabalıklar' diyordu. Gidilen yolun 'çıkmaz sokak' olduğunu ifade ediyordu. Fakat dinleyene. Heyhat ki pek dinleyen olmuyordu. Millet olarak derinliğimizi kaybetmiştik. Basiret gözüyle bakamıyorduk hadiselere. Daha da acısı basiretle bakanlara karşı bağlılığımızı da kaybetmiştik. Biz yazdığımız makalede Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Avrupa Birliği'nin dağılacağını 2005 yılında yapılan Uluslararası Milli Ekonomi Modeli kongresinde dünyada ilk olarak gündeme getirdiğini ifade etmiştik. Bu tarih uluslararası çapta açıklama yapılan tarihtir. Oysa Sayın Baş'ın bu konu hakkında ki açıklamaları 2000'li yılların başından beridir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı açıklamaya Avrupa'dan gelen cevap gecikmedi. 2007'de Almanya'da yapılan Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresinde (National Economy Model Congress Heidelberg 07') Hollanda Amsterdam Üniversitesinden Prof.Dr. Cornelia Versteegh yaptığı konuşmada Sayın Baş'ın 'Avrupa Birliği dağılacak' açıklamasını ilk defa duyduğunda bunu dikkate almadıklarını ancak Milli Ekonomi Modelini okuduktan sonra hak verdiğini ifade etmişti. Konuşmasında "Avrupa Anayasası gerek hukuki olarak, gerekse de ekonomik olarak beklentilerin uzağında kalmıştır. Acaba yanlış giden ne? Acaba başkent Brüksel Avrupalılar için ne yapabilir? Sonuçta Avrupa Anayasası'nın yeterli olmaması neden gösterilmektedir. Avrupa'ya da yeni görüşler getireceğini gördüğüm Milli Ekonomi Modeli'ni kutluyorum." diye de belirtmişti. AKP hükümeti ise büyük bir nasipsizlik örneği vermişti. Bu aynı zamanda seçmeninin de nasipsizliği idi. 10 yıllık hükümet icraatından sonra hükümetin yaptığı açıklamada "Hızla çöken bir kulübe kim üye olmak ister ki?'' (Devlet Bakanı Ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan) demek zorunda kalmıştı. AKP Hükümeti 10 yıldan beri yaptıklarının üstünü çizecek; devlet olarak, millet olarak AB'ye üyelik yolunda bizi bu kadar kayba uğratacak sonra da kalkıp "Hızla çöken bir kulübe kim üye olmak ister ki?'' diyecek. İşte 10 yıllık AKP hükümetinin karnesi. Milletimize de devletimize de eyvahlar olsun!