Öyle garip bir dünyada yaşıyoruz ki, pandemi dönemindeyiz, milyarlarca insan açlık, yoksulluk, işsizlik, ilaçsızlık tehlikesiyle boğuşuyor, pandemi koşulları ekonomik şartları daha da ağırlaştırıyor; ama aynı dünyada birileri servetlerine servet katmaya devam ediyor.
İşte kapitalizmin yol açtığı bu çarpık tablo, insanların ekserisinin yaşadığı büyük mağduriyetin, birilerine nasıl servet kazandırdığını gösteriyor.
Halbuki dertler, sıkıntılar paylaşılarak azalır, hastalıklar yardımlaşarak iyileşir.
Birileri oluşan dertlerden, ekonomik darlıklardan, hastalıkların yaygınlaşmasından besleniyorsa, burada büyük bir sorun vardır.
Eskiden kovboy filmlerinde olurdu, yapılacak bir düellodan en çok tabut üreticisi memnun olurdu, bir de leş yiyici akbabalar.
Bugünün acımasız kapialist dünyasında adeta dünya insanlarının krize girmesini, hastalıklara yakalanmasını bekleyen küresel akbabalar var.
Çünkü ekonomik bir kriz demek, pandemi demek onlar için servet anlamına geliyor.
Dilerseniz biraz rakamlara değinelim.
Amerikan Forbes dergisi, 35'inci kez Dünya Milyarderler Listesi'ni açıkladı.
Buna göre, milyarderlerin sayısı 2 bin 755'e yükseldi, servetleri ise 13,1 trilyon dolara çıktı.
Pandemi dönemindeki milyarder sayısı artışı 660 kişi. Bunlardan 493 kişisi listeye ilk defa girdi. Diğer bir ifadeyle bunlara "pandemi milyarderleri" de diyebiliriz.
Pandemide herkes gelir kaybına uğradı, bunlar milyarder oldu.
Peki, pandemide milyarderlerin servet artışı ne kadar? Tam 5 trilyon dolar.
Bu servet artışı ilaç temininde kullanılmış olsaydı, dünyada aşılanmamış hiç kimse kalmazdı. Pandemi kalmazdı.
Ama unutmayalım ki, pandemiyi servete dönüştürenler, pandeminin bitmesini asla istemezler. Onlar krizlerden besleniyorlar.
İnsanların servet kazanmalarından rahatsız değiliz ama çoğunluk inim inim inlerken, işini kaybederken, sağlıklı gıdaya dahi ulaşamıyorken, aynı ortamda birilerinin servet yapmasına karşıyız.
İşte bu, kapitalizmden beslenen global sistemin çarpıklığıdır, insanlığın hak ettiklerine ulaşamamasının göstergesidir.
Kapitalist dünya böyle de, kapitalizmin kuyruğunda dolaşan, içindeki çözümlerin kıymetini bilmeyen Türkiye'de durum nasıl?
Nasıl olacak, aynı çarpıklık bizde de had safhada yaşanıyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden istifade ederek örneklendirelim.
Pandemi dönemini de kapsayan 2020 yılında, bir önceki yıla göre, hesabında 1 milyon lira veya üzeri parası olan mudi sayısı 82 bin 837 kişi artarak 308 bin 278'e yükseldi.
Artışı görüyor musunuz, neredeyse milyonerlerin üçte biri pandemi döneminde zengin olmuş.
Milyonlarca insan, pandemi bitse de işimize dönsek, iş yerimizi açsak, maaş alabilsek diye kara kara düşünürken, 83 bin kişi bu işten baya karlı çıkmış, milyoner olmuş.
2019 yılı sonunda 1 trilyon 391 milyar 599 milyon lira seviyesinde bulunan milyonerlerin toplam serveti, 12 aylık dönemde 568 milyar 2 milyon liralık artış kaydetti.
Toplam servetleri 1 trilyon 959 milyar 601 milyon liraya ulaştı.
Şu işe bakın, devletin Hazinesinde 200 milyar lira para olmadığı için "tam kapanma" yapıp, virüsün kökünü kazıyamıyoruz ama aynı ülkede birileri pandemi döneminde 568 milyar lira servet kazanıyor.
Doğru dürüst bir tüketim ve pazar yokken, üretim koşulları oldukça zorken ama nasıl böyle bir servet sahibi olunur, diyebilirsiniz.
Elbette ki, pandemi şartlarında böyle bir servet alın teri ile kazanılamaz.
Çok merak ediyorsanız da, kendilerine sorun. Tabi anlatırlarsa, kolay kazancın, fırsatçılığın sırlarını sizlerle paylaşırlarsa.
Uyguladığımız kapitalist sistemin çarpık sonuçları bunlar.
Demek ki Türkiye'de para yok değil, para var ki birileri servet yapıyor.
Yanlış olan, paranın doğru olarak devreye konulmaması ve adil olarak paylaşılmamasıdır.
İşte Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, "Sistem yanlış, sistemin acilen değişmesi lazım" derken, bu çarpık, bu kokuşmuş, bu rantçı, bu fırsatçı, bu sömürücü, bu bütün sorunların sebebi olan sistemin değişmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Bize adil bir gelir sağlayacak, kriz dönemlerinde hem vatandaşların hem de devletin elini güçlü kılacak, hiç kimsenin mağdur olmamasını sağlayacak bir sistem lazım.
Kısaca bize Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli lazım.
Bize yine Sayın Baş'ın "Sosyal Devlet Milli Devlet" sistemi lazım.
O zaman başından beri anlattığımız bütün çarpıklıklar son bulur.
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025