Geçen Cuma günü Şanlıurfa'da Cumartesi günü de Kahramanmaraş'ta idik. Değerli halkımızla, sanayici ve işadamları ile beraber olduk. Kişisel konulardan çok, yurt meselelerini, milli meseleleri konuştuk.
Halkımız iki menfi yük taşımaktadır. Öncelikle ümitsizlik var, yarına ümitle bakılamıyor. İkinci menfi yük ise, güvensizlik. Halk birbirine ve devletine güvenmemekte. Her işte bir bit yeniği aramakta.
Özellikle Şanlıurfa halkı, bölgedeki toprak alımlarından son derece rahatsız.
Bir kardeşimiz anlatıyor:
"Efendim birileri çıka geliyorlar, topraklarımızı satın almak istiyorlar. Hem de 2-3 kat fazla para vererek. Diğer bir taraftan şimdilik oturabileceğimizi söylüyorlar. İnsan gerçekten bu işten kuşku duyuyor."
Evet kardeşimiz haklı. Bu toprak alımında bulunanlar kim? Sayın devlet ricali uygulanmak istenen projeye vakıf mı?
Mutlaka vakıf olmalıdır. İstihbarat bilgileri var, görünen Aysberg'in gizli yanı mutlaka bilinmek zorundadır.
Dün Filistin de böyle olmuştu. Önce fahiş fiyatlarla toprak satıldı.
Satanlar para aldıklarını sandılar, ama aslında bela aldılar.
Arz-ı mev'ud (Yehova'nın Yahudi'lere vadettiği toprak) cümlesinden olan Harran, iştah kabartıcı bir proje ile Yahudiler tarafından takip edilmektedir.
GAP projesi ile değer kazanan bu bölge, Pozantı otoyoluyla da desteklenince bir hayli cazip hale gelmiştir. Diğer yandan Antakya sınırına kadar uzatılan otoyol, birilerinin iştahını daha da artırmaktadır.
Şimdi olayı iki yönden değerlendirmek gerekir. Önce devlet ricaline soruyoruz; Harran yöresinden toprak satın alanlar kim? Ya da şirketlerin arka planında kim var? Tapu kayıtlarını lütfen kamu oyuna açıklayınız.
İşin asıl püf noktası ise, yıllardan beri Harran üzerinde, Güneydoğu üzerinde bunca oyun oynandığı halde bunu gören yok. Ancak müstesna bir isim var; Prof. Dr. Haydar Baş Bey. Bu değerli insanımız her yerde olduğu gibi Şanlıurfa'da da Kahramanmaraş'ta da ilgiyle takip ediliyor. Söz ona gelince, ümitsizlikler ümite, güvensizlikler güvene dönüşüyor. O zaman iş değişiyor ve ortak kanaata göre: "Prof. Dr. Haydar Baş Bey başımıza geçerse artık ümit var oluruz. Zira onun her konuda fevkalade çözüm önerileri var. Aynı zamanda mükemmel bir vatansever. Güneydoğu konusundaki hassasiyetimi 20 yıldan beri takip ediyoruz. Çok haklı çıktı. Geçen yıllar bir Müslüman kadın, bir Hıristiyan erkekle evlendirildi ve gazetelerinde "devrim" başlığı atıldı. Şimdi toprağımız satılıyor ve nice ucubeler.
Bu ülkeye bir Kavay-ı Milliye ruhu lazım, bir baş lazım. Haydar Baş Bey bu tanımın tek uyumlu ismidir. Eğer gelirse, önce milli birliği sağlar, sonra karamsarlık kalkar ve güven oluşur.
Evet biz de sayın Şanlıurfalılar'a, sayın Kahramanmaraşlılar'a katılıyoruz. Millet yürüyecek, ışık gelecek ve karanlık kalkacaktır.
Halkımız iki menfi yük taşımaktadır. Öncelikle ümitsizlik var, yarına ümitle bakılamıyor. İkinci menfi yük ise, güvensizlik. Halk birbirine ve devletine güvenmemekte. Her işte bir bit yeniği aramakta.
Özellikle Şanlıurfa halkı, bölgedeki toprak alımlarından son derece rahatsız.
Bir kardeşimiz anlatıyor:
"Efendim birileri çıka geliyorlar, topraklarımızı satın almak istiyorlar. Hem de 2-3 kat fazla para vererek. Diğer bir taraftan şimdilik oturabileceğimizi söylüyorlar. İnsan gerçekten bu işten kuşku duyuyor."
Evet kardeşimiz haklı. Bu toprak alımında bulunanlar kim? Sayın devlet ricali uygulanmak istenen projeye vakıf mı?
Mutlaka vakıf olmalıdır. İstihbarat bilgileri var, görünen Aysberg'in gizli yanı mutlaka bilinmek zorundadır.
Dün Filistin de böyle olmuştu. Önce fahiş fiyatlarla toprak satıldı.
Satanlar para aldıklarını sandılar, ama aslında bela aldılar.
Arz-ı mev'ud (Yehova'nın Yahudi'lere vadettiği toprak) cümlesinden olan Harran, iştah kabartıcı bir proje ile Yahudiler tarafından takip edilmektedir.
GAP projesi ile değer kazanan bu bölge, Pozantı otoyoluyla da desteklenince bir hayli cazip hale gelmiştir. Diğer yandan Antakya sınırına kadar uzatılan otoyol, birilerinin iştahını daha da artırmaktadır.
Şimdi olayı iki yönden değerlendirmek gerekir. Önce devlet ricaline soruyoruz; Harran yöresinden toprak satın alanlar kim? Ya da şirketlerin arka planında kim var? Tapu kayıtlarını lütfen kamu oyuna açıklayınız.
İşin asıl püf noktası ise, yıllardan beri Harran üzerinde, Güneydoğu üzerinde bunca oyun oynandığı halde bunu gören yok. Ancak müstesna bir isim var; Prof. Dr. Haydar Baş Bey. Bu değerli insanımız her yerde olduğu gibi Şanlıurfa'da da Kahramanmaraş'ta da ilgiyle takip ediliyor. Söz ona gelince, ümitsizlikler ümite, güvensizlikler güvene dönüşüyor. O zaman iş değişiyor ve ortak kanaata göre: "Prof. Dr. Haydar Baş Bey başımıza geçerse artık ümit var oluruz. Zira onun her konuda fevkalade çözüm önerileri var. Aynı zamanda mükemmel bir vatansever. Güneydoğu konusundaki hassasiyetimi 20 yıldan beri takip ediyoruz. Çok haklı çıktı. Geçen yıllar bir Müslüman kadın, bir Hıristiyan erkekle evlendirildi ve gazetelerinde "devrim" başlığı atıldı. Şimdi toprağımız satılıyor ve nice ucubeler.
Bu ülkeye bir Kavay-ı Milliye ruhu lazım, bir baş lazım. Haydar Baş Bey bu tanımın tek uyumlu ismidir. Eğer gelirse, önce milli birliği sağlar, sonra karamsarlık kalkar ve güven oluşur.
Evet biz de sayın Şanlıurfalılar'a, sayın Kahramanmaraşlılar'a katılıyoruz. Millet yürüyecek, ışık gelecek ve karanlık kalkacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002