Devlet kademelerindeki atamalar geçmişte de çok tartışılırdı. Ama bugünkü kadar tartışılan atamalara şahsen ben tanık olmadım.
YSK, AYM, Yargıtay, Danıştay, Diyanet, İçişleri, Dışişleri bakanlıkları, üniversiteler, bankalar ve diğer kurumlara yapılan atamalar daha doğrusu atanan isimler hemen her gün gündemde.
Diğer taraftan danışman sayıları, bilmem ne kurulları, bilmem ne temsilcileri adı altında birçok yeni yapılar oluşturup, binlerce kişiyi buralarda bol maaş, lüks makam araçlarıyla istihdam edilmesi toplumun dikkatini bayağı çekti, çekiyor!
Bu istihdam edilenlere baktığımızda ya AKP'de üç dönemlik vekillik yapmış, ya aday olmuş seçilememiş, ya medyada kraldan çok kralcı tavırlarla öne çıkmış kişilerin olduğunu görüyoruz.
FETÖ soruşturması geçirmiş kişilerin Yargıtay'a, lise diploması tartışılan kişilerin banka yönetim kurullarına, AKP'den aday olup seçilemeyen kişilerin rektörlüklere atanması herhalde yandaş kalemlerin de dikkatini çekmiş olacak ki, ülkede 'kahtı rical' (adam yokluğu) dönemi yaşanıyor, demeye başladılar.
Evet, Yeni Akit'ten Abdurrahman Dilipak 29 Aralık'ta, "Birilerine niye karşı çıktık ki!" başlıklı yazısında iktidarın nasıl bir çıkmazda olduğunu özetliyordu. Dilipak şöyle diyordu:
"Kadroda bir değişiklik yok. Söylemde de yok, eylemde de. Zaten birtakım sloganik sözler tekrarlana tekrarlana çürük sakıza döndü. Yeni oluşumlar da, eskilerin kötü bir kopyası.
Memleket siyaset, STK, Akademya, medyada tam bir "Kahtı rical / Adam yokluğu" dönemi yaşıyor. Eskilerin artıklarını boyayıp yeniden piyasaya sürüyorlar. Aslında yeni bir durum yok…
Madem iktidarı, muhalefeti hepsi ABD, AB ve İsrail'in gözünün içine bakıyor ve oradan medet umuyor, oradan gelecek işaret ve kurulacak ilişkilere göre tavır belirliyor, o zaman biz niye bugün adını FETÖ koyduğumuz, dün canciğer olduğumuz FETÖ'ye ya da ana muhalefet kanadının aynı şekilde sahiplendiği BÇG'ye (Batı Çalışma Gurubu 97) karşı çıktık ki."
Bu tabir ve satırları muhalif bir gazeteci yassaydı eminim ki ortalık ayağı kalkardı. 'Sen adam mısın, adamlığı senden mi öğreneceğiz' başlıklarıyla ekran fedaileri bin bir cümle kurardı. Neyse!
İktidarın, adam sıkıntısı çektiğini itiraf edenlerden birisi de eski Şehircilik ve Çevre Bakanı ve AKP milletvekili Erdoğan Bayraktar'dı.
Malum 17 Aralık 2013 tarihinde hakkında birçok iddialar ile gündeme gelmiş, parti içinden istifa istenmiş, direnmiş ama dönemin başbakanı Erdoğan diretince istifa istemişti.
Ama Bayraktar istifasını da çok ses getirecek zannedilen ama unutulan o cümlelerle açıklamıştı ve "ben ne yaptıysam Sayın Başbakan'ın (Erdoğan'ın) talimatlarıyla yaptım. Bu minval üzere bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğimi açıklıyorum. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için Sayın Başbakan'ın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyor, yüce milletime saygılar sunuyorum" demişti.
Kim ne yaptıysa, kim ne dediyse Sayın Bayraktar, yıllar sonra ortaya çıkarak birilerini, 'horozluk' yapmakla nitelendirdi. Hem de baba parasıyla, baba koltuğuyla!
Erdoğan Bayraktar şöyle diyordu; "Biz, ilçe teşkilatlarında çalışarak, elektrik direklerine bayrak asarak partili olduk. Sonunda mancınıkla atıldık.
Siz ise; zekânız, eğitiminiz ve babanız sayesinde bizlere horozluk yaptınız. Şimdi ise "partinizin başındasınız. Tıpkı ateşin üstündeki kazan gibi. Hadi bakalım, hadi!"
Ateşin üzerindeki kazan! Babalarınız sayesinde! Zeka-eğitim! İlginç bir denklem!
Ama denklemin sonucunu Dilipak zaten açıklamıştı; Siyasette, medyada, bürokraside, akademide vs. adam yokluğu ve bu yokluğun torpil ve eş-dost ile kapatılmaya çalışılması.
Türkiye kimi konuşuyor? Melih Bulu, Hamza Yerlikaya, Can Ataklı, Fikri Sağlar…
Bir yokluk yaşandığı ortada!
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024