Yaklaşık 75 yaşlarında...
Bembeyaz sakalı, uzun boylu pırıl pırıl parlayan anlı, gençlik sürmesi çekilmiş kaşları ile kapıda bekliyor Türkmen Dede.
"Hoş geldin yavrum" diyerek ayakta karşılayan Türkmen Dede "Buyur evladım bir çay iç" diyerek misafiri davet ediyor.
Bir apartmanın ikinci katında yaşıyor. Evin bir odası tarihi, ilmi kitaplarla dolu. Duvarları bayrak ve sancaklarla donatmış.
Yaşlı olduğuna bakmayın. Kararlı adımlarıyla, çetin yokuşları, yalçın kayaları, tepeleri şahin gibi görüp geçen "yürek adamı" Türkmen Dede.
Görüp geçirdikleri, bilgisi, aşkı, sevdası ve beklentisi ile:
-Evladım Prof. Dr. Haydar BAŞ'ı bekliyoruz.
Onu bekliyoruz Onu.
Misafir Türkmen Dede'nin ses tonunu yükselterek ötelere diktiği gözleri ve ani hareketi ile Haydar Haydar deyişine sevgiyle bakıyordu.
Sohbet kısa sürdü.
Ama Türkmen Dede'nin silkinişi, bağımsızlığı, haykırışı,vatan, bayrak ve sancağın şeref ve şahsiyetini, kahramanlık destanlarının gizemli ışıklarını yansıtırcasına misafiri uğurlarken:
- O gelecek. Haydar gelecek, diyordu.
Merdiven boşluğunda 75'lik Türkmen Dede avazı çıktığı kadar bağırıyordu...
O bir tane; bir. Onu bekliyoruz. O var.
* * *
Türkmen Dede'yi duydum ama görmedim. Görünmeyi pek arzulamıyor. Hem şu an yolculuğa hazırlanıyor.
Hac yolculuğuna.
Benim görüntüyle işim yok diyor.
Benim ecdadım kartal bakışlı yiğit yürekliydi.
Ben onların has torunuyum.
Gidiyorum belki daha gelmem.
* * *
Türkmen Dede çok görünmez. Çok söylemez. Az ve öz konuşur.
Hasretle beklediği Haydar BAŞ'ı tanıyan ve gören bir gözü bir yüreği davet etmişti yolculuğa çıkmadan.
Elini öptürmüyordu.
Sadece yana yakıla, tatlı dille Haydar Haydar diyordu.
* * *
Türkmen Dede'yi gidip ziyaret istedim ama "Benim yerim belirsiz" demiş.
* * *
Yerleri belirsiz nice yürekler, ağzı dualı vefakar, çilekeş, sadık, saliha, kahraman analar, sabiler, çocuklar gençler, yüreği din, vatan, devlet, bayrak sevdası ile çarpan izzetli duyarlı kimselerden duyuyorum.
Vatan bağrında bir bilge adam var. "Sevda adamı" Prof. Dr. Haydar BAŞ.
Onunla olma zamanı.
Onunla koşma zamanı.
* * *
Üç ayların ilk kandili mübarek Regaip Gecesi'nin milletimiz ve tüm İslam alemi hakkında gönüllerin iman nuru ile nurlanmasına, tevbe ve zikirle paklanmasına, ibadet, ahlak ile feyizyab olmasını, nice hayırlar getirmesini Cenab-ı Hakk'tan niyaz ederim.
Kandiliniz mübarek olsun.
Bembeyaz sakalı, uzun boylu pırıl pırıl parlayan anlı, gençlik sürmesi çekilmiş kaşları ile kapıda bekliyor Türkmen Dede.
"Hoş geldin yavrum" diyerek ayakta karşılayan Türkmen Dede "Buyur evladım bir çay iç" diyerek misafiri davet ediyor.
Bir apartmanın ikinci katında yaşıyor. Evin bir odası tarihi, ilmi kitaplarla dolu. Duvarları bayrak ve sancaklarla donatmış.
Yaşlı olduğuna bakmayın. Kararlı adımlarıyla, çetin yokuşları, yalçın kayaları, tepeleri şahin gibi görüp geçen "yürek adamı" Türkmen Dede.
Görüp geçirdikleri, bilgisi, aşkı, sevdası ve beklentisi ile:
-Evladım Prof. Dr. Haydar BAŞ'ı bekliyoruz.
Onu bekliyoruz Onu.
Misafir Türkmen Dede'nin ses tonunu yükselterek ötelere diktiği gözleri ve ani hareketi ile Haydar Haydar deyişine sevgiyle bakıyordu.
Sohbet kısa sürdü.
Ama Türkmen Dede'nin silkinişi, bağımsızlığı, haykırışı,vatan, bayrak ve sancağın şeref ve şahsiyetini, kahramanlık destanlarının gizemli ışıklarını yansıtırcasına misafiri uğurlarken:
- O gelecek. Haydar gelecek, diyordu.
Merdiven boşluğunda 75'lik Türkmen Dede avazı çıktığı kadar bağırıyordu...
O bir tane; bir. Onu bekliyoruz. O var.
* * *
Türkmen Dede'yi duydum ama görmedim. Görünmeyi pek arzulamıyor. Hem şu an yolculuğa hazırlanıyor.
Hac yolculuğuna.
Benim görüntüyle işim yok diyor.
Benim ecdadım kartal bakışlı yiğit yürekliydi.
Ben onların has torunuyum.
Gidiyorum belki daha gelmem.
* * *
Türkmen Dede çok görünmez. Çok söylemez. Az ve öz konuşur.
Hasretle beklediği Haydar BAŞ'ı tanıyan ve gören bir gözü bir yüreği davet etmişti yolculuğa çıkmadan.
Elini öptürmüyordu.
Sadece yana yakıla, tatlı dille Haydar Haydar diyordu.
* * *
Türkmen Dede'yi gidip ziyaret istedim ama "Benim yerim belirsiz" demiş.
* * *
Yerleri belirsiz nice yürekler, ağzı dualı vefakar, çilekeş, sadık, saliha, kahraman analar, sabiler, çocuklar gençler, yüreği din, vatan, devlet, bayrak sevdası ile çarpan izzetli duyarlı kimselerden duyuyorum.
Vatan bağrında bir bilge adam var. "Sevda adamı" Prof. Dr. Haydar BAŞ.
Onunla olma zamanı.
Onunla koşma zamanı.
* * *
Üç ayların ilk kandili mübarek Regaip Gecesi'nin milletimiz ve tüm İslam alemi hakkında gönüllerin iman nuru ile nurlanmasına, tevbe ve zikirle paklanmasına, ibadet, ahlak ile feyizyab olmasını, nice hayırlar getirmesini Cenab-ı Hakk'tan niyaz ederim.
Kandiliniz mübarek olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021































































































