AKP hükümetinin uyguladığı neoliberal kapitalist politikalar, "para ile para kazanma" amaçlı yabancı sermayeyi ülkemize çekiyor ama bunun hem reel ekonomiye, hem de vatandaşlarımıza acı sonuçları oluyor.
Mehmet Şimşek'in Hazine ve Maliye Bakanı olarak yeniden göreve başladığı Haziran 2023'ten bu yana politika faizi yüzde 8,5'ten yüzde 50 seviyesine çıkartıldı.
Politika faizinin yükselmesi, hiçbir emek ve üretim gerçekleştirmeden sadece faiz geliri elde etmek isteyen finansal yatırımcılar için bir nimet gibi gözükebilir ama üretimiyle, tüketimiyle ülke ekonomisini bitirmektedir.
Örneğin konut sektörü ve ona bağlı inşaat sektörü…
Ki bu sektörler ülkemizin lokomotif sektörlerindendir, büyüme rakamlarına ciddi katkı sağlar, milyonlarca vatandaşımıza istihdam kapısıdır ve her şeyden önemlisi insanlarımızın barınma sorununu çözer.
Resmi veriler gösteriyor ki, Mehmet Şimşek'in uyguladığı politikalar neticesinde konut satışlarında ciddi bir düşüş var ve buna bağlı olarak da inşaat üretiminde ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Dilerseniz, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) bu sektörle ilgili önceki gün açıkladığı son verilerini tekrar hatırlatalım.
* Türkiye genelinde konut satış sayısı, haziranda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.2 azalarak 79 bin 313 oldu.
* Ocak-haziran döneminde satışlar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,7 azalarak 545 bin 74'e düştü.
* Türkiye genelinde ipotekli konut satışları haziranda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 49,4 azalarak 6 bin 813'e düştü.
* Ocak-haziran döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 57,7 azalışla 51 bin 415 oldu.
* Türkiye'de yabancılara yapılan konut satışı, haziranda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 45,1 azalışla 1440'a geriledi.
* Yabancılara konut satışı ocak-haziran döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 45,7 azalarak 10 bin 461 oldu.
Dikkat ederseniz konut satışları düşmüş ve en büyük düşüş de ipotekli satışlarda. Hatta veriler gösteriyor ki, yabancılar bile konut alımına cazip bakmıyor.
Tabi, yabancıların gerek konut sektöründe, gerekse turizmde yönünü başka ülkelere çevirmesinin en büyük nedeni, Türkiye'de döviz kurlarının baskılanması ve enflasyonun döviz kurlarından daha fazla artması.
Türkiye artık sadece Türk vatandaşlarına değil, yabancılara da pahalı.
Peki, konut satışları neden düşmüş olabilir?
Konut talebinin, yabancıların vatandaşlık talebini saymazsak, iki önemli nedeni var: Birincisi yatırım amaçlı, ikincisi barınma ihtiyacı…
Yatırım amaçlı konut talebini değerlendirdiğimizde, yüksek faiz sebebiyle yatırımcılar, faiz gelirine yöneldiler. Hatta kira geliri elde eden ev sahipleri, yaşanan sorunlar sebebiyle, evini satıp parasını faiz geliri için bankalara yatırdı.
Helal-haram sınırı olmayan vatandaşlar buna yönelmeye devam ediyor.
Yalnız, şu faiz geliri konusunda da bir hususa dikkat çekmek isterim. TÜİK'in açıkladığı en son yıllık enflasyon yüzde 71,6. Mevduat faizleri ise yıllık yüzde 50 civarında. Yani faize yatırılan para, faizi de dahil hesaplandığında, 1 yıl sonra değerini koruyamıyor. Vatandaşlar faiz geliri elde ettiklerini zannediyorlar ama aslında birikimleri erimeye devam ediyor.
Peki, yabancılar bu işten nasıl para kazanıyor? Onlar, diyelim ki dolar olarak parayı getiriyorlar, TL'ye çevirip TL mevduata yatırıyorlar. Örneğin 3 ay bankada tuttuklarını farz edelim, yüzde 15'e yakın bir faiz geliri elde edip, onu da yine dolara çevirip dolar bazında kâr elde ediyorlar. Sistem, "sabit kur - yüksek faiz" sistemi… Dolar yükselse, ya da faizler düşse bu sistem işlemez. Yabancılar bunun garantisini alarak paralarını getiriyorlar. Yani onlar her hâlükârda kazanıyorlar, kaybeden ise hep Türk milleti ve Türkiye ekonomisi oluyor.
Bir de barınma amaçlı konut talebine bakalım. Politika faizinin yüksek olması, konut kredisi faizlerini de yükseltti. Faizler çok yüksek olduğu için vatandaşlar taksitli konut almaya yanaşamıyor. Öyle bir hesap çıkıyor ki, astarı yüzünden pahalı. Vatandaşların, elde ettikleri gelirle bu faizli taksitleri ödeme imkanı yok.
İpotekli satışlardaki büyük düşüşün sebebi de bu.
Dolayısıyla konut sektörüne talep azaldıkça, satışlar çakıldıkça, bu, inşaat sektörüne de yansıyor, kiralara da yansıyor.
Biz konut ve inşaat sektörünü örnek verdik, benzer olumsuzlukları her sektörümüz yaşıyor. Yüksek faiz; maliyetleri artırdığı için üretimi baltalıyor, faiz geliri cazip geldiği için üreticinin üretimi bırakmasına neden oluyor, vatandaşların gelirini daralttığı için de tüketimi baltalıyor. İşte bu ve benzeri sebeplerle, Mehmet Şimşek'in uyguladığı politikalar ülkemize faydadan çok zarar getirecek.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş bir değerlendirmesinde, "Faizlerin düşürüldüğü dönemlerde de faizlerin artırıldığı dönemde de dolar kuru uzun vadede Türkiye'de yükselmeye devam etti. Ekonomideki sorunlar tek başına faizi artırarak ya da düşürerek çözülemez. Ben bir sistem değişikliğini zaruri görüyorum" ifadelerini kullanmıştı.
Ve BTP lideri her zaman şu tespiti yapıyor: "Ülkemizin ekonomik sorunlarının çözümü için bir sistem değişikliği şart, bu da Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir."
Evet, sorun belli, çözüm de belli. Karar sizin.
- Suriye BOP’unun tamamlanması, Türkiye BOP’una işaret / 10.12.2024
- Kuzeyden güneye ‘İsrail koridoru’ tamamlanıyor / 07.12.2024
- ‘Halep’e girdik’ derken Kıbrıs’ı kaybediyoruz / 06.12.2024
- Suriye’deki gelişmeler BOP’un uzantısı / 04.12.2024
- Fırat’ın batısı da, doğusu gibi devlet istiyor / 03.12.2024
- Gelmiş ve gelecek tüm kadınların en üstünü: Hz. Fatıma (a.s.) / 30.11.2024
- Savaş riski varsa, ithalat neden? / 27.11.2024
- Siyasiler, bölünmeyi teşvik ediyor / 26.11.2024
- Birlik ve beraberliğin merkezi: Ehl-i Beyt / 23.11.2024