2022 yılına milletimiz büyük umutlarla girerken, birbiri ardınca açıklanan zamlarla tam bir kabus yılına girdiğini görmüş oldu. "Neyi ekersen, onu biçersin" der atalarımız, 2021'de maliyet ektik, 2022'de zam biçiyoruz.
Elektriğe yüzde 50-130 zam, doğal gaza yüzde 25 zam, benzine, motorine, LPG'ye zam üstüne zam, vergilere, cezalara yüzde 36 zam...
Eee, ülkemizde en önemli maliyet unsuru olan dolar kuru Ocak 2021'de 7.43 lira iken, Aralık 2021'de 13 liraya çıktı, faizler indiriliyormuş gibi yapılsa da, esnafa, tüccara, sanayiciye, çiftçiye artış olarak yansıdı, her şeyimiz ithalata mahkum olduğu için yurt dışı fiyatlarındaki artışlar da maliyetleri artırdı. Hepsi eklendi, eklendi ve sonuçta zam olarak yansıdı.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın yılbaşı değerlendirme programında ifade ettiği şu tespitler dikkat çekici:
"Yeni yılın ilk haberi zamlar oldu. Elektriğe yaklaşık yüzde 50, doğalgaza yüzde 25, akaryakıta 1 lira bilmem kaç kuruş zam geldi. Ekonomik tablo ortada."
"Fiyatlar azalmayacak, artmaya devam edecek. Bu zamların çok daha fazlası gelecek. Tüketemeyecek noktaya geleceğiz. Bu büyük bir sefalet tablosu..."
"Diğer bir acı tablo da şu; bundan sonra tüketme kabiliyeti olan yani cebinde parası olan vatandaşımız da tüketecek ürüne ulaşamayacağı bir noktaya gelecek."
"Tüketme kabiliyetinin durmasının yanı sıra üretme kabiliyetimiz de elimizden alınıyor. Böyle bir süreci ben Türkiye Cumhuriyeti tarihinde okumadım."
"Mesela tüp kuyrukları örneği hep verilir. Burada üretemeyen bir ülke ya da ithal edemeyen bir ülke söz konusu ama tüketme kabiliyetim var. Param var ama alamıyorum çünkü ürün yok. Şimdi her ikisinin bir arada yaşandığı bir süreç bence hiç uzak değil."
Evet, BTP Lideri'nin bu açıklamaları gösteriyor ki, 2022'de Türk milletini çok daha zor günler bekliyor. Ama şunu unutmayalım ki, mevcut siyasileri bi daha bi daha seçerek, bu tabloyu millet olarak kendimiz oluşturduk. Bunun muhasebesini de sık sık yapmamız lazım.
2021 yılı Aralık ayına ilişkin enflasyon rakamları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), aylık enflasyonu yüzde 13.58, yıllık enflasyonu ise yüzde 36.08 olarak açıkladı. TÜİK'in açıkladığı üretici enflasyonu (ÜFE) ise aylık yüzde 19.08, yıllık yüzde 79.89...
TÜİK'in resmi rakamlarına bakıldığında, fiyatların azalmayacağı ve artacağı gözüküyor.
Üretici enflasyonu yüzde 79.89 ise, üreticiler eninde sonunda bu maliyeti mutlaka fiyatlarına yansıtmak zorundadır.
Diğer taraftan gerçek enflasyon rakamının TÜİK'in açıkladığından çok daha fazla olduğu belirtiliyor. Bir grup akademisyen tarafından kurulan Enflasyon Araştırmaları Grubu'nun (ENAG) açıkladığı tüketici enflasyonu aylık yüzde 19.35, yıllık ise yüzde 82.81.
TÜİK'in yıllık enflasyonu yüzde 36, ENAG'ın enflasyonu yüzde 82.81...
Hangisi gerçeklere daha uygun derseniz, TÜİK'in açıkladığı üretici enflasyonu yüzde 79.89 olduğuna göre, ENAG'ın açıkladığı rakam matematiksel olarak daha doğru duruyor.
Zaten marketlerde ve pazarlardaki fiyatlara baktığımızda bunun doğruluğunu pratik olarak da görmüş oluyoruz. Borca, ithalata ve dolara bağımlılık devam ettikçe, maliyetler artmaya devam edecek ve bu da fiyatları artıracaktır.
ENAG'ın açıkladığı enflasyon rakamına bakıldığında, 4 bin 253 liraya çıkartılan asgari ücretin, memurlara ve emeklilere resmi enflasyon oranında yapılan zamların hiçbir şey ifade etmediği açıkça görülmektedir. Maaşlar daha vatandaşların eline geçmeden eridi, gitti.
Ülkemizdeki enflasyonun maliyet enflasyonu olduğunun bir ispatı da şudur:
1 Ocak'ta asgari ücret 2 bin 825 lira, 31 Aralık'ta da asgari ücret 2 bin 825 lira ama TÜİK'e göre enflasyon yüzde 36, ENAG'a göre yüzde 83 artmış. Talep aynı olmasına rağmen, enflasyon artış göstermiş. Bu da ülkemizdeki enflasyonun maliyetlerden kaynaklandığını açıkça göstermektedir.
Hükümetin kalemşörlerinden Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, "Döviz kurlarındaki düşüş fiyatlara yansımadı. Türkiye'nin döviz kurunun günlük hayatı etkilemediği bir ekonomik modele geçmesi gerekiyor" dedi. Türkiye'de iktidarıyla, muhalefetiyle tüm partiler de iyi biliyor ki, Türkiye'de ve dünyada ekonomik sorunları çözebilecek tek ekonomik model var: Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli...
Modelin sağladığı faydaları talep ediyorlar ama Modeli ve Sahibini de gizlemekten geri durmuyorlar. Böyle yaparak da milletin önünü tıkamaya devam ediyorlar.
Döviz kurunun günlük hayatı etkilemediği tek proje Milli Ekonomi Modeli'nin Milli Para formülüdür. MEM'de Milli Para, emek ve üretim ve de kaynaklar karşılığı senyoraj yoluyla devreye konulan para olarak tanımlanır.
Bu para devreye konulduğunda ülkemizin artık dolara bağımlılığı kalmayacaktır.
Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayacak tek kadro BTP ve tek lider Av. Hüseyin Baş'a fırsat vermedikçe emin olun ki, ekonomik yıkım artarak devam edecektir.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024