Zavallı yavru vatan! Hiç bu kadar öksüz kalmamıştı.
Rum'u, Yunan'ı canına, malına, namusuna el atmıştı ama Kıbrıs Türk'ü hep inanırdı ki; arkasında kapı gibi bir Türkiye var ve bu melanetin önüne ana vatan geçer.
Artık o günler tatlı bir hayal olarak geçmişte kaldı. Rum'u susturan, teslim alan bu büyük umut artık bu gün yok.
Yunanistan Kıbrıs Türk'üne ne kadar yakınsa, Türkiye de o kadar yakın!
Hükümet Kıbrıs'ı, AB önünde bir engel olarak görüyor. Aslında bu cümlenin de tercümesini yapmak lazım. Kıbrıs'ı vermek için AB bahane ediliyor. Yoksa Kıbrıs, AB için bir engel filan değil. Yoksa bu hükümet bilmiyor mu Türkiye'nin AB'ye kabul edilmeyeceğini?
Kameraların önünde AB nutukları çekenlerin, kamera arkasında "ya biz de biliyoruz alınmayacağımızı, ama ne yaparsınız ki bu oyunu oynamak zorundayız" dediklerini nereye yazacağız?
Hükümet Kıbrıs'ı bir "misyon" olarak maalesef verecek. Vermek zorunda... Bundan sonrası sadece ve sadece Kıbrıs'tan kurtulmanın yöntemiyle ilgili olacak. Formül şu:
"Vatandaşın tepkisini almadan, Kıbrıs'tan kurtulmak."
Bakınız Başbakanımız, Denktaş'ın etrafı BM'den AB'ye, ABD'den Yunanistan'a kadar bir zincirle kuşatılmışken Özbekistan'dan hangi haberi yolluyor;
"Ey Denktaş, danışmanlarından kurtul."
Danışman dediği isimler, Kofi Annan belgesine, adayı Rumlaştıracak belgeye karşı çıkan isimler. Dolayısıyla verilen mesaj net;
"Ey Denktaş, Kıbrıs'ı Rum'a teslim et."
Dünyayı heyecanlandıran neden, hükümetin tavrı
Zaten bunun böyle olacağı, Kıbrıs'taki son seçim sürecinde ortaya çıkmıştı. Tüm dünyanın gözünü adaya diken, bütün bir Batı dünyasını heyecanlandıran, Rum'a-Yunan'a, "Kıbrıs'a ilk kez bu kadar yaklaştık" dedirten şey hükümetin bu tavrı değil miydi?
Yoksa hangi Kıbrıs seçimi dünyanın ilgisini bu kadar çekebilmişti? Aynı dünya Kıbrıs için kararın Ankara'dan çıkacağını bilmiyor mu?
Her şey sabit, değişen tek faktör Türkiye'deki hükümet olduğu için bugün herkes, Denktaş'ın üstüne üstüne gidebiliyor. Biliyorlar ki Kıbrıs için söz vermiş bir hükümet var Ankara'da...
Nazlı Ilıcak şu cümlelerle acı gerçeği anlatmıştı:
"Hükümetin 1 nolu ismi Kıbrıs'ta Mehmet Ali Talat'ın kazanmasını istiyor. Ancak Denktaş'ın kişiliği ve halk nezdinde prestij kaybetmemek için bunu ifade edemiyor."
Hükümetin desteklediği Talat için acaba ne demek gerekiyor? Bir soğuk savaş ajanı mı, yoksa başka bir şey mi? Hangi sıfatı söylersek söyleyelim o sinirleri alınmış bir adam olarak emin olun rahatsız olmayacak. Şu açıklamalar işte bu muhalefet sözcüsüne ait:
"Kıbrıs'ta kurulacak yeni hükümet için AB de, ABD de derhal devreye girmelidir."
Bush'un özel temsilcisini adaya getiren, işte bu cümlelerdir. Mehmet Ali Talat'ın arkasındaki Ankara desteğidir. Açıkçası her işini AB'ye bağlayan Ankara'daki hükümetle, Lekoşa'daki Talat arasında istikamet ve yön açısından hiç bir fark yoktur.
Bu şartlar altında Denktaş nereye kadar gidebilecek, nereye kadar direnebilecek?
Şu sözler de dört bir yandan kuşatılmış KKTC Cumhurbaşkanı'na ait:
"Tam bir hayasızlıkla Kıbrıs'ı, elimizden almaya çalışıyorlar."
Kıbrıs niyetlere aynalar tutuyor
Gelişmeleri, Kıbrıs imtihanından seyredip her sözü, her kelimeyi dikkatle izlemek gerekiyor. Kıbrıs'ta Türk tarihinin en büyük imtihanlarından birisi açıldı çünkü.
Kim ne derse desin, hangi yalanı söylerse söylesin, Kıbrıs bir turnusol gibi herkesin gerçek yüzünü ortaya koyuyor. Kıbrıs bir anlamda kimin ne olduğuna aynalar tutuyor.
Unutmayalım ki Kıbrıs'ı veren, Türkiye'yi de satmıştır!
Kıbrıs yoksa, Türkiye de yoktur!
Kıbrıs sadece Kıbrıs değildir!
AB yalanı üzerinden tezgahlanan bu oyunu bozacak bir sağlıklı irade kalmadıysa Türkiye'nin vay haline...
Rum'u, Yunan'ı canına, malına, namusuna el atmıştı ama Kıbrıs Türk'ü hep inanırdı ki; arkasında kapı gibi bir Türkiye var ve bu melanetin önüne ana vatan geçer.
Artık o günler tatlı bir hayal olarak geçmişte kaldı. Rum'u susturan, teslim alan bu büyük umut artık bu gün yok.
Yunanistan Kıbrıs Türk'üne ne kadar yakınsa, Türkiye de o kadar yakın!
Hükümet Kıbrıs'ı, AB önünde bir engel olarak görüyor. Aslında bu cümlenin de tercümesini yapmak lazım. Kıbrıs'ı vermek için AB bahane ediliyor. Yoksa Kıbrıs, AB için bir engel filan değil. Yoksa bu hükümet bilmiyor mu Türkiye'nin AB'ye kabul edilmeyeceğini?
Kameraların önünde AB nutukları çekenlerin, kamera arkasında "ya biz de biliyoruz alınmayacağımızı, ama ne yaparsınız ki bu oyunu oynamak zorundayız" dediklerini nereye yazacağız?
Hükümet Kıbrıs'ı bir "misyon" olarak maalesef verecek. Vermek zorunda... Bundan sonrası sadece ve sadece Kıbrıs'tan kurtulmanın yöntemiyle ilgili olacak. Formül şu:
"Vatandaşın tepkisini almadan, Kıbrıs'tan kurtulmak."
Bakınız Başbakanımız, Denktaş'ın etrafı BM'den AB'ye, ABD'den Yunanistan'a kadar bir zincirle kuşatılmışken Özbekistan'dan hangi haberi yolluyor;
"Ey Denktaş, danışmanlarından kurtul."
Danışman dediği isimler, Kofi Annan belgesine, adayı Rumlaştıracak belgeye karşı çıkan isimler. Dolayısıyla verilen mesaj net;
"Ey Denktaş, Kıbrıs'ı Rum'a teslim et."
Dünyayı heyecanlandıran neden, hükümetin tavrı
Zaten bunun böyle olacağı, Kıbrıs'taki son seçim sürecinde ortaya çıkmıştı. Tüm dünyanın gözünü adaya diken, bütün bir Batı dünyasını heyecanlandıran, Rum'a-Yunan'a, "Kıbrıs'a ilk kez bu kadar yaklaştık" dedirten şey hükümetin bu tavrı değil miydi?
Yoksa hangi Kıbrıs seçimi dünyanın ilgisini bu kadar çekebilmişti? Aynı dünya Kıbrıs için kararın Ankara'dan çıkacağını bilmiyor mu?
Her şey sabit, değişen tek faktör Türkiye'deki hükümet olduğu için bugün herkes, Denktaş'ın üstüne üstüne gidebiliyor. Biliyorlar ki Kıbrıs için söz vermiş bir hükümet var Ankara'da...
Nazlı Ilıcak şu cümlelerle acı gerçeği anlatmıştı:
"Hükümetin 1 nolu ismi Kıbrıs'ta Mehmet Ali Talat'ın kazanmasını istiyor. Ancak Denktaş'ın kişiliği ve halk nezdinde prestij kaybetmemek için bunu ifade edemiyor."
Hükümetin desteklediği Talat için acaba ne demek gerekiyor? Bir soğuk savaş ajanı mı, yoksa başka bir şey mi? Hangi sıfatı söylersek söyleyelim o sinirleri alınmış bir adam olarak emin olun rahatsız olmayacak. Şu açıklamalar işte bu muhalefet sözcüsüne ait:
"Kıbrıs'ta kurulacak yeni hükümet için AB de, ABD de derhal devreye girmelidir."
Bush'un özel temsilcisini adaya getiren, işte bu cümlelerdir. Mehmet Ali Talat'ın arkasındaki Ankara desteğidir. Açıkçası her işini AB'ye bağlayan Ankara'daki hükümetle, Lekoşa'daki Talat arasında istikamet ve yön açısından hiç bir fark yoktur.
Bu şartlar altında Denktaş nereye kadar gidebilecek, nereye kadar direnebilecek?
Şu sözler de dört bir yandan kuşatılmış KKTC Cumhurbaşkanı'na ait:
"Tam bir hayasızlıkla Kıbrıs'ı, elimizden almaya çalışıyorlar."
Kıbrıs niyetlere aynalar tutuyor
Gelişmeleri, Kıbrıs imtihanından seyredip her sözü, her kelimeyi dikkatle izlemek gerekiyor. Kıbrıs'ta Türk tarihinin en büyük imtihanlarından birisi açıldı çünkü.
Kim ne derse desin, hangi yalanı söylerse söylesin, Kıbrıs bir turnusol gibi herkesin gerçek yüzünü ortaya koyuyor. Kıbrıs bir anlamda kimin ne olduğuna aynalar tutuyor.
Unutmayalım ki Kıbrıs'ı veren, Türkiye'yi de satmıştır!
Kıbrıs yoksa, Türkiye de yoktur!
Kıbrıs sadece Kıbrıs değildir!
AB yalanı üzerinden tezgahlanan bu oyunu bozacak bir sağlıklı irade kalmadıysa Türkiye'nin vay haline...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021