Ülkemiz kritik bir süreçten geçiyor.
Son bir kaç yıldır, ekonomik alanda çökertilen, sosyal-kültürel sahada çürütülen Türkiye'nin boğazı her geçen gün daha bir sıkılıyor. Milli sınırları tanımayan küresel sermaye ve bu sermayenin oyuncağı haline gelen ABD ve AB ve onların güdümündeki küresel kuruluşlar, ülkemizi tam bir kıskaca almış durumda.
Geçen dönem 3,5 yıl boyunca bu güçlere karşı onurlu, özgüvenli, bilinçli, bilgili ve dirayetli, milli bir duruş ortaya koyamayan koalisyon hükümetinin beceriksiz politikaları sayesinde Türkiye'nin boynundaki ip daha bir sıkılmış, millet adeta nefes alamaz duruma gelmiştir.
Seçimle gelmeyen bir bürokrata emanet edilen ülke yönetimi IMF-AB-ABD kıskacına alınmıştır.
Koalisyonun zaafları ve iradesizliği ülke bütünlüğünü bozacak, devletin varlığını sarsacak, sınırlarımızı tartışmaya açacak tavizlerin önünü açmıştır.
Kısa zamanda menfaat koalisyonuna dönüşen hükümeti millet büyük bir öfkeyle tasfiye etmiş, AKP'ye adeta intikam sopası olarak sarılmıştır.
Böylece büyük bir çoğunlukla millet iradesi ile iktidar edilen AKP'ye milletimiz sınırsız hizmet imkanı vermiş, ona hiç bir mazeret bırakmamıştır. Milletimiz, AKP'yi ekonomiyi çökerten IMF prangasını çözsün diye, özellikle "dindar kitleleri mağdur eden hukuk ihlallerini önlesin" diye iktidar etmiştir.
Zaten AKP'de, partisinin adını Adalet ve Kalkınma Partisi koyarak bu beklentilere cevap vereceğini deklare etmiştir.
"Her şey Türkiye için" sloganı ile seçim kampanyasını yürüten AKP gerçi iktidar olur olmaz ilk icraatlarını "her şey AB için" detirtecek yönde gerçekleştirmiştir.
Ancak, AKP'ye oy veren kitleler, AKP'nin bu AB telaşını, ülkeyi sıkboğaz eden prangaları çözmek için bir fırsat olarak kullanma taktiği olarak görüyor.
Onun için de AKP liderinin AB liderlerine tarih için yakarmak yerine bir an evvel insan hakları paketini icraata koymasını bekliyor.
Dileriz AKP boşa kürek çekmek, hatta yeni tavizler vermek yerine milletimizi rahatlatacak adımlar atar. Dileriz AKP, mahkemenin kadıya mülk olmadığı şuuru ile, "siyaseti millete hizmet mantığı" ile yapar.
Biz, her dönemde olduğu gibi ve bu günlerde belki daha da çok sessiz milyonların sesi olacağız.
Bizler, milletimizin inanç, beklenti ve özlemlerinin sözcüsü olacak, milletimize yönelik oyunlara karşı her zamankinden daha şahin kesileceğiz..
Gazetemiz, milletimizi bu coğrafyada 1000 yıl başı dik olarak yürümesini sağlayan şu temel denklemi hep hatırlatacaktır: "Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür. Milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzdür".
Milletçe herzamankinden daha dikkatli olmalıyız. Çünkü, ülkemize dönük hesapları olan güçler, siyasilerimizin AB'ye üyelik tutkusunu kullanarak adeta son altın vuruşa hazırlanmaktadırlar. Son birkaç yıldır küresel toplum mühendislerinin ülkemizde uyguladığı bir taktik iyice sırıtmaktadır: Yıllardır koparamadıkları tavizleri toplumsal tabanı olan partilere ihale etmek. RP'ye İsrail ile anlaşma, DSP'ye IMF güdümüne girme, MHPye ise AB'ye teslimiyet misyonu yükleyen bu güçlerin AKP'ye de "İslam'ı modernize etme, reforme etme" misyonu yüklendiğine dair analizler dikkat çekici. Özellikle Diyanet'ten sorumlu Devlet Bakanı Mehmet S. Aydın'ın "arka planına" uygun erken çıkışları bu korkuların yersiz olmadığını gösteriyor. Dileriz AKP bu dayatmaların erken farkına varır ve duruşunu net olarak ortaya koyar.
Yeni iktidar, milletimizin talepleri doğrultusunda bu kuşatmayı ferasetle, bilgelikle ve dirayetle aşarsa, bu sadece bizi sevindirir.
Küresel güçlerin ve onun uzantısı komprador iş dünyası-bürokrat-medya şeytan üçgeninin yeni iktidarı çepeçevre kuşatıp bu hizmetten alıkoymak için elinden geleni ardına koymayacağını geçmiş tecrübelerden biliyoruz.
Onun için milli hassasiyeti olan her kişi, kuruluş ve kurumları elbirliği ile bu kuşatmayı yarmaya davet ediyoruz.
Bunun yolu da milletimiz lehine olan hizmetlere destek olmak, millet aleyhine emrivakilere engel olmak.
Herhalde bu misyona sahip sivil toplum kuruluşlarının varlığı AKP için de bir güvence, bir cesaret kaynağı olacaktır.
Not: Dünkü yazımızda sayın Bülent Arınç ile ilgili bir tespitimizi içeren "siyaseti ihtirasla yapan bir politikacıdan çok hizmet mantığı ile yaptığının göstergesidir bu" cümlesindeki hizmet kelimesi husumet diye yazılmış. Doğrusu yukarıdaki gibidir. Düzeltir, özür dileriz.