Bu zamlar sırf huzurumuz bozulmasın diye yapılıyor

Konuştuğu zaman yalan söyleyen, söz verdiği zaman sözünde durmayan, emanete riayet etmeyen kişi ve anlayışlara her zaman takıntım oldu ve olacaktır da. Bir insanın veya anlayışın tutamayacağı sözü söylemesi veya vaatlerde bulunması hem kendine hem de muhataplarına bir zulümdür.
Birçok alanda olduğu gibi ekonomi alanında da girdaplar ülkesi olduk. Yetkili ve etkili kişilerin bir söyledikleri diğerini tutmuyor. Verdikleri sözler ise lafın ötesine geçmiyor. Haliyle milletin emanet ettiği devlet bir anlamda hıyanete uğruyor. Bedelini ise her zamanki gibi sen, ben ödüyoruz.
Ekonomi sahasında son bir buçuk ay içerisinde yaşadıklarımızı kısaca bir hatırlayalım; Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek; “Yılbaşından bu yana bütün bakanlıkları yazıyla uyardığını ve bu sene bütçenin durumunun iyi olmayacağını, fakat birçok bakanlığın kendisini dinlemediğini, hala bazı bakanlıkların bizimle görüşülmeden, tartışılmadan harcamayı genişletme söylemlerini duyuyoruz gazetelerden. Bütçe disiplininin korunmasına yönelik biz de çaba gösteriyoruz. Bu sene bütçe hedeflerini tutturamayacağız” dedi.
Yani bu sene bütçe açık verecek. Tam o günlerde bir esnaf arkadaşım, sigarada indirim yapıldığını söyledi. Gülümsedim! Gelecek fırtınanın habercisidir, dedim. Haklısın, dedi. Yani vatandaşta artık biliyor ki, AKP bir verirse, üç alacak. Sonra televizyonlarda alt yazı ile benzinde bilmem kaç kuruşluk indirim yapıldı, yazısını gördüm. Fırtına yaklaşmıştı.
Aynı günlerde İtalya’dan, Türkiye için babacan şimşeklerde çakmaya başladı. Başbakan yardımcısı Ali Babacan, İtalya’da katıldığı 38. Yıllık Ambrosetti Forumunda; “Birçok gelişmiş ülkede vergiler er ya da geç artacak. Türkiye’de bütçe açığımız ve kamu borcumuz iyi durumda olduğu için biz uzun bir süre daha vergileri düşük tutma lüksüne sahibiz” dedi.
Ben de “geçmiş olsun Türk halkı” dedim. Gerçektende geçmiş oldu. Çünkü bizim halkımız lükse alışık değil. Hele vergi arttırmama lüksüne hiç değil. Ve peş peşe KDV, ÖTV adı altındaki vergilerin arttırılacağı açıklamaları, haberleri yayınlanmaya başlandı. Ama şimdi değil yılbaşından sonra. Neden? AKP’nin ülkeyi yönetme taktiğine binaen; alıştıra, alıştıra… Tabi hükümet yetkililerinin, parti adlarına binaen olsa gerek, her icraatlarının masumiyetine tanıklık edecek sebepleri hazırdır. Zamların sebepleri de hazır. Halka medya yoluyla verilen mesaj; Doğuda PKK ile mücadele ediyoruz. Haliyle bunun bir maliyeti var. Sonra zalim Esad’dan (!) kaçıp, ülkemize sığınan muhacirlere, ensar oluyoruz (!). bunun da bir maliyeti var. Haliyle bu maliyeti beraberce ödeyeceğiz. Bu mantığa tabandaki sözcüler insanlık, kardeşlik, yardımlaşma, vefakârlık vs. konularla ilgili birkaç dini söylemde de bulundu mu, millet kıvama getirilmiş oluyor.
Tavandaki sözcüler ise kelimeleri daha bilimsel seçerek haklı çıkma gayretindeler. Ali Babacan son zamlarla ilgili olarak “Sadece yaptığımız, 2009 Aralık’tan bu yana kadar akaryakıt içindeki ÖTV’yi, enflasyon oranında bugüne getirmiş olduk” diyor. Sayın Babacan! Hani vergi arttırmama gibi bir lüksünüz vardı. Yoksa lüks, israf diye vaz mı geçtiniz?
İstanbul Finans Zirvesi’nde Babacan, “Vergi ayarlamaları bütçenin kötü yönetilmesinden mi kaynaklanıyor?” sorusu soruldu.  
Babacan, “Buradaki vergilerin en önemli amacı bütçe açığımızı belirli bir seviyede tutabilmek. Bugün Türkiye’de enerji kalemleri bizim dışarıya bağımlı olduğumuz kalemler. Bizim bu kalemlerde çok dikkat etmemiz gerekiyor… Önemli olan Türkiye’deki huzur ortamıdır. Bütçe dengesi bozulduğunda Türkiye’de ne huzur, ne güven kalır. Bunun bilincinde hareket etmemiz lazım. Harcamalarda da dikkatli olmalıyız. İsraftan kaçınmamız lazım… Zor bir dönemdeyiz. Bütçedeki denge Türkiye’deki huzurun, istikrarın temelidir” diyor.
Bu açıklamalarını vatandaş diliyle tercüme ettiğimizde şu metin karşımıza çıkıyor; Yurt dışında vergi arttırmama lüksümü var... Sözlerim tamamen laftan ibaretti... Türkiye enerji kalemlerinde dışarıya bağlı... Ekonomi Bakanı bütçe açık verecek, diyor. Bu açığı kapatmak veya aza indirmek zorundayız. Zaten vergilerin amacı bütçe açığını kapatmak değil açığı belli bir seviyede tutmak. Devletin başka gelir kaynağı da yok. Türkiye’de huzur ortamının oluşması için senin, devlete iyi bakman, yani devlet için çalışman lazım. Yoksa bütçe açık verirse huzur ortamı biter. Zaten zor günlerden geçiyoruz. Onun için sen, vatandaş olarak devlet babana hizmet etmeye devam et. Yoksa huzur, muzur kalmaz. Ona göre…