Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan bir rapor, dünyadaki ekonomik dengesizliği bir kere daha gözler önüne serdi.Rapora göre, her yıl 5.6 milyon çocuk açlık, kötü ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybediyor. Raporda, 146 milyonu gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere, dünyada beş yaşın altındaki her dört çocuktan birinin normal kilosunun altında olduğuna dikkat çekiliyor.Kötü beslenmeden en fazla etkilenen bölge olarak Güney Asya gösterilirken, Hindistan, Bangladeş ve Pakistan'ın beş yaşın altındaki nüfusun yüzde 30'unu barındırmasına rağmen, bu üç ülkedeki beş yaşın altındaki çocukların yarısının normalden zayıf olduğu kaydedildi.BM, geçtiğimiz yıl da "2005 Yılında Dünyada Sosyal Durum: Eşitsizlik Hali" isimli bir rapor hazırlamıştı. Bu raporda da benzer bir tabloyu ortaya konmuş ve şu önemli gerçeklerin altı çizilmişti. "Dünyadaki gelir dağılımındaki uçurum 10 yıl öncesine oranla daha da arttı. Ekonomik büyümeye karşılık dünyada 2.8 milyar kişi yoksulluk sınırının altında. Üretimin yüzde 80'ini gelişmiş ülkelerde yaşayan 1 milyar insan, üretimin yüzde 20'sini ise gelişmekte olan ülkelerde yaşayan 5 milyar insan paylaşıyor. Eğer bu eşitsizliğin üstesinden gelinmezse, bütün insanlar için sosyal adalet ve daha iyi yaşam koşulları beklentisi boşa çıkacak. Kalkınma yönünde bütüncül bir yaklaşım izlenmesinde başarısız olunması durumunda, ekonomik ve sosyal eşitsizlik yüzünden herkes bir bedel ödeyecek."BM'nin hazırlamış olduğu bütün bu raporlar esasen içinde bulundukları Kapitalist ekonomik anlayışın iflas ettiğinin itirafı niteliğindedir.Kaynakların sınırlı, ihtiyaçların da sınırsız olduğundan hareketle, kaynakların belirli ellerde tekelleşmesine neden olan Kapitalist anlayış, raporlarda rakamlarla ispatlanan olumsuz sonuçları doğurmuştur.Bu sebeple, Kapitalist anlayışın bu sosyal dengesizliği, çocuk ölümlerini ve bu benzeri bütün problemleri çözebilmesi asla mümkün değildir.Bu temel gerçeği bilen bilim adamları yeni arayışlar içindedir. Bir çıkış noktası aranmaktadır, ama mevcut çerçevede böyle bir çıkış bulunamamaktadır. Çünkü mevcut çerçevenin temelinde sıkıntı vardır.Herkes Batıdan bir çözüm beklerken, çözüm doğu kültürüyle yoğrulmuş, aziz Türk milletinin içinden bir şahsiyetten çıktı.Bu bilge insan, yaşanan bütün paradoksların Kapitalizmin temel felsefesinden kaynaklandığını tespit etti ve yepyeni bir anlayışla, insanın fıtri yapısından yola çıkarak orijinal bir ekonomik model ortaya koydu.Bu değerli şahsiyet Prof. Dr. Haydar Baş, modeli de Milli Ekonomi Modeli'dir.Sayın Baş'ın modeli gerçek bir çözüm ortaya koyduğu için dünyanın bir çok ülkesindeki bilim adamını heyecanlandırdı ve bu akademisyenler gerek İstanbul'da gerekse Azerbaycan Bakü'de katıldıkları bilim zirvesinde Sayın Baş'ı ve Modelini takdir ettiler. Hatta Nobel ödülüne aday gösterdiler, uluslararası bir birlik kurarak modelin dünyaya tanıtımını bizzat üstlendiler.Konumuzla alakalı olarak model nasıl bir çözüm sunmaktadır?Gelir dağılımındaki dengesizlin en büyük nedeni paranın belirli ellerde bloke olmasıdır. İşte Milli Ekonomi Modeli, kaynakların sınırlı değil sınırsız, ihtiyaçların ise sınırsız değil sınırlı olduğu gerçeğinden hareketle tüketim yanlı bir yaklaşım ortaya koymuştur. Yani para ve kaynaklar herkesin ihtiyacı nispetinde ulaşabileceği yerde olmalıdır. Devlet, para ve kaynakları insanların hizmetine sunmakla mükelleftir. Tüketme kabiliyeti olan herkesin önü açılmalı ki, üretim sağlıklı yapılabilsin, üretim yapılmalı ki, işsizlik ve diğer problemler önlenebilsin.Tüketimin canlandırılması için sosyal devlet projeleri devreye konulacaktır. Bunun anlamı yoksulluğun, açlığın, sağlıksız beslenmenin, gelir dağılımındaki dengesizliğin bitmesi demektir. Bu durum, sosyal anlamda insanların her türlü maddi problemlerinin halledilmesi, ekonomik olarak ise parasızlık yüzünden sıkıntı çeken kesimin de ekonomiye kazandırılması anlamına gelmektedir. Kısaca bunu ifade edebiliriz, ama model bir bütündür, Sayın Baş'ın kitabını alıp mutlaka okumalısınız.Dünyanın akademisyenlerince takdir edilen Prof. Dr. Haydar Baş, modelin çıkış noktasını şöyle özetlemektedir: "Fakiri-fukarayı, İşçiyi, memuru, emekliyi düşünerek yola çıktım."Çözüm belli, adres belli. Dünyanın tanınmış bilim adamlarının bile takdir ettiği böyle bir modeli ne kadar geç fark edersek, ne kadar geç imkan tanırsak o kadar zaman kaybetmiş oluruz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024