Dün, 27 Şubat 2013 tarihinde Rusya'nın Duma'sında gerçekleşen tarihi Milli Ekonomi Modeli toplantısının 12'nci yıldönümüydü.
Sessiz bir devrimle Kapitalizmi tarihe gömen, kapitalizmin girdabı içinde ezilmiş insanlığın tek kurtuluş reçetesi olan Milli Ekonomi Modeli'nin (MEM), bizzat modelin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş tarafından Duma'dan tüm dünyaya tanıtıldığı gün.
Bu tarihte Rusya, 2005 yılında tanıştığı, 2006 yılından itibaren de kalkınma planına alıp madde madde uyguladığı MEM'in sahibi Prof. Dr. Baş'ı ve kadrosunu bizzat Duma'ya davet etmiş, modele ve sahibine 5 saatten fazla zaman ayırmıştı. Ki Rusya, bu modelin projeleri sayesinde dünyada yeniden söz sahibi oldu ve 2008 küresel krizini fırsata çevirdi.
Bu toplantıda, Rusya'nın önde gelen siyasetçileri ve iktisatçıları, Sayın Baş'ı dikkatle dinlemiş ve birçok kez ayakta alkışlamışlardı. Hatta modelin sahibi Sayın Baş'ı bu toplantıyla yakından tanıma fırsatı bulan Rus siyasetçi Jirinovski hayranlığı sebebiyle Türkçe olarak "Ne mutlu Türküm diyene" demişti.
Bu, Rusya tarihinde bir ilkti. Daha önce Duma'da konuşma fırsatı sadece Çin Devlet Başkanı'na verilmişti ve o da 5 dakikalık bir selamlama konuşmasıydı.
Bu toplantıdan sonra Rusya, modelin tümünü kanunlaştırarak uygulamaya başladı. Onunla beraber BRICS devletleri de ayağa kalktı. Modelin, "Milli Para" ve "Milli Paralarla Ticaret" projesi, BRICS'in ve Avrasya Birliği'nin temel maddesi oldu.
Bu eşsiz model, esasen Türk milleti için yazılmış olsa da milletimizin bugüne kadar sergilediği duyarsızlık ve vurdumduymazlık sebebiyle bir türlü Türkiye'de hayata geçirilemedi. Türkiye için yazıldı, Türk milleti istifade etsin diye yazıldı ama "Türkiye ve Türk milleti dışında" birçok ülke ve millet istifade etti.
Dünyada BRICS ülkeleri kapsamında 4 milyar insan bu Modelin devrim niteliğinde olan projeleriyle karınlarını doyurup sırtlarını giydirirken, Türk milleti "hazine üzerinde oturan dilenci" olmayı tercih etti.
Kapitalizm, "kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız" temel yanlışından hareketle insanların paraya ve kaynaklara erişimini kısıtlamış, bırakın tüketimi teşvik etmeyi, talebi bastırmak için her türlü baskı unsurunu devreye koymuştur.
MEM ise dünya tarihinde "tüketim merkezli tek denge analizi" olarak sosyal devlet projeleriyle vatandaşın cebine para konulmasını sistemin bir gerekliliği olarak ifade etmektedir. 2008 krizinden sonra 120'yi aşkın ülkenin birbiri ardınca açıkladığı ve uyguladığı tüketimi teşvik projeleri, kapitalizmin doğasına aykırı olan, MEM'e ait projelerdir. Covid-19 pandemisi sürecinde de ülkeler MEM'in projelerine sarıldılar.
Ekonominin üç temel hedefinden bahsedilir: Gelir adaleti, tam istihdam, sürekli büyüme. Bugüne kadar dünya genelinde yaşanan gelir adaletsizliği, işsizlik ve ekonomik daralma hep kapitalizmin doğal bir sonucudur, ürünüdür. Bunda da kapitalizmin "Kaynaklar sınırlı ve insanların ihtiyaçları sınırsız, o halde talebi kısmak zorundayız" şaşı bakışının rolü vardır.
Kapitalizmde para maliyetli, kaynaklara ulaşım ise zor olduğundan, "maliyet enflasyonu" oluşur. Kapitalizmin akıl hocaları, kapitalizmle ülkelerin kaderi olan maliyet enflasyonunu azaltmak için talebi kısmayı, yani kemer sıkma politikalarını bir reçete olarak sunar.
Bu politikalar, vatandaşın cebindeki paranın faiz, pahalılık, vergi ya da ceza ile alınması, küresel sermaye sahiplerine aktarılması demektir.
Paranın vatandaştan alınıp zengine aktarılması gelir adaletsizliğine; oluşan talep azalması, pazarın daralmasına, üreticinin ürünlerini satamamasına, dolayısıyla fabrikaların, işyerlerinin kapanmasına ve işsizliğe; oluşan bu tablo da topyekûn ekonominin daralmasına, küçülmesine neden olur; hatta ekonomi büyüyor gözükse de bu büyüme hormonludur ve patlamaya hazır balondur.
MEM, dünyadaki uygulamaları da açıkça göstermiştir ve ispatlamıştır ki, ekonominin temel hedefleri olan gelir adaletini, tam istihdamı ve sürekli sağlıklı büyümeyi sağlayan tek modeldir.
MEM, "Kaynaklar sınırsızdır" doğru yaklaşımını ortaya koyar. Güneş ve rüzgâr bir enerji kaynağıdır. Dünya var olduğu müddetçe güneş ve rüzgâr olacak mı? Elbette ki evet. Peki, tarlamıza tohum ektikçe ürün alabiliyor muyuz? Evet.
O halde kaynaklar nasıl sınırlı olabilir? Yıllarca bu yalanla tüm insanlığı sömürdüler. İşte MEM, bu saçmalığı tarihin çöplüğüne gömdü. Bugünkü problemlerin temeli kaynakların olmaması değil, kaynakların insanoğlundan kaçırılmasıdır.
MEM, asırlardır kaçırılan, sınırsız ihtiraslar uğruna tekelleştirilen bu kaynakları yeniden insanoğlunun hizmetine adil bir şekilde sunmaktadır.
Bu açıdan bakıldığında MEM, dünyada adil paylaşımı temin eden, kaynak savaşlarını bitiren, gerçek barışı ve huzuru sağlayan tek modeldir.
MEM, insanların sınırsız kaynaklardan istifade edebilmesi, insanca bir hayat sürebilmesi için, devletlerin vatandaşlarının cebine, emek ve üretim mukabili bastığı Milli Para'dan sosyal devlet projeleri vesilesiyle koyması gerektiğini söyler. Böylece gelir adaleti sağlanır, üretilen ürün pazar bulur, fabrikalar harıl harıl çalışır, işsizlik son bulur, tam istihdam sağlanır, ekonomi sürekli sağlıklı bir şekilde büyümeye başlar. Zaten insanlığın ekonomiden, devletinden beklediği de bu değil midir?
Bir devletin Milli Devlet olabilmesi sadece ve sadece Prof. Dr. Baş'ın MEM'iyle mümkün olabilir.
Eser mükemmel, sahibi mükemmel; bizler de Türk milleti olarak özelde bizim için yazılmış olan bu mükemmel modeli bizler için uygulayacak Bağımsız Türkiye Partisi'ni (BTP) ve lideri Hüseyin Baş'ı baş tacı etmeliyiz.
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025